Bu hafta ahilik haftasıydı. Her yıl olduğu gibi yine dostlar alış verişte görsün misali bir takım devlet kurumları ziyaret edildi. Yılın ahisi seçildi, tören yapıldı ve konu kapandı.
Bak kardeşim hani bir türkü var ya!
Memlekete bayram gelmiş benim neyime
Gözyaşlarım pınar olmuş aktı dizime
Memlekete bayram gelmiş benim neyime
Gözyaşlarım pınar olmuş aktı dizime
Tıpkı bu türkü misali ahilik haftası gelmiş esnaf kan ağlıyor, ahilik haftası neyimize!
Esnaf ve sanatkârın durumu ortada ama ben bu yazımda esnafın sıkıntılarına girmeyeceğim. Benim konum Ahilik olacak.
Ahiliği kısaca tanımlayacak olursak iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir anlayıştır. Ahilik her ne kadar esnafla özleştirilmiş olsa da, aslında toplumun her kesiminde olması gerek bir anlayış şeklidir. Yani sadece esnafın iyi ahlakıyla doğruluğuyla, kardeşliğiyle, yardımseverliğiyle olması mümkün değildir. Ahiliğe başta devlet kurumları olmak üzere bütün halkın da sahip çıkması gerekmektedir.
Bir esnaf düşünün; ahlaklı dürüst yardımsever kısaca ahiliğin her meziyetini taşıyor diyelim, bu tür esnafa hem halkın hem devletin de sahip çıkması gerekir değil mi? Ama gelin görün ki durum hiçte öyle görünmüyor.
Mesela uzun süre kamuoyunun gündemin de kalan birileri kara para aklama, vergi kaçırma gibi suçlardan bir süre cezaevin de yattı. Sonra ne olduysa biranda serbest bırakıldı ve sonrasında bu kişilerin sosyal medya hesaplarında bir anda yaklaşık 500 bin takipçisi arttı.
Nasıl olacak şimdi, vahim bir durum değil mi?
Bir tarafta milyonluk vergi kaçıranları serbest bırakılsın, yetmiyor gibi bir de halk bu tür insanlara prim verirmiş gibi takipçi sayısını artırsın, bir tarafta ahilik haftası düzenleyelim!
Esnaf olarak sen ahi olacaksın, sen dürüst olacaksın, sen terbiyeli olacaksın, sen yardımsever olacaksın öte yandan primi vergi kaçıranlar sahtekârlar kolay para peşinde koşanlar alacak(!) bu çelişkili bir durum değil mi?
Her zaman yazdım yazıyorum ülkede en çok sıkıntı çeken camia esnaf camiasıdır. Salgın dönemin de esnaf yalnız kaldı, aylarca iş yapamadı doğru dürüst destek bile alamadı.
Büyük firmalar karşısın da esnaf her zaman ezildi, ana yasanın 173 maddesine göre “Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır” denilirken, bugüne kadar esnaf nerede kimden destek aldı? Kim tarafından korundu? Kimler tarafından kollandı? Biri çıksın bu soruların cevabını versin.
Yazacak o kadar çok konu var ki inanın sayfalar alır. Ama bu ahilik haftasında bir de Şed kuşanma diye bir tören yapılmakta.
Şed kuşanma törenleri Ahilerin mesleğe, meslek adabına, ticaret ve sanat ahlâkına, eşyaya, eşyanın hakikatine, insana, ustaya, ustalığa verdikleri değere işaret etmesi bakımından üzerinde durulması gereken bir meslek geleneğiydi. Şed kuşanma bir nevi diploma, olgunluk töreniydi.
Evet, çok güzel uygulama. O zaman ben devleti yönetenlere şu soruyu soruyorum? Günümüzde ustalık belgesini kim veriyor? Yani günümüzde Şed kuşanması nasıl oluyor? Ben cevap vereyim. Günümüzde ustalık belgelerini devletin okulları veriyor. Örneğin bir güzellik uzmanlığı belgesini devletin okulları veriyor. Peki, okullarda alet gereç var mı? Yani bir lazer cihazı, bir cilt bakımı cihazı var mı? Kısaca diploma vermek için imtihana soktuğunuz öğrencinin bu işi öğrenip öğrenmediğini anlamak için uygulama esnasında elinizde alet cihaz araç gereç var mı?
Yok...
O halde diploma verdiğiniz kişinin aletleri cihazları kullandırmadan usta olduğunu nasıl anlıyorsunuz!?
Bu nasıl Şed kuşatması?
Nerden bakarsanız bakın tuhaf bir durum. Ama olsun ahilik haftası kutlandı görev tamamlandı. Dostlar alışverişte gördü. Bu yeter bize.
Zaten bu yüzden kaybediyoruz, sorunu çözmeden şekil peşinde koştuğumuz için. Şekil on numara ama soruna gelince sıfır numara.