Acı Reçete Her Zaman Vatandaşa Yazılıyor
Acı Reçete Her Zaman Vatandaşa Yazılıyor
Seçim bitti, ak koyun kara koyun ortaya çıktı. Seçim öncesi Karadeniz’de doğalgaz bulunmuştu, Gabar’da petrol bulunmuştu. Hatta ne demişti, Sayın Süleyman Soylu “Gabar dağında petrol çıkıyor. Şimdi Amerika çıldırmaz mı? Avrupa çıldırmaz mı?
Seçim bitti, ak koyun kara koyun ortaya çıktı. Seçim öncesi Karadeniz’de doğalgaz bulunmuştu, Gabar’da petrol bulunmuştu. Hatta ne demişti, Sayın Süleyman Soylu “Gabar dağında petrol çıkıyor. Şimdi Amerika çıldırmaz mı? Avrupa çıldırmaz mı?
Nasıl petrol olduğunu da söyleyeyim. Benzeri Suudi Arabistan’da var çıktığı an traktörü çalıştıracak bir kabiliyeti var, gravatesi çok yüksek.” Demişti!
Evet, Sayın Süleyman Soylu aynen bunları demişti.
İlk yerli araba üretilmiş, sanki her Türk vatandaşı yerli malı yurdun malı diyerek bu arabaya sahip olabilecekti.
Seçimlerde nerdeyse her bakan yerli otomobilimizle seçim bölgelerin de şov yaptılar. Vatandaşlar gururla yerli otomobilimizle resim çekinme yarışına girdiler.
Doğal gazı bulmuştuk, petrolü çıkarmıştık. Arabamızı da üretmiştik. Ülke olarak paranın anasını ağlatacaktık.
Artık hiçbir vatandaş enflasyon karşısında ezilmeyecekti.
Sonra seçim bitti.
Yeni hükümet geldi ve 20 sene ülkeyi idare eden aynı hükümet sanki bir önceki hükümetten enkaz devir almış gibi zam üstüne zamlar gelmeye başladı. Hem de ne zamlar. Hayatımızda ki her şeye zam geldi.
Direk traktöre koyup çalıştıracağımız Gabar’dan çıkan petrol sayesinde mazot benzin fiyatları düşecek diye beklerken! Ne oldu anlamadım bir gecede mazota benzine inanılmaz zam geldi.
Hani kıskançlıktan Amerika ve Avrupa çıldırıp çatlayacaktı patlayacaktı ya! Öyle olmadı, zamlar karşısında çıldıran vatandaş oldu.
İdareciler faturayı yine halka kesti. Ezilecek olan, fedakârlık yapacak olan yine vatandaş olacak.
Geçen yazımda bu ülkenin üvey evlatları emekli ve esnaf demiştim ya!
İşte beni haklı çıkarırcasına yazımdan sonra hükümet bir karar daha aldı ve Esnaf Kefalet Kooperatiflerde ki kredi limitini 500 bin liradan 250 bin liraya düşürdüler.
Şaka gibi…
Zaten iki sene öncesinin 500 bin lirası “TL” değer kaybettiği için yarı değere düşmüş. Birde 500 bin lira limiti de 250 bin liraya düşürerek esnafa git kepenk kapat havası yarattılar.
Kısaca üvey evlat muamelesi de yapmıyorlar artık, esnafa biz sizi hiç tanımıyoruz diyorlar.
Siyasetin anlamı sözlükte farklı olabilir. Ama Türkiye’de ki siyasetin anlamı, “halka duymak istediğini söyleme sanatıdır.”
Seçim öncesin de siyasetçiler çıkar petrolde bulduğunu söylerler, doğalgazda bulduğunu söylerler,
Bayrak iner derler, ezan susar derler, hatta geçmişte rahmetli Süleyman Demirel’in yaptığı gibi iki anahtarda veriler.
Kısaca sizin duymak istediğiniz her şeyi söylerler.
Ama seçim sonrası ak koyun kara koyun ortaya çıkar. Ve acı reçete her zaman vatandaşa yazılıyor.
Hata siyasetçilerin yalan vaatlerinde mi? Yoksa yıllardır siyasilerin yalanlarına inanan bizlerde mi?
Halk olarak şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz lazım.
Burnumuzun dibindeki Bulgar’ın bile parası bizden kıymetli?
Neden kıymetli?
Onların da doğalgazı yok petrolü yok.
Konya kadar yüz ölçümü olan Hollanda ya da Japonya onlarında parası bizden kıymetli.
Neden kıymetli?
Onların da petrolü doğalgazı yok.
Bulgarlar Türkiye’ye gelirken ceplerine 1000 Leva koyuyorlar. Türk lirasına çevirince tam 15 bin lira yapıyor.
Kral gibi Türkiye de alışveriş yapıp geri dönüyorlar.
Bizim Gabar’da petrolümüz var, Karadeniz de doğalgazımız var Amerika Avrupa bize bakıp çıldırıyor. Ama halk olarak cefa çekiyoruz.
Neden?
İşte “nedenin” cevabını kendi içimizde bulmamız lazım.
Bu yazımı okuyan herkes alsın şapkasını koysun önüne ve “nedenin” cevabını kendi içinde bulsun.
Neden biz bu ülkenin vatandaşı olarak cefayı hep biz çekiyoruz diye sorun kendinize.
Neden? Neden? Neden?
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.