Çaresizlik Mi, Yoksa!
Ama, şimdi onlardan daha utanç verici bir durumdayız.
Bu güne kadar ülkenin başına masonluğu 33. derecede tescilli olanlar, liberaller, Sosyalist Enternasyonale üye olanlar, kişiliksiz sağcı ve niteliksiz solcular bizim idarecimiz yapıldı ama, onların teslim oldukları siyasi çizginin sicili nedeniyle, inancımız ile ilgili yanlışları hiç bir zaman İslâm’a veya İslâmi kimliğe fatura edilmedi. Çünkü onlar İslami söylemleri zamanla kullanmış olsalar bile; bilinen tescilli kimlikleri nedeniyle kendilerinden din ve maneviyat adına bir beklenti yoktu. Ama bu defa öyle değil. Bu defa söz konusu olan, Milli Görüş çizgisinden kopmuş ancak; milli kavramları siyasete malzeme olarak kullanan, amaç için her şeyi mübah gören, Milli Görüş lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın siyasi hayatını ve Milli Görüş Hareketini bitirme sözü verildiği halde; Milli Görüşçü söylemlerle toplumda algı operasyonu yapan bir zihniyet söz konusu. Bu nedenle, bunların yanlışları; İslâm’ı bilmeyenler nazarında "Demek ki Müslümanlık böyle bir şeymiş" gibi inancımız hakkında olumsuz bir algıya neden oluyor.
Gazze'de yapılan soykırım; halkı Müslüman olmayan ülke insanlarını bile ayağa kaldırmış iken, bu zulme en ciddi tepkiyi göstermesi gereken bizlerin çaresiz bekleyişimiz kanımıza dokunuyor. Hukuki alanda bile Uluslararası bir girişim yapamayıp, Güney Afrika devletinin yaptığı insanlıķ suçu davasına müdahil olarak katılmak talebimiz bile, siyasi irademizi ortaya koyma noktasında hangi durumda olduğumuzu anlatıyor olsa gerek.
Altı Yüz küsur sene dünyaya hükmeden bir devletin bakiyesinin; İslâm’ı siyasete malzeme yapan yüreksiz, tabansız ve omurgasızlar tarafından yönetilmesi değil ama, toplum nezdinde İslam’ın itibarının zedelenmesi insanı kahrediyor. Halbu ki, dünyanın ve özellikle İslâm ülkelerinin gözü Türkiye'de ama, bizde inancımıza ve tarihi geçmişimize yakışan bir duruş sergileyecek yürek yok.
Allah'ın (c.c.) bu durumdan İslâm dünyasını bir an önce kurtarması dua ve dileklerimle.