Kılıçdaroğlu Neden Hedefte?

Aslında seçimler kazanılır veya kaybedilir. Bu siyasetin doğasında olan bir şey. Sonra CHP ilk defa seçim kaybetmiyor. Ancak seçimin hemen akabinde iktidar ile CHP ve İyi Partinin benzer suçlamalarla Kemal beye yüklenmelerinin doğal bir refleks olduğu söylenemez. Sonra yarım asırdır oyunu yüzde 30 un üzerine çıkaramayan CHP’nin bu seçimde yüzde 48 oy almış olmasının başarısız sayılması bile bu ortak saldırının arka planında başka bir etken olduğunu gösteriyor.

 

Siyasetle yakından ilgilenen herkes: AKP’ye: İslâm’ı yeniden yorumlama, İsrail ile ilişkileri en üst seviyeye çıkarma ve Milli Görüşü bitirme görevleri verildiğini en azından duymuştur.

 

AKP iktidarında yapılan dinlerarası hoş görü toplantıları, bu toplantılar sonundaki ortak bildiride "Amentümüz bir" denilmesi, FETÖ işbirliği ile Türkçe olimpiyatları yapılması, inanç değerlerimizle taban tabana zıt yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi, faizin dünya gerçeği kabul edilmesi ve 2007 yılında Şimon Peres'in, sonra da Herzok'un TBMM de ayakta alkışlatılması verilen ilk iki görevin yerine getirilmesi içindi. Geriye Milli Görüş hareketinin bitirilmesi kalmıştı. Milli Görüş hareketi de, defalarca parti kapatıldı, bünyesinde siyasi itibar kazanan çapsızlar tarafından keza defalarca bölündü ve yirmi yıl Meclis dışında tutularak yeterince yıpratıldı. İşte tam bitirme işi noktasına gelinmiş iken, Sayın Kılıçdaroğlu Milli Görüşçü 10 milletvekilini Meclise taşıdı ve 20 sene sonra Mecliste tekrar temsil edilmesine katkı sağladı. İşte bu affedilebilir ve Siyonistlerin görmezden geleceği bir şey değildi. Hemen düğmeye basıldı ve Kılıçdaroğlun’u hedefe alan farklı görüşe sahip değişik siyasilerden çatlak sesler çıkmaya başlandı.

 

Sadece bu olay bile, Milli Görüşçü olmak bir yana Milli Görüşe yakın durmanın bile ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu gösteriyor olsa gerek. Ne diyelim Kemal beyin Allah (c.c.) yardımcısı olsun.