Kendini Tanımalı İnsan

Yarın, can yarın bile el olur; yine kalan onlar olur. Yine yârin de yaran da onlar olur. Kendini mi görmek istiyorsun aynaya bak, gözlerinin içine ve sonra onlara. Hem olmak istediğin hem olmak istemediğin içinde yatar.

 

Dünyayı dolaşsan da ne fayda kendini bulamadıktan sonra, kendin olamadıkça. Dönüp dolaşıp yine kendine dönmeyecek misin? İnsan en çok kendini arar aslında; bir tek kendimizi kaldıramayız biz.

 

Şaşalı gündüzün yerini yeller alır gece olunca. Önce kendine gelmeli insan, en çok kendini tanımalı ki ondadır düğümün sırrı. Kendini bilmekle başlar istediğini bilmek. Yoksa insan en çok kendinde kaybolur. Biliyorum, zor olan; sen var olmak istediğin sen ve biçilen rollerdeki sen var içinde. Bunların arasında kalan bir benlik işte. Ruhunu dinlendirmedikçe, içinin sesine kulak vermedikçe; etrafı izlemedikçe ulaşamayabilirsin asıl olana. Bir de ben böyleyim saçmalığı var ya işte o da ayrı muamma.

 

Bir çiçeği sulamamakla da çok sulamakla da öldürürsün. Ne kadar olması gerektiğini bilirsen ancak yaşatırsın. Değer de öyle değil midir ki; azı da çoğu da zarar. Önce içinin dengesini bilmelisin. İç dengesi olmadan adalet dağıtılmaz ki. Mesela bir huzurun olsun; bunca karmaşanın içinde. Saklanmak istediğin zaman huzuruna kaçabilesin. Belki bisiklete binmektir bu belki uykundur soluksuz, belki de kendinsin.

 

Elindekine tamah, fazlasına çaban olsun ama asla arada kalma. Grisi yoktur bazen düşlerinin; siyahı beyazı da. Kendi rengin en güzeli. Kendine benzemeli insan, en çok huzurunu taşımalı yanında.

 

Yüklerinden kurtulma vaktidir belki, eteğindeki bütün taşları dök; seçe seçe topla ve de. Bırak yerde kalması gerekenler yerde kalsın, alma yanına. Cebine sığdığı kadar olsun. Taşıyamazsın, yorulursun yoksa.

 

Betül FIRAT, Mavinin Fecri Kitabından