Dr. Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım’dan Kıbrıs Açıklaması
Dr. Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “Avrupa Devletlerinin yardım ve desteği ile 1830 yılında Osmanlı Devleti’ne isyan eden Yunanistan’ın, bütün tarih boyunca hep aynı destekle, doğuya doğru ilerlediği, yani Türkiye toprakları üzerinde (Türkiye aleyhine en az beş misli) genişlediği ve her seferinde Türk Devleti’nin kararlı tutumu ve Türk ordusunun müdahalesi ile durdurulduğu görülmektedir. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Hükümeti’nin dış politikasının temelini Megali İdea oluşturmaktadır. Megali İdea çerçevesindeki hedefleri elde edebilmek Yunanistan ve Rumların en büyük hedefidir” dedi.
Yunanlılar arasında Megali İdea’yı sürekli canlı tutan unsurun papazlar ve kilise olduğunu vurgulayan Dr. Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “Öyle ki Kilise, Yunan yayılmacılığının adeta üssü konumundadır. Yunanistan’da kiliselerde olduğu gibi okullarda da işlenen başlıca konu Megali İdea ve Yunan yayılmacılığıdır. İlmin tarafsızlığı ile yapılan inceleme sonucunda iki ülke arasındaki ihtilafların kaynağında Yunanistan 'ın Megali İdea fikrinin olduğu görülmektedir. Çünkü; Megali İdea'nın bütün hedefleri Rumları tek bir devlet altında birleştirmeyi ve İstanbul merkezli büyük Yunanistan'ı kurmayı amaçlayan bir düşüncedir. Yunanistan'ın bağımsızlığı öncesinde 1790'lı yıllarda pratiğe dökülen megali ideanın düşünsel temelleri ise 1453'te İstanbul'un Osmanlı Devleti tarafından fethine dayanıyor. Stratejik öneminden dolayı tarih boyunca Persler, Bizanslılar, Venedikliler, Osmanlılar gibi çeşitli imparatorlukların kontrolüne geçen Kıbrıs’ın tarihinde, adanın Birleşik Krallık denetimine geçtiği 1878 yılı büyük önem taşımaktadır” dedi.
‘KIBRIS’IN YUNAN ADASI, EGE’NİN DE BİR YUNAN GÖLÜ OLDUĞUNU VURGULAMAKTADIR’
1950’li yıllarda İngiliz yönetimine karşı başlayan ayaklanmaların ardından 1960’larda kanlı bir iç savaş yaşandığını işaret eden Dr. Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “Türkiye’nin 1974 yılındaki müdahalesi sonrasında Adada güven ortamı sağlanmıştır. Megali İdea nın hedefleri: “Yunan milletinin tam istiklalinin temini,” “Batı Trakya ve Selanik’in Yunanistan’a ilhakı” “Epir (Arnavutluk ‘un güneyi) ve Makedonya’nın Yunanistan’a ilhakı” “Ege Adalarının Yunanistan’a ilhakı” “Oniki Ada’nın Yunanistan’a ilhakı” “Girit Adası’nın Yunanistan’a ilhakı” “ Batı Anadolu’nun Yunanistan’a ilhakı” “Pontus Rum Hükümeti’nin kurulması” “ Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı” “İmroz ve Bozcaada’nın Yunanistan’a ilhakı” “İstanbul’un işgal edilerek Doğu Roma İmparatorluğu’nun ihyası” Türkiye, Yunanistan için askeri planlarda yer alan ve saldırılması gereken bir düşmandır. Yunanistan; özellikle sürekli Kıbrıs’ın Yunan adası, Ege’nin de bir Yunan gölü olduğunu vurgulamaktadır. Yunanistan, Megali İdea çerçevesindeki hedefleri elde edebilmek ve Türkiye’yi “Doğudan gelen tehlike” olarak kabul ettiği için ulusal gelirinden silahlanmaya en çok pay ayıran ülke durumundadır.”şeklînde konuştu.
‘ADADAKİ TÜRK VARLIĞININ KORUNMASI, TÜRKİYE AÇISINDAN HAYATİ ÖNEME SAHİPTİR’
Türkiye, 1974 Kıbrıs Barış harekâtında mali yükümlülüğü ve ambargoları dahi göze aldığı halde asla Ada’da yaşayan Türk halkının güvenliğini ve egemenlik hakkını taviz ve pazarlık konusu etmediğini anımsatan Dr. Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım,“Bugün adada barışı ve adada yaşayan Türk toplumunun güvenliğini sağlamak amacıyla TSK’yi temsilen bulunan unsurların vazifesi, “Kıbrıs’ta güvenilir bir barış antlaşması sağlanana kadar, sorumluluğuna verilmiş olan bölgede, garantör devletlerden biri olan Türkiye’nin hak ve menfaatlerini, KKTC’nin varlığını ve bağımsızlığını korumaktır. Birleşmiş Milletler öncülüğünde sürdürülen çözüm arayışları bugüne dek Rum ve Yunan tarafının olumsuz tutumu nedeniyle sonuçsuz kaldı. Uluslarası kamuoyunda bu konu sıklıkla ele alınmalıdır. Büyük önder Atatürk’ün ifade ettiği gibi Kıbrıs, stratejik olarak ve Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından çok büyük bir önem taşımaktadır. Adadaki Türk varlığının korunması, Türkiye açısından hayati öneme sahiptir. Kıbrıs kaybedilirse, Türkiye nefes alamaz hale gelecektir. Doğalgaz ve petrol boru hatlarının İskenderun körfezine kadar uzanması, bölgenin ve Kıbrıs’ın stratejik önemini bir kat daha artırmaktadır. Kıbrıs konusunda, bölgenin stratejik önemini yansıtan birçok jeopolitik hesabın yanı sıra Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarının küresel güçler tarafından kullanılması da etkili olacaktır. Türkiye’nin Mavi Vatan’daki hak ve menfaatlerinin korunması açısından da Kıbrıs vazgeçilmezdir. Güney Kıbrıs Rum yönetimi uluslararası antlaşmalara aykırı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliği üyesi olmuştur ve 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren para birimi olarak euro kullanmaya başlamıştır. Bu tarihten itibaren AB’yi arkasına alan Rum ve Yunan tarafı Megali İdea yolunda bunu kullanmaya başlamıştır. Kıbrıs Türkleri, kendi ülke sınırları ve anayasal düzenleri içerisinde örgütlenmiş bir halk olarak, hükümet etme yetkisini ve egemenliklerini kullanmaktadırlar” diye konuştu.
‘BÖLGENİN EN ÖNEMLİ HAVALİMANLARINDAN BİRİNİ HİZMETE SUNMUŞTUR’
Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya devam edeceğini aktaran Dr. Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım,“Güney Kıbrıs’ın AB’ye girişi Türkiye’nin 1960 Anlaşmalarına dayanan Kıbrıs üzerindeki hak ve yükümlülüklerine hiçbir şekilde haleldar edemez. Türk Hükümeti’nin Rumların kapsamlı çözüm anlaşmasını reddetmeleri sonucunda ortaya çıkan siyasi ve hukuki durum ve koşullara ilişkin resmi tutumu, bu temel mülahazalara hukuki ve siyasi gerçeklere dayanmaktadır. 20 Temmuz 2023 tarihinde Barış ve Özgürlük Bayramı kapsamında KKTC'yi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyaya KKTC'nin tanınması için çağrı yaparak "BM kürsüsünden yaptığı tarihi çağrıyı tekrarlıyorum. Gelin adadaki gerçeklere sırtınızı dönmeyin KKTC'yi bir an evvel tanıyın sonuç olarak Türkiye yaptığı iki stratejik yatırımın birincisi olan Anadolu’dan Kıbrıs’a uzanan boru hattıyla KKTC’nin su sorununu çözmüş Rumlara bağımlılığı sonlandırmış. Sayın Cumhurbaşkanımızın hizmete açtığı Ercan Havalimanı ile de yaklaşık 10 milyon yolcu kapasitesi ile bölgenin en önemli havalimanlarından birini hizmete sunmuştur. KKTC ekonomisine başta turizm olmak üzere her alanda büyük destek sağlayacak olan havalimanını gerektiğinde askeri maksatla da kullanabilecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği gibi KKTC’nin dost ve kardeş ülkeler başta olmak üzere tanınması için azami gayreti göstermek en önemli çabamız olmalıdır. Bu yönde bütün kurum kuruluş ve kalbi vatan sevgisi ile dolu olan her Türk vatandaşı gayret göstermelidir. Unutulmamalı ki: Birlikten kuvvet doğar. Toplu vurdukça yürekler onu top söndüremez” ifadesini kullandı.
Haber: Köksal ÖNER