Zorluklar Çocuklara Çok Bilgi Verir

O yıllarda kimi arkadaşlarım zor şartlarda okurdu. Hatta birkaçını çok iyi biliyorum. Hala da görüşüyorum.

Bir arkadaşım dersler bittikten sonra eve gider üstünü değiştirir simit satardı. Bir arkadaşımda okuldan sonra pazara gider hamallık yapardı. Bunlar bildiklerim, okuldan çıktıktan sonra buna benzer birçok iş yapıp yaptıklarını saklayan arkadaşlarımda vardı. Kazandıkları paralarla kalem defter alır hayata tutunmaya çalışırlardı. Ekmek paralarını çıkardıktan sonra kalan zamanları ile öğretmenlerimizin verdiği ev ödevlerini yaparlardı. Okulda başarılı da olurlardı. Hayat onlar için zordu. Ama imkânsız değildi. O zamanlar hiçbirimiz bilmiyorduk, yaşadığımız her zorluk ve sıkıntı hayatımızda yeni bir başlangıcın tohumlarını yüreğimize ve aklımıza serpiyorduk. O tohum topraktan çıktığı gibi yüreğimizde ve aklımızda yeşeriyor ve hayata daha bilgi ve tecrübe dolu bakmamızı sağlıyordu.

 Asla zamanım yok. Okuyacak ortamım yok deyip bahane üretmezlerdi. Bu arkadaşlarımın yaşadığı zorluklar, onlara kim olduğunu öğretiyordu. Hayatta nelerin üstesinden gelebileceği konusunda çabalıyorlardı. Gerçek hayat okulunda başarılı olmasını sağlıyordu. Yaşadığımız her zorluk bizi daha da geliştiren ve hayata daha güçlü bakmamızı sağlayan basamak gibiydi. Büyük başarıların ardında büyük zorluklar yaşamak vardı. Her zorluk hayatta gizlenmiş bir güçtü. Buldun mu güç sana geçiyordu. Gizlenmiş gücü bulmak ve onunla başa çıkmak en büyük zaferdi.

Bu güzel insanlar liseyi ve üniversiteyi zorluklarla bitirdiler. Maalesef ekonomik sebeplerden dolayı bitiremeyenlerde oldu. Ama yarışı tamamlayanların kimisi doktor oldu, kimisi bilgisayar mühendisi, kimisi de seçkin yerlerde genel müdür oldu.

Şu an hala bu insanlarla ailecek görüşmeye devam ediyorum. Hepimiz evlendik ve hepimizin birer ikişer çocukları oldu. İçlerinden bazıları büyükbaba bile oldu. Ama konu geçmişte yaşanılan konulara gelince hepsi sanki ağız birliği yapmışçasına aynı hatayı yapıyor. Hepsi şunu söylüyor.

“BENİM ÇEKTİĞİM ZORLUKLARI ÇOCUKLARIMA ÇEKTİRMEYECEĞİM.”

Burada yanlış konuştuklarını söylüyorum. Onlara şunu diyorum. “Sen okurken simit sattın, hayatın ne kadar zor olduğunu simit satarken öğrendin. Sen pazara gittin, hamallık yaptın. Para kazanmanın ne kadar zor olduğunu hamallık yaparak öğrendin. Bütün bu yaşadıklarınız size bir şey öğretti. Hayatta savaşmayı öğrendiniz. Hayata kafa tutmayı öğrendiniz.  Yaşadığınız zorluklarla siz sınava tabi tutuldunuz. Sınavı geçtiniz, kim olduğunuzu hayat size öğretti. Yaşadığınız her sıkıntı ve zorluk size fırsatları da beraberinde getirdi. Yaşadığınız her zorluk ve sıkıntı hayatın görünmez öğretmenleri tarafından eğitildiğinizin farkında değildiniz. Bu görünmez öğretmenler içinizdeki gücü keşfetmenize yardımcı oldu. Şimdi size soruyorum. Benim yaşadıklarımı çocuklarım yaşamayacak dediğinizde, çocuklarınızı bu tür zorluklarla karşılaşmaktan mahrum ediyorsunuz. Çocuklarınız sizin çektiklerinizi çekmiyor ve hayata antrenman yapmadan hazırlanıyorlar. Antrenmansız bir sporcu nasıl oynadığı oyunda kaybediyorsa sizin çocuklarınızda hayatta kaybetmeye başlıyor. Karşılaştıkları ufacık bir zorlukta hemen pes ediyorlar.  Siz bu düşünce ile çocuklarınıza iyilik yapmıyor, aksine kötülük yapıyorsunuz.” dedim.  

Kısa bir sessizlik oldu. Herkes birbirine baktı. Ben konuşmaya devam ettim.

Şimdi beni anladınız mı? Benim yaşadıklarımı çocuklarım yaşamayacak dediniz. Onlara toz pembe bir hayat sunarken aslında onlara iyilik değil kötülük yaptığınızın farkına vardınız mı? Sen okurken simit sattın, sen pazarda hamallık yaptın. Hayatın zorlukları ile çok erken tanıştınız ve ona göre kendinizi ayarladınız. Aslında zorluklar ve güçlükler sizin dostunuzdu. Zor da olsa hayatta başardınız, başarı ise güçlüklerle karşılaşıp güçlüklerin üstesinden gelenlerin ödülüdür. Bunu hala anlayamamışsınız, yaşadığınız o zorluklar sizi bu hale getirdi. Kimimiz bu yolda feda oldu. Ama bu bir doğa kuralı güçlülerin ayakta kaldığı bir ortam da siz ayakta kalmayı başarabildiniz. Şu anda hepimizin çok güzel hayatı var. Bu güzel hayatı sattığınız simitlerden, pazarda hamallık yaparken yaşadığınız zorluklara borçlusunuz. Çocuklarınıza bu zorlukları bir şekilde yaşatın, yoksa onlar başarılı olmadıkça hep size bağımlı olacaktır ve hiçbir zaman rahat edemeyeceksiniz.

Çocukken sizi zorlayan hayatın zorlu yollarında yaşadığınız her türlü deneyim, size azim, güç ve cesaret kazandırdı. Yaşadıklarınızla tecrübe sahibi oldunuz. Gelecekte karşılaşacağınız muhtemel sıkıntılara karşı hazırlıklı oldunuz.

Yaşadığınız her zorluğu ve sıkıntıyı çocuklarınıza anlatmayın… Onlara bu sıkıntıları hissettirin. Sizler simit sattınız, sizler hamallık yaptınız, diğer çocuklara nazaran sizler yaşadığınız zorluklar sayesinde çıtanızı daha da yükselttiniz. Çıtanızı yükseltirken akranlarınızdan daha da ileriye gittiniz. Zor olanı başardınız, bundan dolayı kazandığınız zaferin değeri de paha biçilmez oldu.  

 Hala yükselmeye de devam ediyorsunuz. Okul da yaşadığınız sıkıntıları çocuklarınıza da hissettirin. Gerekiyorsa onlara kendi paralarını kendileri kazanmaları için bir yerlerde çalışmaya teşvik edin. Hayatın zorluklarını şimdi den öğrenmeye başlasınlar, tıpkı sizler gibi. Bunları çocuklarımıza öğretelim çünkü ömrümüzün sonuna kadar çocuklarımızın yanında olmayacağız. “