Yorumcuların taban tabana zıt beyanları ister istemez kafaları biraz daha karışık hale getiriyor. Kimileri toplumda güven ve asayişi temin etmek için teröristten yardım istenmesini devlet acziyeti olarak yorumluyor. Bazıları toplumsal barış için bu çağrının ve görüşmelerin önemli olduğunu vurguluyor. Bir kısım yorumcular ise, işi ABD Başkanının değişikliği ile ilişkilendiriyor. Burada önemli olan, Öcalan'ın Meclise davetinin Cumhur İttifakının ortak kararı olup olmadığı veya bu fikrin ilerisi için hazırlanan plân nedeniyle bir yerlerden dayatılıp dayatılmadığı! Tabi bunu zaman gösterecek.

Kurtuluş savaşında Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak ve diğer ırki kimliğe sahip sağcı, solcu veya diğer siyasi görüşteki vatandaşların ortak mücadelesi sonunda kurulan bu devlette her ırki kimliğe sahip insanın hep birlikte kardeşçe yaşamaları en doğal hakları iken; siyasi ikballerini kutuplaşmalar üzerine bina edenlerin ve kin ve nefret söylemleri ile onbinlerce canımızın kaybına neden olanların şimdi birden 180 derece yön değiştirmeleri ister istemez "Acaba" dedirtiyor ve bu dönüşün samimiyetini sorgulanır hale getiriyor. Sonra bu ülkede Türk ve Kürt milliyetçiliğinin nifak ateşini fitilleyenlerin Yahudi kökenli olması zihinlerdeki "Acabaları" daha da yoğunlaştırıyor.

Yoksa bütün bu değişiklikler toplumsal barışı veya milli güvenliği sağlamak için değil de Erdoğan'ı bir daha seçtirmek için mi sorusunu akla getiriyor.

Netice olarak eğer bu niyet samimi ise, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin; etnik kimliği ne olursa olsun kardeşlik ve barış içinde yaşamaları herkesi memnun ve mutlu eder.