Asgari Ücret Masalı Ve Yaşanan Gerçekler...

Ülke genelinde enflasyonun %50'lileri fazlasıyla geçtiğinden bahsedilirken, MTV %45. Zamlanırken; asgari ücrete reva görülen %30'luk artışla 17.002 TL den 22.104 TL çıkarılması halkın aklıyla alay etmenin ötesine geçti.

Sokakta yürüyen, pazara çıkan, markette alışveriş arabasını iten her bir vatandaşın beklentisi, bu kapalı dar salonlarda çıkan rakamlarla hüsran oldu. Domatesin, salatanın, fasulyenin bile 70 TL gibi rakamlarla cep yaktığı günlerde yaşıyoruz artık. Bırakın ev araba almayı, Peynir, zeytin, yumurta alamayan, sadece fotoğraf çekebilmek için bile tereddüt eden asgari ücretlinin dramını yaşıyor canım vatan.

Peki, bu kararların altında yatan gerçek nedir? Asgari ücretliye duyarsız kalarak onların yaşam kalitesini yükseltecek adımlar atmayanlar, hangi dünyada yaşıyorlar? Üzerinde yaşadığımız toprakların, paylaşılması gereken nimetleri sadece belli kesimlere dağıtılmaya devam mı edecek?

Ez cümle: Açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilen bir kesime reva görülen bu adaletsizlik, artık kabul edilemez boyutta. Sokaktaki ses, mutfaktaki hüsran, kalpteki umutsuzluk, bu ülkenin kanayan yarasıdır.

Görevdeki yetkililere ve işverenlere sesleniyorum: Rüyalarınızda ve hayallerinizde büyüttüğünüz, süslü ve hamasi cümlelerle yükseltmeye çalıştığınız ülke ekonomisinden arının ve gerçek Türkiye'ye dönün. Halkın ihtiyaçlarını anlamadan, onlarla empati kurmadan alınan her karar, toplumu biraz daha uçuruma sürüklüyor.

Bu gidişata dur demek gerekiyor. Öncelik para babalarının gelirlerini korumak, onları garanti altına almak yerine, halkın yaşam standartları düzeltecek şekilde reforme edilmesi gerekiyor.

Adil ve yaşanabilir bir ücret toplumun her kesiminin hakkıdır. Ekonomik istikrar ancak toplumun tüm kesimleri için adalet sağlandığında mümkün olur. Bu masalın mutlu bir sona kavuşması, alınacak cesur ve samimi adımlara bağlıdır. Artık piyes sona ermelidir. Para baronlarının kara geçtiği İsraf, Faiz ve tüketim ekonomisin yerine; Milli, öz, Faizsiz israfsız, peşkeşsiz, üretime dayalı; adil bölüşümlü bir ekonomik model sahneye konmalıdır..

Emeğin, aklın ve insanın hakkını teslim etmek, hem vicdani, hem de ahlaki bir mecburiyettir.