FETÖ veya FETÖ taktiklerini kendisine yol haritası olarak benimsemiş bir yapılanma Samsun'da ahtapotun kolları gibi tüm şehri sarmaladı.
İnanmayacaksınız...
Bu yapılanmada, tabii ki ekseriyeti değil ama bir kısım savcılar da, polisler de tuzağa düşürülüp kullanılırken, gazetecilere bile kumpas düzenliyor, aleyhinde dava üzerine dava açılıyor.
Düşünün ki bir şekilde yetişmiş (!) ve nihayetinde bir ilçe adliyesinde göreve başlamış bir kadın aşk oyunları ile savcıları birbirine düşürsün ve bu savcılardan bazıları çetelerin, uyuşturucu kaçakçılarının eline düşmüş olsun. "Olmaz" demeyin, oluyor. Hem de düşündükçe insan kafayı yer gibi oluyor...
Samsun'un bir ilçesinde adliye personeli bir kadın çıkacak, başsavcı mıdır, sadece savcı mıdır bilemeyiz (!) cumhuriyetin savcısını baştan çıkaracak, bu aşk dilden dile dolaşacak... Kadın Samsun Adliyesi'ne tayin yoluyla gönderilecek. Yine rahat durmayacak, Samsun Adliyesi'nde eskilerden bir başsavcı ile başsavcı vekilini aynı anda idare etmeye çalışarak aralarını açacak...
Ne olmuş ki! Alan razı veren razı, ahlaksızlık kısmını es geçersek (!) kanunen suçta değil! Ama... Ya bu kadın İçişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye'deki 30 suç örgütünden 3'ü ile bağlantılı ise!
Bir yapı elbet var, araştırılması, soruşturulması, çözülmesi gereken. Zira bu yapı, savcıları aşk tuzağına düşürüp, polisimizi de iftiralarla, FETÖ'cü suçlamalarıyla ağlarına düşürüp kendilerine hizmet ettirmeye çalışıyorlar. Bunu da gerçekten FETÖ'cü olan kişileri kullanarak yapıyorlar. Kısaca polislere "itirafçı tuzağı" kuruyorlar.
Samsun Emniyet Müdürlüğü'nde görevli, kaçakçılarla ve çetelerle başarılı bir şekilde mücadele eden KOM ve Narkotik Şube gibi önemli birimlerdeki polislere kanca atılmaya çalışıldığı iddia ediliyor. Tabi zaten suç örgütleriyle mücadele eden polisler "oltayı yemeyince" yakalanan FETÖ sanıkları üzerinden kumpas başlatılıyor. Suç örgütü elemanı olduğu öne sürülen bazı avukatlar aracılığıyla, itirafçı yapılan FETÖ'cülere "söz dinlemeyen" polislerin isimleri söylettiriliyor, "Bu da bizimle" diye! Yalan dolan ifadelerle teşkilatın namuslu polisleri köşeye sıkıştırılmak isteniyor. Ki, çetelere, uyuşturucu kaçakçılarına hizmet etsinler!
Tabii ki bu namuslu polislerin FETÖ'yle bağlantısı kurulamıyor. Bu aşamada polislere ikinci kez değiyorlar. Yine ikna edemediklerinde başka bir FETÖ sanığına da isimleri verdiriliyor. Bu defa polis devlet nezdinde "güvenilmez" damgası yiyerek, pasifize ediliyor. Böyle polis görevini yapamaz hale getirilirken emniyet içindeki tüm birimlere bu korku pompalanıyor.
İddia edildiği gibi adliye ve emniyette yargı mensupları ve polisimize aynı odaklardan farklı şekiller ve taktiklerle baskı yapılıyor ise bunun elbette araştırılması, soruşturulması, ilgili mercilerin derhal gerekeni yapması gerekiyor. Zira emniyetin ve adaletin olmadığı yerlerde sokaklar terörize oluyor.
Bunları neden mi anlattık? Bir iki savcının, safa çekilen bir iki polisin, koskoca yargı ve emniyet teşkilatını karalaması mümkün mü? Elbette değil. Ama o bir iki savcı ve o bir iki polis bu sokak çetelerinin, "Arkamızda devlet var" demesine neden oluyor. Devletin, askeri, polisi, savcısı olduğunu yazan-çizen gazetecilere de kumpas kuruluyor.
Mesela, www.samsunetikhaber3.com internet gazetesi ve çalışanlarına ipe sapa gelmez davalar açılıyor. Adliyeyi meşgul eden gereksiz suç duyurularında bulunuluyor...
İçişleri Bakanlığı'nın yeni yaptığı açıklamaya göre Türkiye'de uluslararası faaliyet gösteren 30 suç örgütü bulunuyor.
Basına yansıyan raporlara göre; Alaattin Çakıcı'dan sonra 257 adamıyla Türkiye'nin en büyük 2. suç örgütünün Bafralı Sedat Şahin olduğu ileri sürülüyor. Çarşambalı Galip Öztürk yapılanması ise Türkiye'de 7. büyük suç örgütüymüş! Bakanlık bunları tek tek çıkarmış.
Samsunlu iki isim olan Şahin ve Öztürk'ün son yıllarda arasının açık olduğu biliniyor.
İki Samsunlu ismin arasının açılmasına AK Partili eski bir milletvekili ile Çarşamba'daki fındık baronlarının neden olduğu öne sürülüyor.
Hatırlayalım:
Galip Öztürk, sosyal medya hesabından Sedat Şahin'in kendisini öldürtmek için yerleştiği Gürcistan'a tetikçi gönderdiğini, tetikçiyi ele geçirdiğini bildirmişti. Öztürk, eski bir Samsun milletvekilinden de bahsetmiş ve suçlamalarda bulunmuştu. Bu ismi de "FETÖ piçi" olarak vurgulamıştı.
Sedat Şahin ise mahkemede verdiği ifade de, Galip Öztürk'ün adını vererek, "Düşmanlarım beni gömmek istediler. Bunu yapamayınca cezaevine gömmeye çalışıyorlar” demişti.
Galip Öztürk ve Sedat Şahin kavgalı iken, bu iki ismin altında anılan isimler nasıl oluyor da Samsun Etik Haber'e yapılan suç duyurusunda tanık oluyor? Savcılığın takipsizlik verdiği suç duyurusunda Öztürk ve Şahin'in adamları kime hizmet ediyor?
Şimdi gelelim Öztürk ve Şahin yapılanmasını aynı suç duyurusunda taraf yapan olaya:
2020 yılı Ağustos ayı. Samsun İlkadım'da kahvehane işletmecisi iki çocuk babası Nadir Onat, kalabalık bir silahlı grubun saldırısında ölür. Onat'ın eşi, Samsun Etik Haber'e kocasının karşı olduğu için uyuşturucu çeteleri tarafından öldürüldüğünü ileri sürer. Haliyle bu açıklama haber sitemizde haberleştirilir.
Haber üzerine Samsun Emniyet Müdürlüğü soruşturmayı derinleştirir. Narkotik Şube Onat'ın eşinin, İlyasköy Polis Merkezi annesinin, Cinayet Masası ise yeğeninin ifadesini alır. Eş, anne ve yeğen polislere verdikleri ifadelerinde, "Cinayette azmettiriciler vardı. Bunlardan biri de Tonguç Ali Anıl" demişler. Bu ailelerin iddiası olduğu ve suç sabit olmadığı için bu haberi de yayınlayan Samsun Etik Haber, "A.A. azmettirdi" diye yazdı.
Enteresandır, ismi deşifre edilmemesine rağmen Tonguç Ali Anıl, "A.A. benim" diyerek, sanki polise ifadeyi gazeteciler vermiş gibi Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'na Samsun Etik Haber Genel Yayın Yönetmeni olan şahsım ve Genel Koordinatör Sezer Sezer hakkında "iftira ve hakaret" iddialarıyla suç duyusunda bulunuyor.
Konuyla ilgili Samsun Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube'den davet ediliyoruz.
Şikayet dilekçesini incelediğimizde Tonguç Ali Anıl'ın dilekçesinde, aleyhimize 10 tanık yazdığını görüyoruz.
Şimdi sıkı durun;
Tanıklardan biri öldürülen şahsın ailesinin avukatı Suat Uzun. Bu avukat bizzat kendi yazdığı dilekçeyle Tonguç Ali Anıl'ın azmettirici olduğu yönünde şikayette bulunan isim!
Diğer tanık İlhan Yolaydın. İlhan Yolaydın kamuoyunda Galip Öztürk'ün Samsun ayağında 3. isim olarak anılıyor. Yolaydın, Nadir Onat'ın eşiyle röportaj yaptığımıza tanık olarak gösterilmiş! Valla skandal... Yahu biz zaten polise verilen iddiaları haber yaptık. Habere binlerce okuyucu şahit. Ha! Yolaydın'ı yolda görsek tanımayız ama şahitmiş!
Bir başka tanık Efsane Ahmet lakaplı Ahmet Çelebi. Çelebi, Sedat Şahin'in Samsun'da 2 numaralı adamıymış! Yine Çelebi'de röportaj yaptığıma şahitmiş! Çelebi'yi de yolda görsem tanımam.
Savcılığa yapılan röportajın ses kaydını sunuyor, öldürülen Nadir Onat'ın eşi ve annesinin polise verdikleri ifadelerinin örneklerini de ekleyerek bilgi veriyoruz. Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu Savcısı Sedat Turan, "KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI" vererek dosyayı kapatıyor.
Şimdi Tonguç Ali Anıl'ın şikayetine tanık olarak gösterdiği İlhan Yolaydın ve Efsane Ahmet nasıl aynı dosyada adını tanık olarak yazdırabiliyor? Bu durumdan Galip Öztürk ve Sedat Şahin'in haberi var mı? Yoksa bu isimler Öztürk ve Şahin üzerinden sokaklar prim mi yapmaya çalışıyor?
Tamam... Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi ama dosya kapatılmamalıydı. Çünkü bu olaydan hareketle savcılara kurulan aşk tuzağı ve polislere kurulan FETÖ kumpasına ulaşılabilirdi.
Bahse konu yapılanma FETÖ yapılanmasının sokakları ele geçirmek için ilmek ilmek ördüğü bir örümcek ağı gibi... Velev ki FETÖ yapılanması değil. Aynı FETÖ taktiklerini kullanarak örgütlenip, devlet kurumlarına sızarak devlete ve millete kumpas kuruyorlar.
Bir sonraki yazımda buluşmak umuduyla.