Vizyon Kuyumcu

Adnan Korkmaz, ‘Dijital Bağımlılığın Doğurduğu Tehditler’

Gündem 19.09.2024 - 22:45, Güncelleme: 19.09.2024 - 22:45
 

Adnan Korkmaz, ‘Dijital Bağımlılığın Doğurduğu Tehditler’

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Adnan Korkmaz, İsrail'in Lübnan'da gerçekleştirdiği ileri sürülen siber-fiziksel saldırının ardından dijital bağımlılığın doğurduğu tehditler hakkında açıklamalarda bulundu.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Adnan Korkmaz, Lübnan’da yaşanan siber-fiziksel saldırının ardından dijital bağımlılık ve teknolojik dışa bağımlılığın doğurduğu tehlikelere dikkat çekerek, Türkiye’nin kendi teknolojisini üretmesi gerektiğini vurguladı. 17-18 Eylül 2024 tarihlerinde Lübnan’da yaşanan olayda, çağrı cihazları ve telsizlerde eş zamanlı patlamalar meydana geldi. Elektronik cihazların sinyallerle uzaktan patlatıldığı iddiası dünya genelinde büyük bir endişeye yol açtı. Saldırının, dijital cihazların güvenlik risklerini bir kez daha gündeme getirdiğini belirten Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Adnan Korkmaz, cep telefonlarından akıllı saatlere kadar birçok cihazın benzer saldırılara açık olabileceğine dikkat çekti. Başkan korkmaz yaptığı açıklamada; “Lübnan‘da, 17-18 Eylül 2024 tarihlerinde İsrail`in düzenlediği ileri sürülen siber-fiziksel saldırı ile çağrı cihazları ve telsizlerde eş zamanlı patlamalar olmuş, ölüm ve yaralanmalar meydana gelmiştir. Cihazlara patlayıcı yerleştirildiği ve sinyal ya da bir mesajla uzaktan patlatıldığına dair iddialar bulunmaktadır. Saldırı sonrası tüm dünya genelinde kullanılan çağrı cihazları ve telsizler için güvenlik kaygısı oluştuğu gibi, bugün hepimizin cebinde olan telefonların yanı sıra tablet, akıllı saat, vb. uzaktan erişimi olan her türlü elektronik cihaz da endişe kaynağı haline gelmiştir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda, dünya tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı bir teknolojik gelişim yaşanmaktadır. "Gelişmekte olan"  ülkeler arasında sayılan ve yıllardır siyasi krizler ve bölgesel çatışmalar nedeniyle bırakın elektronik sanayiyi, elektrik temininde bile sıkıntı yaşayan Lübnan`daki saldırı, teknolojinin hayatımızdaki yerini ve nasıl belirleyici bir konuma ulaştığını gözler önüne sermiştir. Teknolojide dışa bağımlılığın ekonomik, toplumsal ve siyasal açıdan yaratabileceği olumsuz etkilerin yanında doğrudan insan hayatına yönelik tehdit boyutu da bu vesileyle bir kere daha göz önüne serilmiştir. Ne yazık ki ülkemiz de teknoloji konusunda dışa bağımlı bir ülkedir. İletişim ve elektronik sanayi alanında yıllardır sürdürülen serbestleşme ve özelleştirme politikaları, ulusal elektronik sanayimizi tahrip etmiş, dışa bağımlılığı tetiklemiş ve ülkemizin teknoloji sahipliğinde ve üretiminde geri kalmasına neden olmuştur. Ülkemizin yüksek teknolojili ürünler olarak adlandırılan bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler alanındaki dış ticaret açığı her geçen yıl büyümektedir. Bu alanda en fazla dışalımın yapıldığı alt sektörün cep telefonlarının da içinde yer aldığı iletişim donanımları grubu olması dikkat çekicidir. Zamanında sanayi devrimini ıskalayan ülkemiz, yanlış bilişim politikaları nedeniyle emperyalist sistem içindeki bağımlı konumunun gereği olarak teknoloji yoksulu bir ülke haline gelmiştir. Saldırının ardından iktidar temsilcilerinin yaptığı, ülkemizde bu cihazların "neredeyse kullanılmadığı" ve "risk olmadığına" yönelik açıklamaları güven vermekten uzaktır. Bugün çağrı cihazları üzerinden yapılan bir saldırının, yarın cep telefonları, tabletler, akıllı saatler, akıllı arabalar, hatta akıllı ev eşyaları ile yapılmayacağına dair bir garanti yoktur. İnsanlığın geleceğini teknolojinin gelişimi ve ne şekilde kullanılacağının belirleyeceği açıktır. İyi yetişmiş mühendisimizi uluslararası sermayenin Türkiye`deki montajcısı pozisyonuna iten, yurttaşlarımızı pahalı, bağımlı ve riskli bir teknolojiye mahkum eden özelleştirme ve serbestleşme politikalarına son verilmelidir. Bu gidişatı tersine çevirmek ve bilgi-iletişim teknolojisi yoksulluğuyla mücadele etmek için alandaki mühendis emeği yükseltilmeli, Türkiye kendi geliştirdiği teknolojiyi kullanan; bilgiye ve Ar-Ge`ye dayalı katma değeri yüksek ürünler üreten bir sanayileşme modelini hayata geçirmelidir. Bunun yapılmasının ön koşulunun planlı bir ekonominin inşası ve kamusal bir anlayışla ele alınan teknoloji ve eğitim politikaları olduğu açıktır.  Bilim ve teknolojinin halkın yararına kullanılmasının sağlanmasını temel ilke olarak kabul eden ve alanda çalışan meslektaşlarından aldığı güçle çalışmalarını sürdüren Elektrik Mühendisleri Odası bu alanda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır” dedi.
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Adnan Korkmaz, İsrail'in Lübnan'da gerçekleştirdiği ileri sürülen siber-fiziksel saldırının ardından dijital bağımlılığın doğurduğu tehditler hakkında açıklamalarda bulundu.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Adnan Korkmaz, Lübnan’da yaşanan siber-fiziksel saldırının ardından dijital bağımlılık ve teknolojik dışa bağımlılığın doğurduğu tehlikelere dikkat çekerek, Türkiye’nin kendi teknolojisini üretmesi gerektiğini vurguladı.

17-18 Eylül 2024 tarihlerinde Lübnan’da yaşanan olayda, çağrı cihazları ve telsizlerde eş zamanlı patlamalar meydana geldi. Elektronik cihazların sinyallerle uzaktan patlatıldığı iddiası dünya genelinde büyük bir endişeye yol açtı. Saldırının, dijital cihazların güvenlik risklerini bir kez daha gündeme getirdiğini belirten Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Adnan Korkmaz, cep telefonlarından akıllı saatlere kadar birçok cihazın benzer saldırılara açık olabileceğine dikkat çekti.

Başkan korkmaz yaptığı açıklamada;

“Lübnan‘da, 17-18 Eylül 2024 tarihlerinde İsrail`in düzenlediği ileri sürülen siber-fiziksel saldırı ile çağrı cihazları ve telsizlerde eş zamanlı patlamalar olmuş, ölüm ve yaralanmalar meydana gelmiştir. Cihazlara patlayıcı yerleştirildiği ve sinyal ya da bir mesajla uzaktan patlatıldığına dair iddialar bulunmaktadır. Saldırı sonrası tüm dünya genelinde kullanılan çağrı cihazları ve telsizler için güvenlik kaygısı oluştuğu gibi, bugün hepimizin cebinde olan telefonların yanı sıra tablet, akıllı saat, vb. uzaktan erişimi olan her türlü elektronik cihaz da endişe kaynağı haline gelmiştir.

İçinde bulunduğumuz yüzyılda, dünya tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı bir teknolojik gelişim yaşanmaktadır. "Gelişmekte olan"  ülkeler arasında sayılan ve yıllardır siyasi krizler ve bölgesel çatışmalar nedeniyle bırakın elektronik sanayiyi, elektrik temininde bile sıkıntı yaşayan Lübnan`daki saldırı, teknolojinin hayatımızdaki yerini ve nasıl belirleyici bir konuma ulaştığını gözler önüne sermiştir. Teknolojide dışa bağımlılığın ekonomik, toplumsal ve siyasal açıdan yaratabileceği olumsuz etkilerin yanında doğrudan insan hayatına yönelik tehdit boyutu da bu vesileyle bir kere daha göz önüne serilmiştir.

Ne yazık ki ülkemiz de teknoloji konusunda dışa bağımlı bir ülkedir. İletişim ve elektronik sanayi alanında yıllardır sürdürülen serbestleşme ve özelleştirme politikaları, ulusal elektronik sanayimizi tahrip etmiş, dışa bağımlılığı tetiklemiş ve ülkemizin teknoloji sahipliğinde ve üretiminde geri kalmasına neden olmuştur. Ülkemizin yüksek teknolojili ürünler olarak adlandırılan bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler alanındaki dış ticaret açığı her geçen yıl büyümektedir. Bu alanda en fazla dışalımın yapıldığı alt sektörün cep telefonlarının da içinde yer aldığı iletişim donanımları grubu olması dikkat çekicidir.

Zamanında sanayi devrimini ıskalayan ülkemiz, yanlış bilişim politikaları nedeniyle emperyalist sistem içindeki bağımlı konumunun gereği olarak teknoloji yoksulu bir ülke haline gelmiştir. Saldırının ardından iktidar temsilcilerinin yaptığı, ülkemizde bu cihazların "neredeyse kullanılmadığı" ve "risk olmadığına" yönelik açıklamaları güven vermekten uzaktır. Bugün çağrı cihazları üzerinden yapılan bir saldırının, yarın cep telefonları, tabletler, akıllı saatler, akıllı arabalar, hatta akıllı ev eşyaları ile yapılmayacağına dair bir garanti yoktur.

İnsanlığın geleceğini teknolojinin gelişimi ve ne şekilde kullanılacağının belirleyeceği açıktır. İyi yetişmiş mühendisimizi uluslararası sermayenin Türkiye`deki montajcısı pozisyonuna iten, yurttaşlarımızı pahalı, bağımlı ve riskli bir teknolojiye mahkum eden özelleştirme ve serbestleşme politikalarına son verilmelidir. Bu gidişatı tersine çevirmek ve bilgi-iletişim teknolojisi yoksulluğuyla mücadele etmek için alandaki mühendis emeği yükseltilmeli, Türkiye kendi geliştirdiği teknolojiyi kullanan; bilgiye ve Ar-Ge`ye dayalı katma değeri yüksek ürünler üreten bir sanayileşme modelini hayata geçirmelidir. Bunun yapılmasının ön koşulunun planlı bir ekonominin inşası ve kamusal bir anlayışla ele alınan teknoloji ve eğitim politikaları olduğu açıktır. 

Bilim ve teknolojinin halkın yararına kullanılmasının sağlanmasını temel ilke olarak kabul eden ve alanda çalışan meslektaşlarından aldığı güçle çalışmalarını sürdüren Elektrik Mühendisleri Odası bu alanda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.