Çekim Yasası
O yıllarda babamın mesai arkadaşı ile aynı mahallede oturuyorduk. O kişi babamın kankası gibiydi. Ailecek sık sık onlara gider gelirdik. İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de aynıydı. Ben o zamanlar çocukluktan çıkmak üzere idim. Gittiğim yerlerde evde olan kişileri sürekli incelerdim. Babamın mesai arkadaşı olan kişi babamla aynı yaştaydı. Karakterlerleri aşağı yukarı birbirlerine benzerdi. Ama bir yönü babamdan çok farklı idi.
Bu adam babamdan daha cesaretli idi. Hep beraber ailecek kamplara giderdik, babam ve arkadaşı beraber sohbet ettiklerinde mesai arkadaşı daha cesur konuşurdu. Cesur kararlar alırdı. Her konuda daha aktif bir insandı. Gözüpek bir adamdı. Adamın kişiliğinde bunu hissettim. Bir süre sonra ikisi de emekli olmaya karar verdi. Devlete uzunca süre hizmet ettikleri için ikisi de yüklü miktarda emekli ikramiyesi aldı.
Babamın arkadaşı vakit geçirmeden Ankara’nın en güzel yerinden bir ev aldı. Rahmetli babam hayatı boyunca ilk defa böyle bir ikramiye aldığı için nasıl değerlendireceğini uzun bir süre düşündü. Zaman geçti alacağı evlerin fiyatları yükseldi. Bir şeyler almaya cesaret edemedi. Sürekli ölçtü biçti, ölçtü biçti.
Sonuç; uzunca bir süre bir şey alamadı, geçen zaman içerisinde elindeki para ile bir şeyler alamaz hale geldi.
Çekim yasası diye bir yasadan söz ederler, bunu çok duyarım. “Ne istiyorsan onu çekersin. Olumlu düşün güzellikler sana gelsin.” Bu kural bu hali ile bence eksik.
Rahmetli babam sürekli olumlu düşünürdü. İyi bir ev araba vs. Evimiz daha sonra borçla harçla oldu ama arabamız olmadı. Rahmetli babamın kankası olan arkadaşının evi de oldu arabası da… Benim bildiğim. O kişinin babamdan tek farkı düşündüğünü gerçekleştirmek için harekete geçmiş olması.
Bende çekim yasasını kullanmak istedim ama kullanamadım. İstediklerim olmuyordu hep teğet geçiyordum. Ta ki yakın zamana kadar, şimdi amacıma ulaşıyorum. Çekim yasası şu durumda etkili olduğunu gördüm. Doğada fizik kuralları nasıl geçerli ise çekim yasasının da fizik kuralları gibi bazı kuralların olduğunu anladım. “İnsan ne arzu ederse arzu ettiği değerler kendisine gelmiyor. Senin kişilik taşların arzu ettiğin değerleri kapsayacak şekilde karakterine döşenmişse o zaman istediğin değerler sana geliyor. “
Bu şuna benziyor;
Araba kullanmasını öğrenmek için motor dersi alıyorsunuz, yeterli mi? Değil.
Trafik işaretlerini öğreniyorsunuz; yeterlimi? Değil.
Motor suyu değişimi, yağı azaldı mı yağ değişimi vs. Bütün bunları öğreniyorsunuz yeterli mi? değil.
Bütün bunları bir kenara koyun;
Öncelikle arabanın direksiyon koltuğuna oturup kontağı çevirip gaza basıp arabayı sürmüyorsanız araba kullanıyorum demeyeceksiniz.
Aynı mantık çekim yasası içinde geçerlidir. Ne kadar arzu edersen et. Ne kadar arzu ettiğin değerlere istekli olursan ol. Senin kişiliğin neyse sen osun. Eğer cesaretin varsa ve harekete geçebiliyorsan, bununla beraber yapacağına inanıyorsan, çekim yasası o zaman geçerlidir.
Okuduğun onca kitap seni bilgi sahibi yapar ve bir yere kadar gelirsin ama okuduğunu kullandığın takdirde kitapların gösterdiği hedefe doğru yürümeye başlamışın demektir. Tıpkı Direksiyon eğitimi, motor eğitimi alan birisinin sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırıp hareket etmeye başlaması gibi.. Sen harekete geçmeye başlayınca, direksiyon koltuğa oturmaya başlamış kontağı çevirmişin demektir. Gideceğin yol tümsek olabilir, çukurlar da olabilir. Karşıdan başka bir arbada gelebilir, arabanı sürdükçe tecrüben artacak. Başka insanları göremeyeceği tehlikeleri görmeye başlayacaksın. Çekim yasası o zaman geçerli olmaya başlayacak.
Unutma: Ne istiyorsan onu çekemezsin sen neysen o zaman, onu çekersin.
Wayne Dyer
Bu kuralı gerçekleştirmenin ilk kuralı korkmamaktır. Tarihi korkaklar yazmaz, cesurlar yazar. Cesaret, korkunun düşmanıdır.
Köşe yazımı okudun; hadi durma okuyucu, hangi alanda başarılı olmak istiyorsan harekete geç, konfor alanını terk et, beni daha iyi anlayacaksın.