Şöhret

Satıcı adama sorarsınız; şurası nasıl, burası nasıl, sağlam mı yarı yolda bırakır mı bırakmaz mı? Onu satan adam, alıcıya laf anlatmaktan artık göbeği çatlar. Ama sonu hala belirsizdir.

Ama bilinen mallar vardır. Halk arasında kabul görmüştür. Mimlenmemiştir. Alan hiçbir zaman pişman olmamıştır. O mal pahalı bile olsa alıcı gözünü kapar ve alır.

Malın veya başka bir değerin alınma biçimi malın şöhreti ile doğru orantılıdır. Şöhret malın kendisinden önce alıcıya ulaşır. Bu yüzden şöhret büyük güçtür. Hatta gücün temelidir.

İnsanlar içinde aynı durum geçerlidir. Kendinden önce şöhreti gelir. “O insan mı, sakın ona güven me?”, “Aman o adamdan uzak dur.”, “O adamın ipi ile kuyuya inilmez.”, “Sözüne güvenme,”, “Elini versen kolunu alamazsın.”

Birde şöhreti iyi olan insanlar için söylenenler vardır. “Ben kefilim.”, “O adama sırtını yasla hiçbir şey olmaz.”, “Ona işini emanet et, arkanı dön git.”, “O adam mı gözünü kapa malını emanet et.”

Şöhrete ulaşmak merdiven çıkmak gibidir.

Birinci basamak, bir düşünce yaratırsın. Birinci basamağı çıktın.

Düşünceni kullanarak kullandığın düşünce eyleme dönüşür. Bu ikinci basamaktır.

Eylemleri kullanarak kullandığın eylemler senin için alışkanlığa dönüşür. Bu üçüncü basamaktır.

Alışkanlıkları kullanarak otomatikleşir ve aklın alışkanlıkları kullanarak yeni değerler elde etmeye başlar. Yeni değerler senin karakterindir. Bu dördüncü basamaktır.

Senin karakterini gören çevrendeki insanlar karakterini sağlam bir zemine oturtmuşsan ne kadar sarsılırsa sarsılsın ne kadar deprem yaşarsan yaşa sapa sağlam kalırsın. İşte bu son basamak senin şöhretin olur.

Bu üst basamakta etrafındaki herkes sizi her yerden rahatça görebilir. Bundan dolayı kişi kendisinden önce şöhreti gelir demelerinin sebebi de bundan dolayıdır.

Ama asla unutulmaması gereken bir nokta var ki. Zor olan zirvede sağlam kalmaktır. Şöhretin bir çizildi mi çıktığın merdivenlerden yuvarlanarak düşersin. Düştüğünde de kimse senin elinden tutup kaldırmaz şöhretin zedelenmiştir bir kere.

İnsanlara güven vermeyi başarmışsan şöhretine saygı duyulur, toplumda kabul görülür. Eğer olumsuzsa kişinin olumsuz şöhreti yüzünden toplumda kabul görmez. Bu yüzden şöhret sihirli bir değnektir. Nasıl bir değnek bir yere dokunduğunda her şey değişiyorsa kişi şöhreti ile geldiğinde bulunduğu ortamı değiştirir.

Dürüstlük şöhreti, temiz giyilen bir kaftan gibidir. Bu kaftanı temiz tutmak ta hüner ister. Bu kaftanı giyip halkın arasına karışırsa insan zor işleri de kolay bir şekilde halleder. Ama o kaftana layık olmakta kolay bir şey değildir. Nasıl bir kraliçe zor yollardan gelip taç giyebiliyorsa, dürüstlük abidesi olan bir insan da zor yollardan gelip o görünmez kaftanı giyer. Üzerinde görünmez o kaftan, ama çevresindeki insanlar görür o kaftanı. O kaftana layık isen gücün artar. Kaftana layık olmakta kolay değildir. Dürüst olman gerekir, hak yememen gerekir. Bu iş kolay gibi görünür ama çok zor bir iştir. Bazen dürüstlükten ödün vermemek için kalp bile kırabilirsin. Bütün bu aşamalardan geçtikten sonra o görünmez kaftanı giydiğinde bütün yollar sana açılır. Nereye giderseniz gidin şöhretiniz kaçınılmaz bir şekilde sizden önce gider, gittiğiniz yere. Sizden önce giden şöhretiniz sayesinde birçok işiniz çok yorulmadan çözülür.

Bunun yanında şöhret dikkat edilmesi gereken bir hazinedir. Her an elinizden de kayabilir. Bu size bağlı. İnsan oğlu çiğ süt emmiştir. Her an şeytana uyma tehlikesi de vardır.

Şöhretin kapısını araladığınızda altın ve değerli taşlarla dolu madene girmiş gibi olursunuz. Şöhretiniz sayesinde servetiniz güvence halindedir. Servetinize ne pahasına olursa olsun koruyun. Siz bu dünyadan gitseniz bile şöhretiniz asla gitmeyecektir. Tarih böyle dürüst insanların şöhretleri ile doludur.

Unutmayın, şöhret gücün temel taşıdır. Gücün kaynağı da dürüstlüktür.  Yanlış bir şey yaptığınızda üzerinizdeki saydam kaftan yok olacaktır. O kaftan yok olursa da çıplaksınız ve savunmasızsınız demektir.