Vizyon Kuyumcu

Maskesiz Yeni Bir Yıl

Gündem 03.01.2025 - 01:26, Güncelleme: 03.01.2025 - 01:26
 

Maskesiz Yeni Bir Yıl

Bir yıl daha geçti acısıyla tatlısıyla, hepinizin yeni yılı kutlu olsun. 2025 yılı hepimize iyi gelir inşallah.

Yeni yılın iyi geçip geçmemesi bizim elimizde. Yıllar önce tanıdığım ve çok sevdiğim bir sinema artistiyle yeni yılın ilk yazısını yazmak istiyorum. Yaşı ileri olanlar bilir, Türk sinemasının duayen isimlerinden Erol TAŞ diye usta bir oyuncu vardı. Filmlerde çok güzel rol yapardı. Filmlerde hep kötü adam rolünü oynardı, kötü adam rolünü çok güzel oynardı. Oynadığı rollerinden dolayı sevilmeyen bir insan olurdu. Hatta filmlerdeki kötü adam rolünü o kadar iyi oynardı ki sokakta yürürken ona saldıran bile olduğunu söylerdi. O ise kendisini dövmeye gelenleri nazik ve sakin hareketleri ile sinirlerini yumuşatır onlarla arkadaş olurdu. Hatta bir konuşmasında şunu dediğini hatırlarım. Anadolu’da bir tiyatro sahnesinde görev aldığını, sahnede kötü adam rolünü oynadığını söyledi. Tiyatro bittiğinde oyuncular seyircileri selamlamak için teker teker sahneye çıktığını ve çıkan her oyuncu yoğun alkış aldığını söylemişti. En son kendisinin sahneye çıktığını söyledi. Sahneye çıkar çıkmaz yuhalandığını ve kendisine sert cisimler attığını söylemişti. Kendisine atılan cisimlerden birisini sahneden alıp, seyircilere gösterip. Şunu söylediğini anlattı “Kıymetli seyircilerim, bana siz taş sopa atmıyorsunuz nimet atıyorsunuz nimet, ne güzel demek ki bana verilen rolü güzel oynamışım ki beni yuhalıyorsunuz ve bana taş sopa atıyorsunuz.”  Erol TAŞ’ı tanıyanlar özel hayatında çok iyi bir insan olduğunu söylerler. Çocuklarına hem anne, hem baba olduğunu söylerler. Onu tanıyanlar özel hayatında filmlerde oynadığı rollerin tam zıddı bir insan olduğunu söylüyorlardı. Memleketimizin yetiştirdiği bu güzel insanı saygı ile anıyorum. Günlük hayatımızda göründüğü gibi olmayan zıt kişilikli birçok insanla tanışırız. Birçok insanın yüzünde iki maske oluyor.  Biri dışarıda; sokakta, iş hayatında, arkadaşları arasında taktığı maske, diğeri, evde yalnız olduğu zaman taktığı maske. Bu tür insanlarla çok karşılaştım. Dışarıda çok utangaç olup ta evde ailesine kök söktüren insanlar mı dersiniz, dışarıda bonkör görünüp te evde cimri olan insanlar mı dersiniz… Mevlâna ne demiş “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” İnsanlar olduğu gibi görünmediği için karşısına çıkan insanları yanıltıyor. Sonra yanlış tanınmaya başlıyor.  Daha sonra sorunlar ortaya çıkıyor. Bu duruma çok örnek verilebilir. İki kişi evleniyor, aynı çatı altında yaşamaya başlıyorlar. Aynı çatı altında yaşamaya başlayınca haliyle dışarıda taktıkları kişilik maskelerini çıkarıyorlar. Gerçek benlikleri ile karşılaşıyorlar. Sonra sıkıntı başlıyor şu cümleler sarf edilmeye başlanıyor. “Ben seni böyle bilmiyordum.”, “Ben seni yanlış tanımışım.” Örnekleri çoğaltmak mümkün. İnsanlar mutlu olacakken birden ters köşe oluyor ve mutsuz olmaya başlıyor. Aslında kişiler “Ben seni çok yanlış tanımışım. “Demesinin altındaki sebep, karşısındakine iyi rol yapmasından ileri geliyor. Gerçek yapısını senelerce saklamayı becermiş sonra mecburen aynı çatı altında oldukları için gerçek kişinin ortaya çıkmasından kaynaklanıyor. Kişi göründüğü gibi olmadığı için hayal kırıklıkları iki taraf için geçerli oluyor. Birbirlerine uygun olmadıkları ortaya çıkıyor… Evliliklerde uyum sıkıntısı ortaya çıkıyor ve kişiler birbirlerine tahammül edememeye başlıyor. İşin sonunda film kopuyor. Aynı mantık iş ortakları içinde geçerli, kişinin konuşması, karşısındakine güven veriyor, ama iş ilerledikçe yüzündeki maske düşüyor. Güvenilecek bir insan olmadığı anlaşılıyor ve iş ortaklığı bozuluyor. Sonra iki tarafta zarar ediyor. Sonuç: Kişiler evli ise yuvalar yıkılıyor, çocuklar ortada kalıyor. Eğer iş ortaklığı oluyorsa firmalar batıyor, maddi zararlar çoğalıyor. Sonuç mutsuz kitleler. İnsanlar rol yapıyor, gerçek kişiliklerini saklıyor.  Rol yaparken maske takıyor. Ama o maske ömrünün sonuna kadar yüzde kalmıyor. Doğruları söylemiyor. Doğruları söylese hayatının sonuna kadar hata yapmaz.  Çünkü söylenen yalan hatırlanmak zorunda, söylenen doğru hatırlanmak zorunda değil. Yüze takılan maske ömrünün sonuna kadar durmaz.  Gün olur masken düşer ve gerçekler tokat gibi yüzünde patlar. Gerçeklerle karşılaşır insan, gerçeklerin en kötü tarafı da er ya da geç bir gün ortaya çıkmasıdır. Gerçeklerle yüzleşmekten kurtuluş yoktur. Yalanın oluşturduğu sahte kişilikler, bir müddet sonra gerçekler karşısında kaybetmeye mahkumdur. Kayıp başlayınca, acı son insanları ele geçiriyor. Usta oyuncu Erol TAŞ bu acı sonu tersten oynardı. Filmlerinde kötü adam ama normal hayatında güzel adamdı. Filmlerinde yüzüne kötü adam maskesini takardı ama gerçek hayatında çok iyi adamdı. Sayın okuyucu şimdi sana soruyorum.  Günlük hayatta karşımıza pek çok insan çıkıyor. Ya o insanlardan biri veya birileri Erol TAŞ’ın filmlerde yaptığı rolün tersini sana yaparsa ne olacak. Yandı gülüm keten helvası değil mi? Onun için ben şunu derim “İğneyi önce kendimize batıralım sonra çuvaldızı başkasına batıralım. “ Olduğu gibi görülebilen ve görüldüğü gibi olabilen insanlarla karşılaşabileceğiniz yıllar sizinle olsun. Hepinize mutlu yıllar diliyorum.    
Bir yıl daha geçti acısıyla tatlısıyla, hepinizin yeni yılı kutlu olsun. 2025 yılı hepimize iyi gelir inşallah.

Yeni yılın iyi geçip geçmemesi bizim elimizde. Yıllar önce tanıdığım ve çok sevdiğim bir sinema artistiyle yeni yılın ilk yazısını yazmak istiyorum.

Yaşı ileri olanlar bilir, Türk sinemasının duayen isimlerinden Erol TAŞ diye usta bir oyuncu vardı. Filmlerde çok güzel rol yapardı. Filmlerde hep kötü adam rolünü oynardı, kötü adam rolünü çok güzel oynardı. Oynadığı rollerinden dolayı sevilmeyen bir insan olurdu. Hatta filmlerdeki kötü adam rolünü o kadar iyi oynardı ki sokakta yürürken ona saldıran bile olduğunu söylerdi.

O ise kendisini dövmeye gelenleri nazik ve sakin hareketleri ile sinirlerini yumuşatır onlarla arkadaş olurdu. Hatta bir konuşmasında şunu dediğini hatırlarım.

Anadolu’da bir tiyatro sahnesinde görev aldığını, sahnede kötü adam rolünü oynadığını söyledi. Tiyatro bittiğinde oyuncular seyircileri selamlamak için teker teker sahneye çıktığını ve çıkan her oyuncu yoğun alkış aldığını söylemişti. En son kendisinin sahneye çıktığını söyledi. Sahneye çıkar çıkmaz yuhalandığını ve kendisine sert cisimler attığını söylemişti. Kendisine atılan cisimlerden birisini sahneden alıp, seyircilere gösterip. Şunu söylediğini anlattı “Kıymetli seyircilerim, bana siz taş sopa atmıyorsunuz nimet atıyorsunuz nimet, ne güzel demek ki bana verilen rolü güzel oynamışım ki beni yuhalıyorsunuz ve bana taş sopa atıyorsunuz.” 

Erol TAŞ’ı tanıyanlar özel hayatında çok iyi bir insan olduğunu söylerler. Çocuklarına hem anne, hem baba olduğunu söylerler. Onu tanıyanlar özel hayatında filmlerde oynadığı rollerin tam zıddı bir insan olduğunu söylüyorlardı. Memleketimizin yetiştirdiği bu güzel insanı saygı ile anıyorum.

Günlük hayatımızda göründüğü gibi olmayan zıt kişilikli birçok insanla tanışırız. Birçok insanın yüzünde iki maske oluyor.  Biri dışarıda; sokakta, iş hayatında, arkadaşları arasında taktığı maske, diğeri, evde yalnız olduğu zaman taktığı maske.

Bu tür insanlarla çok karşılaştım. Dışarıda çok utangaç olup ta evde ailesine kök söktüren insanlar mı dersiniz, dışarıda bonkör görünüp te evde cimri olan insanlar mı dersiniz…

Mevlâna ne demiş “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” İnsanlar olduğu gibi görünmediği için karşısına çıkan insanları yanıltıyor. Sonra yanlış tanınmaya başlıyor.  Daha sonra sorunlar ortaya çıkıyor. Bu duruma çok örnek verilebilir.

İki kişi evleniyor, aynı çatı altında yaşamaya başlıyorlar. Aynı çatı altında yaşamaya başlayınca haliyle dışarıda taktıkları kişilik maskelerini çıkarıyorlar. Gerçek benlikleri ile karşılaşıyorlar.

Sonra sıkıntı başlıyor şu cümleler sarf edilmeye başlanıyor. “Ben seni böyle bilmiyordum.”,

“Ben seni yanlış tanımışım.” Örnekleri çoğaltmak mümkün.

İnsanlar mutlu olacakken birden ters köşe oluyor ve mutsuz olmaya başlıyor. Aslında kişiler “Ben seni çok yanlış tanımışım. “Demesinin altındaki sebep, karşısındakine iyi rol yapmasından ileri geliyor. Gerçek yapısını senelerce saklamayı becermiş sonra mecburen aynı çatı altında oldukları için gerçek kişinin ortaya çıkmasından kaynaklanıyor.

Kişi göründüğü gibi olmadığı için hayal kırıklıkları iki taraf için geçerli oluyor. Birbirlerine uygun olmadıkları ortaya çıkıyor… Evliliklerde uyum sıkıntısı ortaya çıkıyor ve kişiler birbirlerine tahammül edememeye başlıyor. İşin sonunda film kopuyor.

Aynı mantık iş ortakları içinde geçerli, kişinin konuşması, karşısındakine güven veriyor, ama iş ilerledikçe yüzündeki maske düşüyor. Güvenilecek bir insan olmadığı anlaşılıyor ve iş ortaklığı bozuluyor. Sonra iki tarafta zarar ediyor.

Sonuç: Kişiler evli ise yuvalar yıkılıyor, çocuklar ortada kalıyor. Eğer iş ortaklığı oluyorsa firmalar batıyor, maddi zararlar çoğalıyor. Sonuç mutsuz kitleler.

İnsanlar rol yapıyor, gerçek kişiliklerini saklıyor.  Rol yaparken maske takıyor. Ama o maske ömrünün sonuna kadar yüzde kalmıyor. Doğruları söylemiyor. Doğruları söylese hayatının sonuna kadar hata yapmaz.  Çünkü söylenen yalan hatırlanmak zorunda, söylenen doğru hatırlanmak zorunda değil. Yüze takılan maske ömrünün sonuna kadar durmaz.  Gün olur masken düşer ve gerçekler tokat gibi yüzünde patlar. Gerçeklerle karşılaşır insan, gerçeklerin en kötü tarafı da er ya da geç bir gün ortaya çıkmasıdır. Gerçeklerle yüzleşmekten kurtuluş yoktur.

Yalanın oluşturduğu sahte kişilikler, bir müddet sonra gerçekler karşısında kaybetmeye mahkumdur. Kayıp başlayınca, acı son insanları ele geçiriyor.

Usta oyuncu Erol TAŞ bu acı sonu tersten oynardı. Filmlerinde kötü adam ama normal hayatında güzel adamdı. Filmlerinde yüzüne kötü adam maskesini takardı ama gerçek hayatında çok iyi adamdı.

Sayın okuyucu şimdi sana soruyorum.  Günlük hayatta karşımıza pek çok insan çıkıyor. Ya o insanlardan biri veya birileri Erol TAŞ’ın filmlerde yaptığı rolün tersini sana yaparsa ne olacak. Yandı gülüm keten helvası değil mi?

Onun için ben şunu derim “İğneyi önce kendimize batıralım sonra çuvaldızı başkasına batıralım. “

Olduğu gibi görülebilen ve görüldüğü gibi olabilen insanlarla karşılaşabileceğiniz yıllar sizinle olsun.

Hepinize mutlu yıllar diliyorum.    

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nazım Geyikçi
(03.01.2025 11:44 - #561)
Çok güzel bir yazı olmuş Hakan hocam; umarım dilediğiniz gibi bir yıl geçer ve daim olur... NAZIM GEYİKÇİ
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.