12 Bin Dolarlık Maaş

Yaşantısıyla tüm dünyanın saygı duyduğu Uruguay eski devlet başkanı Jose Mujica’yı ve Singapur’da mucizeler yaratan ülkenin kurucu lideri Lee Kuan Yew’i anlatayım.

MUJICA’NIN TEK SERVETİ 1987 MODEL VOLKSWAGEN
Jose Mujica, 2010 yılında Uruguay Devlet Başkanı seçildiğinde Montevida’da eşi Lucia Topolonski’ye ait çiftlikte çiftçilik yapıyordu. 1987 model Volkswagen Beetle arabalarına biniyorlardı. Çocukları yoktu fakat çocukları gibi sevdikleri 3 ayaklı köpekleri Manuela ile birlikte yaşıyorlardı. Bu çiftlikte krizantem yetiştirip satarak hayatlarını sürdürüyorlardı. Jose Devlet Başkanı olduğunda bu hayatları hiç değişmedi. Devletin verdiği makam aracını almayan Jose, devlet başkanlığı konutunu kullanmadı. Koruma polisini ise başka göreve gönderdi. 12 bin dolarlık maaşının yüzde 90’ını halkına bağışladı. Geri kalan yüzde 10’u ile makamına giderken kullandığı 20 yıllık emektar aracına yakıt alıyordu. Bu araç aynı zamanda Jose’nin zorunlu mal bildirimindeki tek serveti olarak yer alıyordu. Bir röportajında maaşını bağışlamasıyla ilgili soruya, “Lucia’nın kazandığı para hayatımızı sürdürmeye yetiyor” cevabını verdi.

Üç ayaklı köpeği Manuela milyon dolardan değerli
Muhalefet bu davranışları nedeniyle Jose için, “Devletin itibarını zedeliyor” suçlamasında bulunsa da, dünya halkları bu suçlamaya itibar etmedi. Bir Uruguay gazetesi, Halkının gönlüne taht kuran Joze’nin 1800 dolar değerindeki Volkswagen’ine bir kişinin 1 milyon dolara satın almaya hazır olduğunu yazdı. Jose, başkanlığı bıraktıktan sonra bu konuyu şöyle anlattı: “Yoksul halkın konut sahibi olmalarına destek olmak için gerçekten satmayı düşündüm. Fakat yapamadım, çünkü Manuela veterinere giderken bu araca binmeyi çok seviyordu. Bu yüzden satmadım.”

Kendine değil halkına çalıştı
Engelli köpeği şirin Manuela için 1 milyon doları kabul etmeyen Jose Mujica, başkanlık yaptığı 5 yıllık dönemde Kişi Başı Milli Geliri yüzde 37 artışla 12.000 dolardan 16.500 dolara yükseltti. Ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılasını 49 milyar dolardan 64 milyar dolara çıkardı ve Uruguay ekonomisini her yıl ortalama yüzde 5 büyüttü. Yüzde 39 olan yoksulluğu yüzde 11,5’e, yüzde 5 olan aşırı yoksulluğu ise yüzde 0,5’e indirdi. Bütçeden eğitime ayrılan payı yüzde 20’nin üzerinde arttırdı, ülkedeki eşitsizliği azalttı.

Erdoğan’ın müjdelediği ucuz et Uruguay’dan gelecek
Hatırlarsınız, Cumhurbaşkanımız Erdoğan geçen hafta et fiyatlarını düşürmek için Brezilya ve Uruguay’dan et ithalatı yapılması konusunda talimat verdi. Medyamız da, “Erdoğan’dan ucuz et müjdesi” diye ballandırarak anlattı ya, işte o ucuz etleri de Jose’nin tarım reformu sayesinde yiyeceğiz.

Tarım ve hayvancılık olmadan reformların eksik kalacağını bilen Jose Mujica'nın 2010-2015 yıllarındaki Uruguay başkanlığı sırasında, büyükbaş hayvan sayısı yaklaşık 3 milyondan 12 milyona ulaşarak neredeyse dört kat arttı. Bu dönemde uygulanan tarım politikaları, hayvan refahı ve izlenebilirlik sistemlerinin geliştirilmesi, hayvancılık sektörünü büyütmüş ve ülkenin dünya çapında sığır eti ihracatında önemli bir yer edinmesine katkı sağladı. ​Ülkenin enerjisinin yüzde 97’sinin yenilenebilir enerjiden karşılanmasını sağlayan Jose, göreve başladığında yıllık 2,1 milyar dolar olan doğrudan yabancı sermaye girişi 3,1 milyar dolara ulaştırdı.

 

SİNGAPUR: SIFIR YOLSUZLUK, 65 BİN DOLAR GELİR
Uruguay’dan çıkalım ve dünyanın bir numarası olan Singapur’a gidelim.

Her yıl yapılan araştırmalarda Singapur ‘Yaşanılacak en iyi şehir’ sıralamasında açık ara birinci sırada çıkıyor. Bildiğiniz bütün istatistikleri gözünüzün önüne getirin. Kişi başı milli gelir, enflasyon, işsizlik yolsuzluk, tarım, eğitim, sağlık, temizlik ve geride kalan her ne varsa, Singapur ya birinci sıradadır, ya da en fazla üçüncü sırada olur. Bu istatistikleri tek tek vermeyeceğim. Bir örnekle istatistik işini bitirelim: İşsizlik yüzde 1,8, enflasyon yıllık yüzde 2, kişi başı milli gelir 65 bin dolar, konut sahipliği yüzde 95’e yakın. Düşünsenize kira ödemiyorsunuz ve 65 bin dolar geliriniz var. Sıkıcı rakamları bir kenara bırakıp Singapur’un hikâyesine geçelim.

Yoksul kentin kaderini değiştiren lider: Lee Kuan Yew
Bağımsızlığını ilan ettiği 1965 yılına kadar yoksul bir liman kenti olan Singapur, Kurucu Devlet Başkanı Lee Kuan Yew’in sihirli dokunuşu vardır. Ülkenin mimarı ve vizyoner lideri Lee Kuan Yew, kalkınmanın temeline eğitimi ve yolsuzluğun önlenmesini yerleştirir. Öğrenciye özel destek sistemi ve uluslararası standartlarla uyumlu bir müfredat uygulanır. Bu sistem kısa zamanda bilim teknoloji, mühendislik ve matematik alanında Singapur’u dünyanın en iyileri arasına sokar. Yüksek donanımlı işgücü yabancı sermayeyi ülkeye çekerken, eş zamanlı olarak ülkede yolsuzluk sıfıra yakın bitirilir. Singapur, yoğun nüfusa rağmen mükemmel bir şehir planlamasına sahiptir. Şehir, sürdürülebilirlik ve yeşil alanlar konularında örnek teşkil eder. Halkın büyük bir kısmı, devlet destekli konutlarda yaşar. Bu durum, toplumsal eşitsizlikleri azaltmıştır. Singapur, bu faktörlerin birleşimiyle küçük bir ada ülkesinden, dünya çapında saygı gören bir başarı hikâyesine dönüşmüştür.

Sosyal konutta oturan en etkili lider
Lee Kuan Yew’in, liderlik tarzı ve politikaları, yalnızca Singapur için değil, küresel ölçekte pek çok ülke için de ilham kaynağı olmuştur. Singapur halkı, kurucu liderlerinin emekli olmasının ardından, oğlu Lee Hsien Loong’u 2004 yılında ülkelerinin başbakanı olarak seçti. Lee Kuan Yew, 23 Mart 2015'te 91 yaşında vefat etti. Ardında, ekonomik açıdan güçlü, modern, temiz ve güvenli bir Singapur bıraktı.

Onun yönetim modeli, “Asya tarzı kalkınma modeli” olarak adlandırılır ve özellikle gelişmekte olan ülkeler için bir örnek teşkil eder. Pek çok kişi tarafından 20. yüzyılın en etkili liderlerinden biri olarak kabul edilir. Lee Kuan Yew lüksten uzak bir yaşam sürdü. Kamu kaynaklarını kişisel amaçlar için kullanmadı ve yolsuzlukla mücadeleyi birinci öncelik haline getirdi. Hükümet konutlarında yaşamayı tercih etti ve şahsi harcamalarını sınırlı tuttu.

Türkiye mi?

Yorum yok…