Güzel Ahlâk

Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) "Ben en güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" demesi, başka hiç bir delile ihtiyaç duymadan güzel ahlâkın ne kadar önemini olduğunu ortaya koyar. Peygamberimiz (s.a.v) en güzel ahlâkın temsilcisi olduğuna göre, kendisini Müslüman tanımlayanın herkesin onun güzel ahlâkını örnek alması gerekir.

Ancak güzel ahlâk veya insanı toplum nazarında itibar sahibi yapan dürüstlük, doğruluk, samimiyet gibi şeyler sadece lafzen ifade edilerek kazanılacak bir değer değildir. Hani "İki Bin litre şarap tartsan da içmedikten sonra sarhoş olmazsın" diye bir söz vardır ya; güzel ahlâka ulaşmak için de nefsin hoşlandığı şeye arkanı dönme olgunluğuna erişmek gerekir. Sadece ahlâk ve faziletten söz ederek güzel ahlâk sahibi olunmaz. Yani güzel ahlâk bir edebi kavram değil, tam anlamı ile örnek bir hayat biçimidir.

Bir insan güzel ahlâk ve erdemlilik üzerine saatlerce konuşabilir. Ciltlerle kitap yazabilir. Ama;

 * Konuşurken yalan söylüyorsa,

 * Kul hakkına giriyorsa,

 * Başkalarına iftira atıyorsa,

 * Haram yiyor veya yediriyorsa,

 * Milli ve manevi değerlere ihanet ediyorsa,

 * Emanete sahip çıkamıyorsa,

 * Dinen haram olan şeyleri fiilen yapıyorsa,

Bunun sözlerinin veya yazdıklarının ne kıymeti olabilir?

Laf ile doğruluk ve dürüstlük adına mangalda kül bırakmayan birisi; hayatını yalan, iftira, haram, günah ve benzeri şeylerle getiriyor ve eylemleri ile söylemlerini yalanlıyorsa onun sözlerinin bir değeri olabilir mi?

Allah'ın (c.c.) bizleri; en güzel ahlakın en büyük temsilcisi olan Hz. Muhammed'in (s.a.v) güzel ahlâki ile yaşatması ve rızasını kazanmış olarak huzuruna kabul etmesi dua ve dileklerimle.