Vizyon Kuyumcu

Hayata Meydan Oku, Sende yukarılara Tırman, Adını Zirveye Çak

Gündem 27.06.2024 - 14:46, Güncelleme: 27.06.2024 - 14:46
 

Hayata Meydan Oku, Sende yukarılara Tırman, Adını Zirveye Çak

Çarşamba akşamı milli maç vardı. Göğsünde ay yıldıza yakışır bir oyunla Çekya takımını kupalardan çekti, ay yıldızımızı bir üst tura çaktı.

Sahada rakibe meydan okumanın karşılığı. Bir zamanlar onurlu mağlubiyetlerle ezilen milli takımımız şimdi üst turlara ay yıldızımızı çakmaya başladı.  İşte inancın zaferi. Okuldan mezun oldum. Hem de iyi dereceyle, iş hayatına ilk adımımı attım. Okulda öğrendiklerimi kullanma zamanı gelmişti. İş hayatına ilk adımı attığımda kendimi vahşi bir ormana girmiş gibi hissettim. Tecrübesiz bir elemandım. Senelerce okulda öğrendiklerimi nasıl kullanacaktım. Her şeyi teorik olarak öğrendim. Ama iş hayatı pratiklerle doluydu. Benim hiç pratiğim yoktu. Kanatlarım vardı, ama uçmasını bilmiyordum. Yuvamdan çıktım, geriye dönüşüm yoktu. Kendimi araba sürmesini teorik bir şekilde öğrenmiş şoför gibi hissettim. Ehliyeti kitaplardan okuyarak almış ama arabanın direksiyonuna ilk defa oturan bir şoför gibi hissettim. Araba hakkında her şeyi biliyordum, ama hayatımda hiç kontağı çevirmemiş ve arabayı sürmek için hiç gaza basmamış gibi hissettim. Elim ilk defa arabanın direksiyonuna değmiş gibiydi. Camdan yola baktım. Yol uzundu ve yolun sonu görünmüyordu. Her şeyi biliyordum ama bildiklerimi kullanamıyordum. O an anladım. Hayat ilk defa bindiğim arabanın önündeki yoldu. Okulda öğrendiklerimi yaşantım boyunca kullanabilmem gerekiyordu. Öğrendiklerimi kullanamazsam arabadan inip yola yürüyerek devam etmem gerekiyordu. Ömrüm o kadar uzun değildi. Okuldan sonra başka bir okulda gibiydim. Öğle bir okul ki geçme kalma yok. Okulda kaldın mı zayıf not alırsın. Ama burada kaldın mı bedeli daha ağır olacaktı. Daha kötüsü arabanın camından bakarken gördüğüm yolun uzunluğu nere ye ve nasıl gideceğimi bile bilmiyordum. Her şeyden önemlisi hayatı film seyreder gibi seyretmenin doğru bir şey olmadığını öğrendim, hayatta başarılı olmak için filmin içine girip senin de rol alman gerektiğini öğrendim. Başarılı olmak için yapmam gereken kontağı çevirmek ve gaza basmak olduğunu öğrendim. O güne kadar elim hiç direksiyona değmemişti ve hiç kontağı açmamıştım. Yola çıkmam için bunları yapmam gerekiyordu. Eyleme geçmem gerekiyordu hem de hata yapmaktan korkmadan, bir yere çarpma korkusu yaşamadan. Hata yapsam da ders öğreninceye kadar devam diyordu. Biliyordum ama bildiklerimi kullanamıyordum. Hayatta böyle bir şeydi. Okulda öğrendiklerini yaşantında kullanabilme becerisi. Beceri ancak tecrübe sayesinde gerçekleşiyordu. Okulda öğrendiklerin ve hayatta kullanabildiklerin ikisinin kesişimi beceri oluyordu. Aradaki mesafeyi ne kadar çabuk kapatırsanız o kadar başarılı oluyorsunuz. Tıpkı milli takımımızın korkmadan mücadele ettiği gibi. Okul bitti, ama başka bir okul başladı. Bu okul öyle bir okul ki yaşanılan bazı olaylar kitaplarda yazmıyordu. Ancak yaparak ve yaşayarak öğreniliyordu. İnsan hayatını bizzat yaşayarak öğreniyordu.  Unutmayın, yola çıkmayanların hikayesi olmaz. Kitaplarda yazılmayanları öğrenmenin tek yolu vardı. Tribünlerde seyirci olmamak, tribünden kalkıp sahaya inmek gerekiyordu. Sahaya indin mi tek başınasın. Sahada iki kere iki dört etmiyor. Bazen beş bazen on ettiği de oluyor. Saha da o an iki kere ikinin kaç ettiğini bildiğin an hayatta başarılı olmaya başlamışsın demektir. Milli takımın sahada yaptığını sen de kendi alanında bireysel olarak yapabilirsin. Tek yapacağın hayatı dışarıdan seyretme hayata dal. Kitaplarda yazılanlar ve öğretmenlerimizden öğrendiklerimiz, kendi yaşantı süzgecimizden geçirdiğimizde tecrübe oluşuyor. Tecrübede hayatta ulaşılabilecek en son noktadır. Tıpkı derelerin birleşip ırmağa dönüşmesi gibi, okuduklarımız, yaşadıklarımız ve gördüklerimiz akıl süzgecinden geçtikten sonra hayatta tecrübe sahibi oluyoruz. Aktıkça etrafımızdaki bitkilere su oluyoruz. Irmakta balıkların yaşadığı gibi öğrendiklerimizi kullanarak başkalarına yararlı olmaya başlıyoruz. Sonra deniz gibi uçsuz bucaksız sularla birleşip gökyüzündeki mavi gibi özgür oluyoruz. Bu dönüşüm olmadı mı hayatın acımasız çarkları arasında ezilme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorsun. Çarkın dişlileri arasında ezilmemek için etrafı iyi gözlemlemekte gerekiyor. Hayatımız kendi yaptığımız hatalardan tecrübe sahibi olamayacak kadar kısadır. Başkalarının hataları bize ders oldu mu, o zaman bindiğimiz arabanın kontağını çevirmeyi başlamışız demektir.  O zaman korkmadan cesaretini toplayarak hafiften gaza basma zamanı gelmiş demektir. O zaman sende tur atlar zirve yolunda olan insanlarla beraber ismini yükseklere çakarsın. Benden söylemesi.
Çarşamba akşamı milli maç vardı. Göğsünde ay yıldıza yakışır bir oyunla Çekya takımını kupalardan çekti, ay yıldızımızı bir üst tura çaktı.

Sahada rakibe meydan okumanın karşılığı. Bir zamanlar onurlu mağlubiyetlerle ezilen milli takımımız şimdi üst turlara ay yıldızımızı çakmaya başladı.  İşte inancın zaferi.

Okuldan mezun oldum. Hem de iyi dereceyle, iş hayatına ilk adımımı attım. Okulda öğrendiklerimi kullanma zamanı gelmişti. İş hayatına ilk adımı attığımda kendimi vahşi bir ormana girmiş gibi hissettim.

Tecrübesiz bir elemandım. Senelerce okulda öğrendiklerimi nasıl kullanacaktım. Her şeyi teorik olarak öğrendim. Ama iş hayatı pratiklerle doluydu. Benim hiç pratiğim yoktu.

Kanatlarım vardı, ama uçmasını bilmiyordum. Yuvamdan çıktım, geriye dönüşüm yoktu. Kendimi araba sürmesini teorik bir şekilde öğrenmiş şoför gibi hissettim. Ehliyeti kitaplardan okuyarak almış ama arabanın direksiyonuna ilk defa oturan bir şoför gibi hissettim. Araba hakkında her şeyi biliyordum, ama hayatımda hiç kontağı çevirmemiş ve arabayı sürmek için hiç gaza basmamış gibi hissettim. Elim ilk defa arabanın direksiyonuna değmiş gibiydi. Camdan yola baktım. Yol uzundu ve yolun sonu görünmüyordu. Her şeyi biliyordum ama bildiklerimi kullanamıyordum.

O an anladım. Hayat ilk defa bindiğim arabanın önündeki yoldu. Okulda öğrendiklerimi yaşantım boyunca kullanabilmem gerekiyordu. Öğrendiklerimi kullanamazsam arabadan inip yola yürüyerek devam etmem gerekiyordu. Ömrüm o kadar uzun değildi.

Okuldan sonra başka bir okulda gibiydim. Öğle bir okul ki geçme kalma yok. Okulda kaldın mı zayıf not alırsın. Ama burada kaldın mı bedeli daha ağır olacaktı. Daha kötüsü arabanın camından bakarken gördüğüm yolun uzunluğu nere ye ve nasıl gideceğimi bile bilmiyordum.

Her şeyden önemlisi hayatı film seyreder gibi seyretmenin doğru bir şey olmadığını öğrendim, hayatta başarılı olmak için filmin içine girip senin de rol alman gerektiğini öğrendim. Başarılı olmak için yapmam gereken kontağı çevirmek ve gaza basmak olduğunu öğrendim. O güne kadar elim hiç direksiyona değmemişti ve hiç kontağı açmamıştım. Yola çıkmam için bunları yapmam gerekiyordu. Eyleme geçmem gerekiyordu hem de hata yapmaktan korkmadan, bir yere çarpma korkusu yaşamadan. Hata yapsam da ders öğreninceye kadar devam diyordu.

Biliyordum ama bildiklerimi kullanamıyordum. Hayatta böyle bir şeydi. Okulda öğrendiklerini yaşantında kullanabilme becerisi. Beceri ancak tecrübe sayesinde gerçekleşiyordu. Okulda öğrendiklerin ve hayatta kullanabildiklerin ikisinin kesişimi beceri oluyordu. Aradaki mesafeyi ne kadar çabuk kapatırsanız o kadar başarılı oluyorsunuz. Tıpkı milli takımımızın korkmadan mücadele ettiği gibi.

Okul bitti, ama başka bir okul başladı. Bu okul öyle bir okul ki yaşanılan bazı olaylar kitaplarda yazmıyordu. Ancak yaparak ve yaşayarak öğreniliyordu. İnsan hayatını bizzat yaşayarak öğreniyordu.  Unutmayın, yola çıkmayanların hikayesi olmaz.

Kitaplarda yazılmayanları öğrenmenin tek yolu vardı. Tribünlerde seyirci olmamak, tribünden kalkıp sahaya inmek gerekiyordu. Sahaya indin mi tek başınasın. Sahada iki kere iki dört etmiyor. Bazen beş bazen on ettiği de oluyor. Saha da o an iki kere ikinin kaç ettiğini bildiğin an hayatta başarılı olmaya başlamışsın demektir. Milli takımın sahada yaptığını sen de kendi alanında bireysel olarak yapabilirsin. Tek yapacağın hayatı dışarıdan seyretme hayata dal.

Kitaplarda yazılanlar ve öğretmenlerimizden öğrendiklerimiz, kendi yaşantı süzgecimizden geçirdiğimizde tecrübe oluşuyor. Tecrübede hayatta ulaşılabilecek en son noktadır. Tıpkı derelerin birleşip ırmağa dönüşmesi gibi, okuduklarımız, yaşadıklarımız ve gördüklerimiz akıl süzgecinden geçtikten sonra hayatta tecrübe sahibi oluyoruz. Aktıkça etrafımızdaki bitkilere su oluyoruz. Irmakta balıkların yaşadığı gibi öğrendiklerimizi kullanarak başkalarına yararlı olmaya başlıyoruz. Sonra deniz gibi uçsuz bucaksız sularla birleşip gökyüzündeki mavi gibi özgür oluyoruz.

Bu dönüşüm olmadı mı hayatın acımasız çarkları arasında ezilme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorsun. Çarkın dişlileri arasında ezilmemek için etrafı iyi gözlemlemekte gerekiyor. Hayatımız kendi yaptığımız hatalardan tecrübe sahibi olamayacak kadar kısadır. Başkalarının hataları bize ders oldu mu, o zaman bindiğimiz arabanın kontağını çevirmeyi başlamışız demektir.  O zaman korkmadan cesaretini toplayarak hafiften gaza basma zamanı gelmiş demektir. O zaman sende tur atlar zirve yolunda olan insanlarla beraber ismini yükseklere çakarsın.

Benden söylemesi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.