Avukatlık kutsal bir meslektir, fakat bazı kendini bilmez avukatların bu mesleği karalama girişimleri insanı üzmektedir.
Bülent Turan 2015-2023 yılları arasında AK Parti Grup Başkanvekilliğini yürütmüş, bugün ise İçişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.
Bülent Turan özellikle AK Parti Grup Başkanvekilliği görevini yürütürken sosyal medyasından siyasi paylaşımlara yer veriyor ve sert paylaşımlarının altına karşıt görüşte vatandaşlar hakaret ve küfür dozunda yorumlar yapıyordu.
Bülent Turan'ın avukatları da bu yorumlara dava açıyordu.
Buraya kadar bir sıkıntı yok.
Açılan davalar Bülent Turan'ın ikametgahının olduğu Çanakkale'nin Lapseki İlçesi'ndeki adliyeden açılıyordu. Lapseki Adliyesi'nde sadece bir tane Asliye Ceza Mahkemesi mevcut iken dava günü olan Salı ve Perşembe günleri mahkeme heyeti neredeyse tamamen Bülent Turan'a yapılan hakaret davalarına bakabiliyordu.
Bülent Turan'ın paylaşımının altına küfür edenlerden bir tanesi de Samsun'da Gülhan G. isimli kadındı. Gülhan G. 63 yaşında ve kanser tedavisi görüyor. Tek geçim kaynağı ise vefat eden eşinden kalan emekli maaşı.
Yaşından başından hasta halinden utanmadan neden küfür ettiği sorulabilir ve yadırganabilir. Onun yorum yapma özgürlüğü vardır ve Sayın Turan'ın da dava etme hakkı vardır.
Buraya kadar da bir sıkıntı yok.
Lapseki Adliyesi'nde duruşma yapılır ve mahkeme tarafından Gülhan G. 2023/641 Karar NO'su ile 354 gün hapis cezasına çarptırılır. Verilen ceza paraya çevirerek 7 bin 80 lira para cezasına hükmeder. Daha sonra ise mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verir. Gülhan G. 5 yıl suç işlemezse para cezasını ödemek zorunda kalmayacaktır. Mahkeme 9 bin 200 TL avukatlık ücretinin sanık tarafından avukatlara ödenmesine karar verir.
Gülhan G.'ye İstanbul Anadolu 10. İcra Dairesi'nden 2023/21580 Esas No'su ile İlamsız icra takip evrakı gelir. Gülhan G. davanın avukatlık ücreti için Bülent Turan'ın avukatları Kaan Uyanık ve İsmail Öztürk'ten geldiğini düşünerek evrakı açar.
Birde ne görsün!?
Tazminat davasının hükmettiği cezanın tahsili istenmektedir. İstenen bedel 25 bin 661 lira 99 kuruştur.
Ortada bir tazminat davası yoktur.
Olmayan tazminat davasının 25 bin 661 lirası tahsil edilmek istenmektedir.
Bu yöntemin Türkiye'de dolandırıcılık yöntemi olarak uygulandığı bilinmektedir. Kişiye olmayan borcu nedeniyle ilamsız takip yöntemiyle haciz evrakı gönderilir ve 7 gün içerisinde itiraz edilmezse geçmiş olsun. Borcu ödemek zorundadır o vatandaş.
Gülhan G. şaşkındır ve hemen ilamsız icra takibine kanser yatağından kalkarak Samsun'dan itiraz eder.
Bülent Turan'ın avukatları icra işlemine itiraz edilmesi üzerine bu defa mahkemece hükmolunan avukatlık ücreti için İstanbul Anadolu 10. İcra Dairesi'nden 2023/32092 Esas No'su ile masraflarla birlikte 14 bin 392 lira 46 kuruşluk icra gönderir. Avukatlık ücreti için yalnızca İsmail Öztürk ismini koyar bu defa.
Şimdi eğer Gülhan G. itiraz etmemiş olsaydı, olmayan tazminat cezasını ödemek zorunda kalacaktı.
Bülent Turan'ın paylaşımlarının altına yorum yaparak hakaret ve küfür ettiği gerekçesiyle yüzlerce vatandaşın Lapseki Adliyesi'ndeki tek Asliye Ceza Hakimliği tarafından cezaya çarptırıldığı biliniyor. Turan'ın avukatları ceza alan tüm bu vatandaşlara olmayan tazminat cezaları için ilamsız takip yöntemiyle icra gönderdiği iddiaları mevcut. Bu vatandaşların kaç tanesi İlamsız Takip işlemine itiraz etmemiş ve olmayan tazminat cezasını ödemek zorunda kalmıştır?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın göreve geldiği günden itibaren çetelerden suç yapılanmalarına karşı verdiği savaş ortadadır. Sayın Yerlikaya iktidardan muhalefete herkesin takdirini toplamaktadır. Bu başarı ekip işidir ve Bülent Turan da bu ekibin tepesindeki isimlerden biridir. Fakat sayın Turan'ın avukatlarının vatandaşları dolandırırcasına olmayan tazminat parası toplamaya kalkışması bu mücadeleye sekte vurur. Sayın Turan'ın avukatlarını gözden geçirmesi gerekmez mi?
Eminim; İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği'nin harekete geçerek bu iki uyanık avukat hakkında inceleme başlatacaklardır...
*****
Gelin şimdi iki farklı avukatın yargı tarihine girebilecek skandal bir olayını daha irdeleyelim;
Samsun Etik Haber'de 15 Eylül 2023 tarihinde, Samsun İl Sağlık Müdürü Muhammet Ali Oruç'un görevden alınacağı ve buna engel olmaya çalışan AK Partili isimlerin olduğu iddialarını haberleştiriyoruz.
Haberden 3 gün sonra 18 Eylül'de Oruç, Sağlık İl Müdürlüğü avukatı olan Av. Hale Gürel Yavuzdemir aracılığıyla Samsun 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne haberin kaldırılması için başvuruda bulunuyor.
Avukat Yavuzdemir, haberin yayından kaldırılması için hazırladığı dilekçede Muhammet Ali Oruç'un, Samsun İl Sağlık Müdürü olarak görev yaptığını, kamuoyu nezdinde kurumsal ve sosyal saygınlığa sahip olduğunu, izni olmaksızın isminin ve fotoğrafının kullanılamayacağını belirtir.
Samsun 1. Sulh Ceza Hakimliği aynı gün dosyaya bakarak 2023/5444 D.İş No'su ile haberin yayımdan kaldırılması kararı verir.
Samsun Etik Haber olarak "Hukuk Tarihine Geçecek Skandal Karar" başlığı ile kaldırma olayını 19 Eylül'de haberleştiriyoruz.
Çünkü; avukat Yavuzdemir mahkemece kaldırılan haberde İl Sağlık Müdürü Oruç'un ismi ve resminin kullanılmasının suç gibi yansıtılmaya çalışması trajikomik bir olay olduğu kaleme alınır. Avukat Yavuzdemir'in hangi hukuk fakültesinden mezun olduğu ve hukuk fakültesinde siyasetçi, kurum yetkilileri, sanatçı, futbolcu, STK yöneticileri gibi kamuoyu önündeki tanınmış kişilerin isim ve fotoğraflarının haberde kullanılmasının izne tabi olmadığının öğretilip öğretilmediği soruldu.
Ve 15 Eylül'de yapılan İl Müdürü Oruç'un görevden alınacağı haberinin ardından 20 Eylül'de Oruç'un görevden alınmasıyla haberin doğruluğu ortaya çıkar. İlk yapılan haberden 5 gün sonra Bakanlık tarafından Oruç görevden alınmıştır.
Fakat avukat Yavuzdemir yapılan haberleri içine sindirememiş olacak ki; gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Sezer Sezer'i telefonla aramaya başlar ve kendisiyle ilgili haberin yayından kaldırılması talebinde bulunur ve eğer kaldırılmazsa dava edeceği tehditleri savurmaktan geri kalmaz. Sezer Sezer ise kendisine haberin yayından kaldırılmayacağı ve dava açma hakkını kullanabileceğini iletir.
Aradan yaklaşık bir ay geçer ve 13 Eylül'de Sağlık Bakanlığı'na bağlı çalışan avukat Hale Gürel Yavuzdemir, Av. Gürcan Kayar aracılığıyla Noter'den haberin kaldırılması için ihtarname gönderir.
İhtarnamede izinsiz şekilde Hale Gürel Yavuzdemir'in ismi kullanıldığı ve bunun kişisel verilerin paylaşılması anlamına geldiği belirtilmektedir. Kişisel verilerin imha edilerek haberin yayından kaldırılması ve bunun evraktaki iletişim bilgilerinden kendisine bildirilmesi talep edilmektedir.
Avukat Kayar'a haberin gazetecilik çerçevesinde kaleme alındığı ve haberin yayından kaldırılmasının mümkün almayacağı belirtilirken, elimizde kişisel veri bulunmadığını yalnızca Hale Gürel Yavuzdemir'in isminin bulunduğunu belirtilerek, Yavuzdemir'in isminin imha edilmesi isteniyorsa yanlış adrese başvurulduğu ifade edilir.
Hale Gürel Yavuzdemir'in ismini imha etme yetkisinin Nüfus Müdürlüğü'nde olduğu ve eğer müvekkilinin ismini imha etmek istemesi durumunda Samsun Etik Haber'e değil Nüfus Müdürlüğü'ne başvurması gerektiği belirtilen cevap yazısı mail yoluyla gönderilir.
Aradan 7 ay geçer ve gazetemize 18 Mart tarihinde Adalet Bakanlığı Kişisel Verileri Koruma Kurumu'ndan bilgi ve belge talebiyle bir evrak gelir.
Av. Yavuzdemir'in avukatı Kayar, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Kişisel Verileri Koruma (KVK) Komisyonu Genel Sekreteri olduğu için anlaşılan Adalet Bakanlığı KVK Kurumu'ndaki ilişkilerini devreye sokmuştur.
Kurum, Avukat Kayar'ın noter aracılığıyla gönderdiği ihbara neden cevap verilmediğini sormaktadır. Kurumun bilgi ve belge talebine verilen cevap yazısında email yoluyla kendisine cevap verildiği belirtilerek, Avukat Kayar'ın talebinin kabul edilebilir bir talep olmadığı, bu talebin basın özgürlüğüne vurulacak darbe olduğu belirtilir. Bu talebin doğuracağı skandalın önünü geçilemez bir yargı skandalına dönüşeceği belirtilir.
Çünkü Kayar'ın talebi, Cumhurbaşkanı, milletvekilleri, bakanlar, STK temsilcileri, sanatçılar, futbolcuların isim ve resimleri izin alınmadan kullanılarak haberleştirilemeyeceği bir durumun doğmasına neden olacağı vurgulanır. Örneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında her haber yapıldığında izin almadan haberde isminin kullanılamayacağı anlamına geleceği ve gazetecilerin her haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan haberde ismini kullanmak için izin almasını gerektireceği bir tablonun doğmasına neden olacağı belirtilir.
Adalet Bakanlığı KVK Kurumu'nun Avukat Yavuzdemir'i koruma kurulu değil, vatandaşın kişisel verilerini koruma kurulu olduğu hatırlatılır gönderilen cevap yazısında.
Halen Adalet Bakanlığı KVK Kurumu'ndan karar gelmiş değildir.
Anlaşılıyor ki İYİ Partili olduğunu öğrendiğim Av. Gürcan Kayar TBB'de KVK Komisyonunun Genel Sekreteri olduğundan kendisini yasaların üstünde görerek, Anayasa ve evrensel hukukun gazetecilere tanıdığı hakları gasp edebilecek yetki ve sorumluluğu kendinde hak görerek mantık dışı bir girişime başvurmuştur.
Kayar'ın yapmaya kalkıştığı girişim gazetecilerin tüm haberlerde kamuoyu önündeki insanların isimlerini kullanırken, o kişiden izin alması gereksinimini doğurmaya çalışmaktadır. Bu köşe yazısında Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın İçişleri Bakanımız Yerlikaya ve Yardımcısı Turan'ın ismini kullandım. Kayar'ın bakış açısına göre bu devlet yetkililerinin ismini kullanmak için kendilerinden izin almam gerekmektedir. Bu kabul edilebilir bir durum mudur?
Türkiye Barolar Birliği'nin KVK Komisyonu Genel Sekreteri Av. Gürcan Kayar'ın savunmasını alarak, hangi bilgi, tecrübe, yetki ve sorumlulukla basın özgürlüğüne darbe vurmaya kalktığı sormalıdır.
Bir sonraki yazımda görüşmek umuduyla...