Vizyon Kuyumcu
Hakan DİNÇAY
Köşe Yazarı
Hakan DİNÇAY
 

Hitabetin Gizemi

Söz gümüşse sükût altındır. Demiş büyüklerimiz. İşim icabı çok fazla iş toplantılarına gittim. Gittiğim iş toplantılarımda kürsüde konuşan birçok konuşmacıyı dinlemişliğim vardır. Kitap yazdığım için konuşmacıların önemli cümlelerini sürekli not ederim. Konuşmacıların kimi çok uzun konuşurdu, kimi de kısa ve öz ama bunca sene bütün konuşmaları dikkatli dinleyip not tuttuğumda farkında olmadan bir şey keşfetmişim. Kısa konuşanların konuşmaları genelde aklımda kalmış. Ama uzun uzadıya konuşan konuşmacıların konuşmaları aklımda kalmamış. Daha ilginci, konuşmacıların konuşmalarını not ederken önemli kesitlerini not tutuğumda, uzun konuşmacıların söylediklerini daha az yazmışım, kısa konuşanların söylediklerini de daha uzun yazmışım. Bu durum bana çok ilginç geldi. Bu farkı anladığımda insanlar ne kadar uzun konuşursa konuşsun daha çok sıradan görünüyordu. Konuşmalarını dinleyenlerin sayısı daha da azalıyordu. Daha az konuşan insanların ise daha çok dinleyenleri oluyordu. Bazen uzun konuşanların daha çok hata yaptıklarını yakalardım. Konuşan gerekenden daha az konuşunca, kürsüde olduğundan daha büyük görünüyordu. Konuşmacı ne kadar çok konuşursa hata yapma olasılığı daha çok oluyordu. Kısa konuşmanın verdikleri uzun konuşmadan daha etkili olduğunu gördüm. Hitabet aslında birçok açıdan bir güç oyunu. Konuşmacı gerekenden az konuştuğunda göründüğünden güçlü görünüyor. Güzel konuşmak yılanı deliğinden çıkarıyor, ama dil aynı zamanda kürsüde olan kişinin kontrol etmek ye çalıştığı bir canavar gibi oluyor. Öğle bir canavar ki yılan gibi durmadan deliğinden çıkmak için çırpınıyor. Konuşmacı dilini kontrol etmeden konuşunca konuşmacıyı da sokup ona da acı vermeye başlıyor. Dilini kontrol edemeyen konuşmacıyı, yılan gibi soktuğu da oluyor. Yılan vücudu soktuğunda, kana karışmak üzere olan zehir dışarı atıldığında insan kurtulabilir ama dilin zehri yılanın zehrine benzemez. Dilin zehri vücuttan değil kulaktan girer. Kulaktan da beyne ulaşır. Oraya girdimi de yandı gülüm keten helvası o zehri bir daha oradan çıkaramazsın.  Konuşmacıyı öldürmez ama öldürmekten beter eder.
Ekleme Tarihi: 03 Mayıs 2024 - Cuma
Hakan DİNÇAY

Hitabetin Gizemi

Söz gümüşse sükût altındır. Demiş büyüklerimiz.

İşim icabı çok fazla iş toplantılarına gittim. Gittiğim iş toplantılarımda kürsüde konuşan birçok konuşmacıyı dinlemişliğim vardır. Kitap yazdığım için konuşmacıların önemli cümlelerini sürekli not ederim. Konuşmacıların kimi çok uzun konuşurdu, kimi de kısa ve öz ama bunca sene bütün konuşmaları dikkatli dinleyip not tuttuğumda farkında olmadan bir şey keşfetmişim.

Kısa konuşanların konuşmaları genelde aklımda kalmış. Ama uzun uzadıya konuşan konuşmacıların konuşmaları aklımda kalmamış. Daha ilginci, konuşmacıların konuşmalarını not ederken önemli kesitlerini not tutuğumda, uzun konuşmacıların söylediklerini daha az yazmışım, kısa konuşanların söylediklerini de daha uzun yazmışım. Bu durum bana çok ilginç geldi.

Bu farkı anladığımda insanlar ne kadar uzun konuşursa konuşsun daha çok sıradan görünüyordu. Konuşmalarını dinleyenlerin sayısı daha da azalıyordu. Daha az konuşan insanların ise daha çok dinleyenleri oluyordu. Bazen uzun konuşanların daha çok hata yaptıklarını yakalardım. Konuşan gerekenden daha az konuşunca, kürsüde olduğundan daha büyük görünüyordu. Konuşmacı ne kadar çok konuşursa hata yapma olasılığı daha çok oluyordu. Kısa konuşmanın verdikleri uzun konuşmadan daha etkili olduğunu gördüm.

Hitabet aslında birçok açıdan bir güç oyunu. Konuşmacı gerekenden az konuştuğunda göründüğünden güçlü görünüyor.

Güzel konuşmak yılanı deliğinden çıkarıyor, ama dil aynı zamanda kürsüde olan kişinin kontrol etmek ye çalıştığı bir canavar gibi oluyor. Öğle bir canavar ki yılan gibi durmadan deliğinden çıkmak için çırpınıyor. Konuşmacı dilini kontrol etmeden konuşunca konuşmacıyı da sokup ona da acı vermeye başlıyor. Dilini kontrol edemeyen konuşmacıyı, yılan gibi soktuğu da oluyor.

Yılan vücudu soktuğunda, kana karışmak üzere olan zehir dışarı atıldığında insan kurtulabilir ama dilin zehri yılanın zehrine benzemez. Dilin zehri vücuttan değil kulaktan girer. Kulaktan da beyne ulaşır. Oraya girdimi de yandı gülüm keten helvası o zehri bir daha oradan çıkaramazsın.  Konuşmacıyı öldürmez ama öldürmekten beter eder.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.