Aymazlık Nereye Kadar?
Camia olarak geçmişte yaşanan olaylardan ders alınması gerekirken, yanlışta ısrar edildiğini görmek insanın gelecek ile ilgili beklentilerini yok ediyor.
Daha önce Milli Görüş lideri Merhum Necmettin Erbakan Hoca'nın ismini listeden sildiği ancak, Rahmetli Mahmud Hoca Efendinin aracılığı ile affedilen İsmail Müftüoğlu, Milli Görüş hareketinin her bölünme sürecinde aktif rol oynamıştır. Bu husus tüm Saadet camiası tarafından bilinmektedir. AKP den sonra Has Partinin kuruluşunda Numan Kurtulmuş ve ekibinin, daha sonra YRP’nin kuruluşunda Fatih Erbakan'ın akıl hocalığını yaptığı da herkesin malumudur. Hatta Fatih bey ile yaptıkları il ziyaretlerinde; Saadet Partisinde kalan emektar ak sakallılara "Hayızdan kesilmişler" diye hakaret ettiği de bilinmektedir.
Daha sonra Milli Görüşten koparmak için canla başla çalıştıklarından beklediği yakın ilgiyi göremediğinden olsa gerek, değişik gazetelerde (Ağabey diyor ki;) başlığı ile onları eleştiren yazılar kaleme almış ve bu yazılar zamanla Milli Gazetede de gündem yapılmıştır.
Gazetelerdeki yazılar Milli Görüş camiasını öyle fazla ilgilendirmiyor. Ancak, Milli Görüş Hareketini bölen kişilerin arasında defalarca etkin olarak yer alan birisine Milli Gazetede köşe yazısı yazdırılması normal kabul edilecek bir husus olmasa gerek. İnsan alışkanlığından kolay kolay vazgeçemez. Milli Görüşün bugüne kadar defalarca bölünmesinde aktif rol oynayan bir şahsın Milli Gazetede yazı yazması, her türlü zorluğa rağmen Milli Görüşün varlık mücadelesini veren camia mensuplarına saygısızlıktır. Bunca bölünmeye rağmen gerçek Milli Görüşçüleri kahreden bu aldanmalar nereye kadar devam edecek? Milli Gazete yönetiminin kendi okurunun duygularına hassasiyetleri bu kadar mı?
Elli yılından bu yana her gün aldığım ve aynı zamanda internetten abone olduğum Milli Gazeteden vazgeçme hakkını kendimde görsem, bu duyarsızlık karşısında derhal bırakırdım. Ama olmuyor, çünkü bu da benim vazgeçilmezim.