Sarı Komutan

Evine Vatan bayrağına sarılı döner ŞEHİT. O bayraklar şimdi onların evlerinin her tarafını süslüyor.

Şimdi onları anmak, onların mezarını ziyaret etmek için ne kadar insan geliyor.

Şimdi ne kadar insan onların resimlerine bakarak onlarla beraber geçirdiği günleri hatırlıyor,

ŞEHİT gözlerindeki hasretin nedenini onları tanıdıkça anlamaya başlıyorum.

O hasret erken gelen ayrılığın hasretidir. O hasret hayatlarının yarım kalan hikayesinin hasretidir.

Ben bunları şimdi anlıyorum…

Siz hiç gerçek olaylardan oluşan masal okudunuz mu? Okumadıysanız, o masalı şimdi sizlere sunuyorum.

Bir varmış, bir yokmuş. Azerbaycan adlı memlekette Salyan denilen bir şehir, Çuxanlı denilen bir köy varmış.

Bu köyde Şirinovlar soyadlı bir aile yaşarmış. Ailenin oğlu Eliş Şirinov askermiş. Rusya’da askeri görevdeymiş.

Gün gelir, Eliş sevip seçtiği Gönül adlı bir kızla evleniyor. Onların ilk göz ağrıları erkek evladı doğuyor. İsmini Kamil koyuyorlar.

Kamil doğduktan iki ay sonra genç aile Rusya’ya gitmek için yola çıkıyorlar. Uçağın saatine süre kaldığı için gençler Şehitler Mezarlığını ziyaret etmek kararına geliyorlar.

Gönül Hanım kucağındaki bebeğini göğsüne sıkarak mezarların arasıyla yürüyor, göz yaşlarını tutamıyordu. Sanki onun bu halini Kamil bebek de hissediyordu. O da ağlıyordu.

Bazen annesi o günü hatırlayanda evladının kanına, canına hopmuş Vatan sevdasının ŞEHİTLER Mezarlığından başladığını düşünüyor.

Azerbaycan’da 1.Karabağ savaşı başladığı dönemde Şirinov’lar yeniden vatana dönüyorlar.

Eliş Bey düşmanla savaşa katılıyor. Ateşkes anlaşmasından sonra Tavuz şehrinin Alibeyli köyünde(burası ermenilerin çok hedef aldığı bir yerdir) görevine devam ediyor.

Sık sık babasının görev yerine baş vuran küçük Kamil her yerde asker gibi davranıyordu. Arkadaşlarıyla savaş oyunları oynar, her zaman da “sizin komutanınız benim” derdi.

Böylece yıllar geçiyor Kamil de büyüyordu. Eğitim aldığı okul 1. Karabağ savaşının ŞEHİTİ Ziyad Hamidov’un adını taşıyordu. ŞEHİT’in anma törenlerinden birinde abidesinin önüne çiçek koymayı Kamil’e hevale etmek isteyen öğretmenine ‘Ben şimdi ora çiçek koyamam. Zaman gelir, topraklarımızı düşmandan alırız, o zaman ben çiçekleri şehidimizin önüne sererim” diyor.

Orta okuldayken bir gün yazı dersinde kompozisyon ödevi veriliyor. Kamil yazısına böyle başlık yazıyor “Ben ŞEHİT olacağım.”

2006 yılına kadar Çuxanlı’da orta okulda, daha sonra Cemşit Nahçıvanski adına Askeri Okulda, 2009-2013 yıllarında Haydar Aliyev adına Ali Askeri okulda eğitim alıyor.

O, 6 aylık keşfiyat kursuna da katılarak orayı başarıyla tamamlıyor. 2013 yılından Özel harekatta hizmete başlıyor.

Kamil Türkiye, Macarıstan, Pakistan’da yapılan Uluslararası askeri tatbikatlara katılıyor. O Rus, İngilis ve Ermeni dillerini mükemmel biliyor.

2016 yılında Azerbaycan’da yaşanan Nisan çatışmalarında büyük kahramanlıklar gösteriyor.

Genç subay Kamil Şirinov’a 2016 yılında Nisan çatışmalarında gösterdiği yiğitliye göre süreden önce üsteğmen rütbesi, 2020 yılında baş veren Tavuz olaylarından (12-16 Temmuz 2020’de Azerbaycan-Ermenistan devlet sınırının kuzey kesiminde yer alan Tovuz bölgesinde yaşanan büyük çaplı çatışma,) sonra ise  yüzbaşı rütbesi veriliyor.

Başarılı bir asker olarak Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından "Ferqlenme medalı’’ ile ödüllendiriliyor.

Şimdi bakalım Kamil nasıl bir insan, nasıl bir evlat, nasıl bir baba, nasıl bir ağabey, nasıl bir dosttu?

Bu soruya cevabı onun hakkında söylenilen hatıralarda bulalım.

Kamil’in samimi, marhemetli, canayakın bir insan, anne babasının gözünün nuru olan, onlara her zaman mutluluk yaşatan bir evlat,  kardeşine dost, sirdaş olan ağabey, evlatlarına candan bağlı, zaman bulunca hemen onlara koşan bir baba, dost yolunda her zorluklara göğüs geren bir dosttur.

Kamil’in savaş arkadaşlarından birinin Vezirağa Hamidov’un  “Keşke ben ŞEHİT olsaydım, o yaşasaydı” demesi buna kanıttır.

Kamil’in Ali Askeri okuldan arkadaşı olan H.Ceyhun’un onunla ilgili anıları da insanın kalbini titretiyor:

“Kamil’le biz 4 yıl birlikte okuduk. O çok merhametli, çok canayakın, dost için canından geçmeye hazır olan bir kardeşti. Biz okulun futbol takımında oynuyorduk. Ben savunmada duruyordum, o ise hücumda oluyordu. Her defasında öğlen yemeyinden  futboldan dolayı erken çıkıyorduk. Paralarımızı bir araya getirip poğaça alır aramızda paylaşırdık, böyle idare ederdik.

Kamil çok mert kardeşti. Kamil kimsenin kalbini kırmaz, kimseye kötü davranmazdı. O bizim için her zaman yaşıyor ve yaşayacak.”

Kamil bir başkaydı. O babasına  dost, sirdaştı. Babası bazen onu kendine akran zannederdi.

Yapmak istediği her bir konuda onunla istişare eder, onun fikirlerini önemserdi.

Bir baba olarak Kamil gibi evlat büyüttüğü için kendini çok mutlu hissediyor. “Böyle mutluluk her babaya nasip olmaz, ben bir yiğit büyütmüşüm bunu Kamil ŞEHİT oduktan sonra anladım” diyor Eliş baba.

Kamil çok tehlikeli noktalarda savaşıyor. Karahanbeyli köyünde yaralı arkadaşlarından birine yardım etmek için çaba gösterirken keskin nişancının kurşununa kurban gidiyor.

Kamil dostu Camal İsmayılov’un yanında ŞEHİT ediliyor. (Kamil’den sonra Camal da ŞEHİT oluyor).

Her yerde “efsanevi tabor” gibi ünlü olan bölümde “Sarı komutan” lakapı ile tanınan yüzbaşı Kamil Şirinov son nefesinde  cebindeki Azerbaycan bayrağını kopararak dostuna veriyor ve “Bu bayrağı oğluma verin”söyleyerek gözlerini kapatıyor.

Gönül anne  Kamil’in kokusunu bu küçük bayraktan alıyor. Onun elinin kanı, izi olan bu bayrakta Kamilin Vatan büyüklükte kalbi çarpıyor. Anne bunlarla nefes alıyor, fotoğraflarıyla konuşuyor ve sık sık “Ana ben ŞEHİT oldum” şarkısını dinleyerek Kamil’li günlerinin anılarıyla başbaşa kalıyor.

2016 Yılının Nisan savaşında gösterdiği yiğitlikten dolayı Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in onun elini sıkarak ödüllendirmesi anından olan fotoğrafı annesine gönderdiği anı hatırlıyor Gönül anne.

Nasıl sevindiğini Kamil’den “Bu resmi paylaşabilir miyim” diye sorduğunda, onun “Anneciğim acele etme zamanı gelince paylaşırsın, hala erken” söylemesini gurur dolu bir hasretle hatırlıyor anne.

ŞEHİT annesi olmanın gururunu yaşıyor Gönül anne. Acısıyla, evlat hasretiyle yaşıyor bu gururu.

ŞEHİT annesinin bayramı olmaz, onların bayramı evlatları hakkında güzel sözler  duyduklarında, evlatları rüyalarına geldiklerinde, evlatları yaşadıklarında olur.

ŞEHİT annesinin sevgisi farklı olur. O başkalarının evlatlarını kendi evlatları gibi sever, başka annelerin evlat acısı yaşamasınlar diye Allah’a dualar eder.

ŞEHİT annesi bir başka olur, konuştukça sesi titrer, gülümsedikçe dudaklarında garip bir hüzün oluşur.

Gönül annede de bu özellikleri evlat acılı kalbinde taşıyor.

2017 yılında Zehra adlı Hanımla evlenen Kamil çok güzel aile büyüğüydü. Bu evlilikten iki erkek evlatları doğmuş-Türkay ve Tunar.

Kamil’le ilgilli konuştukça Zehra Hanım’ın gözleri parlıyor.

Kamil’in orta okuldan bir arkadaşı varmış, durumu çok kötüymüş. Bir gün işden eve döndüğünde Zehra’ya diyor ki “ Biriktirdiğimiz paradan ve benim kiyafetlerimden getir.”

Zehra o an ne olduğunu anlamıyor. Nedenini sordukta “Arkadaşım. Yardıma ihtiyacı var”.

O dönemde gebe olan Zehra doğum üçün biriktirdikleri paradan bir miktar getirip ona verdiğinde “Bu az oldu, bir az da getir, kiyafetlerimden de yeterince koy” diyor.

Zehra da onun kullanmadığı ve hatta kullandığı kiyafetlerden bir bavul hazırlayıp Kamil’e veriyor.

O anda Kamil’in gözlerindeki pırıl pırıl ışıltını görmek gerekiyor.

Zehra sonradan onun daha nice ihtiyacı olan aileye yardımda bulunduğunu duydukta bir daha

Kamili’n nasıl bir merhametli kalbe sahip olduğuna emin oluyor.

Kamil futbol sevdalısı, Galatasaray taraftarıydı.

Türkiye’ye askeri tatbikata gittiğinde Galatasaray’ın atkısını oğlu Türkay’a getiriyor. Türkay’ın büyüdükte futbolcu görmek istiyordu Kamil. Bu konuda çok hayalleri vardı.

Kamil’in arkadaşlarından oluşan bir futbol takımı vardı. Zaman buldukça yarışmalar yaparlardı.

Kamil sık sık eşine böyle söylerdi “Bak ben askerim, biliyorsun. Bir gün ŞEHİT olabilirim, gazi de olabilirim. Senden ricam öyle olursa kimsenin seni gözü yaşlı görmesine izn verme. Ben seni her zaman ayakta görmek istiyorum. Bunu unutma.”

Zehra gözleri yaşlı halde “Bu olamaz, sen hiçbir zaman bizi yalnız bırakamazsın”.

Birkaç gün sonra Zehra ona söylediği bu sözlere göre onun üzüleceğini düşünüyor  ve ona böyle bir mesaj yazıyor:

“Giderken söyledin ha “isterim her zaman ayakta dik durasın, ağlamayasın. Ben her zaman ayakta dik duracağım. İçimde ağlasam da, hiçbir zaman kimseye hissettirmeyeceğim. Bir tarafımda her zaman sevinir olacağım ki Kamil’in mekanı ebedi cennettir.

Allah bana o gücü vermiş evlatlarımız için. Her şeri de onlara layık karşılayacağım. Şunları o gün sana söyleyemedim. Eğer sen diyen gibi olursa ben dik duracağım. Ama asıl istediğim evlatlarımızın mutlu yaşamaları için birlikte uzun ömrümüz olsun.”

Sık sık rüyasına gelen Kamil onu hayatta olduğuna sanki inandırmak istiyordu. Ama  2024 yılının 8 Nisan’ında gördüğü rüya onun hayallerini alt üst  etti. Kamil rüyasında ona ‘Sen biliyorsun ki ben bir daha geri dönmeyeceğim.”

Ve o rüyadan sonra Zehra artık Kamil’in yasını tutuyor. O ana kadar onun yokluğuna inanmıyor.

Kamil Nisan çatışmalarında çok büyük kahramanlıklar gösteriyor. Onu yakın arkadaşlarının Şehit olmaları çok üzse de, onlarla gurur duyuyor, kendisinin de ŞEHİT olacağını kesinlikle söylüyordu.

Bir gün ailelikçe yaşadıkları askeri lojmanın bahçesinde dolaşırken, Zehra Kamil’in oğlanları ile beraber fotoğrafını çekiyor. Kamil telefonda resme çok dikkatle bakıyor ve böyle söylüyor:

 “Ben şehit olursam bu resmi paylaşırsın”.

Savaş başlamadan bir gün önce çok sakinmiş. Çocuklarla oynuyor, çok pozitif gözüküyor.

Her zaman olduğu gibi yine Zehra’ya tatbikata gideceğini söylüyor. 26 Eylül sabah  06:00’da Zehra eşini görevine uğurluyor.

Zehra ertesi gün telefonla konuştuklarında artık savaşın başladığını biliyordu. Kamil yine onu merak etmemeye, her şeyin iyi olduğuna inandırmağa çalışıyordu.

Kamilin özelliklerinden biri de onun olumlu bir insan olmasıydı.

Kamil’in ŞEHİT olduğu haberini Zehraya hemen söylememişler. Kayınpederi o gün Kamil’lere köy nimetlerinden getirmiş. Gelişinden bir kaç saat sonra ona telefon geliyor. Eliş Bey konuşmak için hemen diğer odaya geçiyor. Onun bu hali gelininin gözünden kaçmıyor.

Konuşma bittikten sonra ne olduğunu sordukta Kamil’in küçük kardeşi Samir’in savaşta yaralandığı haberini aldığını söyleyerek gidiyor.

Zehra kayınpederinin ona doğruyu söylemediğini,  konunun Samir değil Kamil olduğunu anlıyor. Çocuklarla evde yalnız olan gelin her an kendisine acı bir haberin verileceğini bekliyor.

Kamil’in teyzesinin telefon açması onun düşündüklerini netleştiriyor.  Teyze onun köye getmesinin gerektiğini söyledikde “Teyzeciğim bana doğruyu söyleyin, neler oluyor? Ben tüm haberlere hazırım”diyor.

“Kamil ŞEHİT oldu, kızım...”

Bunu duyunca Zehra sanki taşa donüyor, donup kalıyor. Ağlamaya bile zorluk çeken gelin çocuklarını yola çıkmak için hazırlıyor.

Zehra’ya Kamil’in ŞEHİTLİK haberi verildiğinde artık onu defnetmiş oluyorlar.  Birlikte yaşadıkları az ömürlü mutlu günlerinin sahibi olan kocasının yüzünü son defe göre bilmemesi, onunla vedalaşamaması Zehra’nın kalbinde iyileşmez ikinci bir yaraya dönüşüyor.

Şehit definlerinde böyle haller çok oluyor. Şehidin acil defnolunması gerektiğinden çoğu zaman en yakınlarını bile beklemeden onu defnediyorlar.

Geçelim masalımızın Kamil’in kardeşi Samir’le olan kısmına. Ağabeyi Samir için de ağabeyden öte bir dost, bir sırdaş idi.

Baba sülalesinin çok üyesi askerdi. Kamil’e de, kardeşi Samir’e de bu meslek genden geliyordu.

26 Eylül’de Samir’i arayan Kamil onu neden aramadığı için tembih ediyor. Samir de onu işinin yoğun olduğuna ikna etmeye çalışıyor.

Kamil ise ona “Ben bilmem her saatte bir bana en azından “her şey yolunda”  yazmak zorundasın, anladın mı?”diyor.

Samir’in sözlerine göre ağabeyi onu canından çok severdi. O yüzden kardeşini her zaman merak ediyordu.

Son konuşmalarından sonra Samir sık sık Kamil’i arasa da telefonuna ulaşamıyor. 28 Eylül gecesi Samir’lerin bölmesi savaşa katılıyor. Arkadaşları ona” komutan, ağabeyinizi arasanız önde vaziyyet nasıl, bilsek” dedikte Kamil’i arasa da yine ulaşamıyor.

Bir saat sonra Samir’in telefonuna Kamil’den böyle bir mesaj geliyor: ”Kendine dikkat et, öpüyorum.”

Karşılığında Samir de ona “Sende kendini koru ağabeyciğim,Öpüyorum”.

Geceyi Samir’lerin bölümü  Füzuli ilinin bir köyünde geçiriyor. Sabah olduğunda askerlerden biri Samir’e yaklaşarak “komutanım telefonunuz çalıyor” dedikte, arayanın adını ne yazıldığını soruyor.”Bratan”(rusca ağabey) duyduğunda hemen telefonu açıyor.

Kamil acele edercesine ama çok yavaştan “gagam (kardeşim) kendini de koru, arkadaşlarını da. Nereye addımını attıysan haber et, anneyle de sık sık irtibatta ol ki bizim için endişelenmesin, geri dönersem arayacağım” diyor.

Samir ise aniden “Tamam” diyor ve Kamil telefonu kapatıyor. Bu konuşma sabah 05.15 de yaşanıyor.

Bu konuşmadan 2 saat sonra babası Samir’i arıyor, konuşuyorlar. Samir her şeyin yolunda olduğunu söylüyor. Sonra annesi telefonu alıyor, Kamil’e ulaşamadıklarını, ondan bir haberi var mı diye ağlayarak soruyor.

Samir de onu sık sık aramanın doğru olmadığını, durumun çok yoğun olduğunu söylüyor.

29 Eylül saat 11.00…

Kamil artık ŞEHİT olmuş herkes biliyor, Samir’in ise haberi yok.

Evden arandığını gördükte biraz sinirleniyor ki, yine neden arıyorlar. Telefonu açıyor.

Babasının “Samir, oğlum geliyor musun?” sözünü önce anlamıyor. “Baba merek etme, görev yerindeyiz hala”diyor. Yine ona “Çıkmıyor musun, ordan mı geliyorsun?”

Eliş babanın daha sonra “Sen bilmiyormusun?” sorusu Samir’i şaşırtıyor. Önce aklına annesi geliyor. Çünkü bir ay önce kalp ameliyatı geçirmiş.

Samir babasının ağladığını hiçbir zaman ne duymuş, ne de görmüştü.

Samir yere çöküyor, telefonu elinden yere düşüyor. Askerlerden biri koşarak telefonu alarak “Amca neler oluyor?” sorusuna babasının “Oğlum Samir’i yolcu edin gelsin, ağabeyi ŞEHİT oldu” haberini duyan Samir bir de gözlerini ambulansta açıyor.

Neler olduğunu anlamayan Samir yanında bir hekimin, komutanının, bir de  üsteğmen Cavit Seferli’yi(Cavit de sonra ŞEHİT oluyor) görüyor.

Cavit onu göğsüne sıkarak “Her şey iyi olacak, bundan sonra senin ağabeyin benim” diyor.

Onlar öyle bir bölgedelermiş ki ne arkaya ne de ileri gidemez oluyorlar. Saat  artık 15.00 e geliyor.

Akşam saat 20.00’ye kadar oldukları yerden çıkamıyorlar. O saate kadar Samir kah bağırıyor, kah çığlık atıyor, kah da bayılmak üzere oluyordu.  

Sonunda saat 20.00’da onu yolcu ediyorlar. Füzuli iline yaklaşdığında babası arayarak artık Kamil’i defnettiklerini, cenazeyi fazla tutamadıklarını söylüyor..

Samir bahçelerine girdiğinde annesini “Kamil’im geldi” diyerek ona koşması orda olan kimsenin unutabileceği bir sahne değil.

Samir şimdi sık sık ağabeyinin mezarına gider onunla konuşuyor, yapmak istediği her hangi bir işle ilgili yine düşüncelerini ona anlatıyor.

Kamil Füzulinin kurtuluşu yolunda  giden savaşta çok kahramanlıklar gösteriyor. Grup komutanı gibi her zaman önde gitmeye can atıyor o zamana kadar ki düşmanin keskin nişancısı “Sarı komutan”ı hedef seçiyor.

Böylece bizim bir yiğit ŞEHİTİMİZ’le ilgili yaşanan hayat masalının çok az kısmı sizlere sunuldu.

Onun kahramanlığından bahsedilen  masalımızın devamı Doğum gününde  sizlere sunulacak.

 

ÖZGEÇMİŞ:

Kamil Şirinov 9 Nısan 1991 yılında Salyan şehrinin Çuxanlı köyünde asker ailesinde doğdu.

Eğitimini 1997-2006 yıllarında Z.Hamidov adına Çuxanlı köy orta okulunda, 2006-2009 yıllarında  C.Nahçivanski adına Askeri lisede, 2009-2013 yıllarında ise Haydar Aliyev adına Azerbaycan Yüksek Harbi Okulunda alıyor.

Kamil Şirinov 2013 yılında Azerbaycan Ordusunun Özel Harekat Güçlerinde görev yapıyor.

Kamil Şirinov 2-5 Nisan 2016 yılında yaşanan Nisan çatışmalarında kahramanlık gösteriyor.

Azerbaycan ordusunun subayı olan Kamil Şirinov 27 Eylül 2020 yılında başlanan 2.Karabağ Savaşına katılıyor.

29 Eylül’de Füzulinin kurtuluşu yolunda giden savaşta yiğitlikler gösterirken keskin nişancının kurşunuyla ŞEHİT oluyor.

Doğduğu köyün  mezarlığında toprağa emanet ediliyor.

 Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 09.12.2020 Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasında yaptığı özel hizmetlerden ve işgal altındaki toprakların kurtarılması sırasında düşmanı yok etme muharebe görevini yerine getirirken gösterdiği kahramanlık örneğinden ve ayrıca sergilenmesinden dolayı 09.12.2020 tarihli Kararnamesine göre Kamil Şirinov'a "Karabağ" Nişanı veriliyor.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 15.12.2020 tarihli Kararnamesine göre Kamil Şirinov, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü sağlamaya yönelik askeri operasyonlara katıldığı ve bu anlaşmanın uygulanması sırasında görevlerini onurlu bir şekilde yerine getirdiği için ölümünden sonra "Vatan İçin" Madalyası ile ödüllendiriliyor.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 05.11.2021 tarihli Kararnamesine göre Kamil Şirinov, Azerbaycan'ın Fuzuli bölgesinin işgalden kurtarılmasına yönelik askeri operasyonlara katıldığı için ölümünden sonra "Fuzuli'nin kurtuluşu için" madalyasıyla ödüllendiriliyor.

Şehit Kamil Şirinov'a ait eşyalar (kitel, asker şapkası, bot, atkı, pantolon, fotoğraf, sertifika, fahri dereceler, kartlar, pusula, büyüteç, kolye ve kalem) Milli Azerbaycan Tarih Müzesi 2.Karabağ Savaşı fonunda muhafaza ediliyor .