Nerede Bu Derin Devlet? III

“Niçin böyle olmuştur?” derseniz, devlet anlayışımıza bakmak ve yönetim kadrolarının kalitesini sorgulamak gerekir.

 

Sosyolojik olarak “devlet, insanların toplu halde yaşamasından doğan kurumların koordinasyonu’’ndan ibarettir. Bu koordinasyon, kurallar ve yönetici kadrolar vasıtasıyla sağlanır.

 

Kurallar yazılı olanlar ve yazılı olmayanlar olarak iki temel başlıkta toplanır.

 

Yazılı kurallar, anayasa, kanunlar ve yönetmeliklerden oluşur. Yazılı olmayan kurallar ise, örf-adet, gelenekler ve tüm uluslar için ortak olan siyasi tavırlardan ibarettir. Yazılı olmayan kurallar, kanunların kapsamadığı alanlarda etkin olabilir ve hatta çelişebilir.

 

O sebepledir ki, her devletin gizli (ve/veya kirli) işleri olabilir ve bunları yapacak özel birimleri bulunur. Hatta zaman zaman mafyanın bu amaçla kullanıldığı da olmuştur.

 

Milli sınırlar içerisinde veya uluslararası düzeyde, açık olanlardan çok daha fazla yoğun ve önemli olan  “gizli-kapalı” uygulamaların yönetimi için özel birimlerin olmasından daha doğal bir şey olamaz.

 

Bu noktada, devleti yöneten siyasi kadroların yeterliliği tartışmaya açık olacaktır.

 

Yönetim kadroları demokratik yöntemlerle seçilebileceği gibi, demokrasi dışı yöntemlerle de gerçekleşebilir.

 

Yönetici grubun ortak özelliklerine göre yönetim şekilleri değişik adlarla anılmıştır:

 

Aristokrasi: İktidarın imtiyazlı ve genellikle soya bağlı bir toplum sınıfının elinde bulunduğu siyasî yönetim şeklidir.

 

Otokrasi- Monarşi : Tek kişinin yönetimidir.

 

Plütokrasi: Varlıklıların (zenginlerin) yönetimidir. Birçok açıdan aristokrasiye benzemektedir.

 

Despotluk: İster ferdî, ister sıkıca birbirine bağlı bir grup tarafından olsun mutlak siyasî bir güç ile hükmeden tek bir idârî otoriteye sahip hükümet biçimidir.

 

Komünizm: Sosyal örgütlenme üzerine bir kuramsal sistem ve üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayalı yönetim biçimidir.

 

Konfederasyon: Bağımsız topluluklar tarafından, egemenliklerini muhafaza etmek şartıyla, ortak ve sınırlı menfaatlerini sağlamak maksatlı yönetimlerdir.

 

Teknokrasi: İktidarın, teknokratlardan oluşan  “uzmanlar kurulu” tarafından yürütüldüğü idâre şeklidir.

 

Çağımızda en uygun devlet şekli olarak demokrasi kabul edilmektedir. Mamafih, “demokrasi”nin de farklı ülke ve sistemlerde birbirlerinden çok farklı uygulamaları bulunmaktadır. Ancak değişmeyen şey “seçilmişler”in varlığı ve etkisidir.

 

Ancak seçilmişler, devletin sahibi değil, kiracısıdır.

 

Kısacası, yönetim şekli ne olursa olsun, devletin temel stratejilerini belirleyen-yürüten-planlayan birilerinin olması kaçınılmaz zorunluluktur.

 

Demokrasinin ve demokrasi dışı yönetimlerin hepsinin ortak özelliği budur.

 

Demokrasilerde dahil olmak üzere, devletin gizli-kapalı işleri, yazılı olmayan kurallar tarafından belirlenir ve yaşatılır.

 

Sosyal-idari ve siyasi yapılanmanın şekillenmesinden, stratejik planlamaya kadar etken olan bu yapı, her devlette bulunmaktadır. Bulunmaması halinde, o devletler için planlama yapan bir başka devlet bulunmaktadır.

 

ABD ve İngiltere’de “WASP”, bu yapıların en belirgin örneğidir. White (beyaz), AngleSaxon (İngiliz kökenli), Protestan kişilerden oluşan bu yapı daha alt düzeyde “Blue Bloods” (Mavi kanlılar) ve gençlik teşkilatları olarak “Bone and Skull” (kemik ve kafatası) adları ile örgütlenmişlerdir. ABD’de WASP dışından başkan olanlar Kenedy ve Obama’dır. Kenedy öldürülmüştür. Obama’nın başkanlığı da, o dönemde uygulanan “yeşil kuşak-ılımlı İslam” stratejisi ile ilgilidir. Obama’dan sonra tekrar WASP’a dönülmüştür.

 

Sovyetler Birliği ve Rusya’da ise “polit büro” olarak yapılanmışlar; Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra, Putin’in etrafında yapılanmışlardır. Büyüklük iddiasındaki tüm devletlerin mutlaka bir gizli stratejik yapısı vardır. Olmayanlar devlet kisvesi altındaki “kabileler federasyonları”dır.