Vizyon Kuyumcu
Hümeyra ULUBAY
Köşe Yazarı
Hümeyra ULUBAY
 

Bir İsmail Başaran Vardı...

Gazeteci İsmail Başaran beyi ebedi yolculuğuna uğurladık.   Gazeteci kimliği ile tanıdığım İsmail Başaran beyle tanışmam 1990'lı yıllara denk geliyor.   Kendisi o zamanlar Samsun'da Milliyet Gazetesinin idarecisi idi.   Şimdi ki Halk Gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Yener Cabbar' da gazeteci olarak onun yanında çalışırdı.   Bundan tam 26 veya 27 yıl önce hayatımda hiç bir zaman ikili olarak konuşmadığım ve ilk defa gazeteci kimliği ile irtibat kurduğum kişi İsmail Başaran beydir.   Onu tanıdıktan sonra ben gazetecilerin hep İsmail bey gibi olabileceğini düşündüm.   Yani tabii ki kimse kimseye benzeyemez ama gazeteci denince İsmail bey gibi biridir diyordum kendi kendime...   Tanışma nedenimiz;   Benim o zamanlar bir temizlik şirketim vardı ve işyerleri ağırlıklı çalışıyordum.   Birgün Milliyet Gazetesine girdim müdürü kim buranın dediğimde, bir masa da oturmuş, masanın üstü karma karışık evraklar, belgeler, resimler ve o karışıklığın içinde kaybolmuş bir adamla karşılaştım.   Bir kafasını kaldırdı ki, gözler masmavi hafif bir tebessüm, hafif bir otoriter edayla buyrun dedi.   Çok kibar bir insandı.   Ben meramımı anlattıktan sonra Milliyet Gazetesinin işini almıştık.   Bundan sonra büronun temizliğini benim elemanlarım tam 3.5 sene yaptı.   Bize o şansı verdi ve ekmeğini yedik.   Allah razı olsun.   Her ay düzenlediğim faturayı getirip imzasını aldığım zamanlardaki sohbetimizi asla unutamam.   O sohbette neler var neler...   Paylaşılan tecrübeler var, bilgilendirmeler var, geçmişte yaşanılan bazı önemli konular var.   Varda var...   Hiç unutamadığım bir konuda şu;   Birgün yine fatura için yanına gittiğimde, kendisine gazeteciliğin zor olup olmadığını, hiç haber olmadığı zaman ne yaptıklarını sordum. O' da bana dedi ki:   - Hümeyra hanım, gazeteci için haber yok konusu olmaz. Gazeteci eğer gerçek gazeteci ise mutlaka bir şey bulur haberini yapar, dedi...   Meselâ gece yarısı otobüs durağında bir kadını otobüs beklerken görse, resmini çeker ve altına işte saati yazar, kadının tek başına o saatte neden orada olduğunu, başını sağa sola çevirip telaşlı olup olmadığını, başka insanların görmeyip, bir gazetecinin görmek zorunda olduğu detayları görerek ya da görmesi gerekecek haberi yapar, dedi...   Ben çok şaşırmıştım o zamanlar...   Bu bilgi benim için İsmail bey denince, kendine has özelliklerinin dışında ilk aklıma gelen konuşmasıdır.   Onun babacan herkese yardımcı olmaya çalışan leb demeden leblebiyi anlayan kişiliği Samsun halkının içinde duayen bir gazeteci olduğunun göstergesidir.   İsmail bey hem işinde hem sosyal ortam da bir ekoldür.   Aradan yıllar geçse, Milliyet Gazetesinde artık çalışmasa, zamanında kendi yanında çalışan kişinin yanında çalışmaya başlaması bile onu hiç değiştirmedi.   Çünkü o kendini ve değerini çok iyi biliyordu.   Hayat tecrübesi çok olan ve kendinden küçüklerle bunu paylaşmaktan imtina etmeyen kişiliği birçok gazeteciye ilham kaynağı olmuştur eminim.   Yıllar içinde dernek idareciliği görevimde de zaman zaman karşılaştığım İsmail bey hiç bir zaman değişmedi.   Hep aynı değerde kalmayı bildi.   Belki de O' nu, O yapan en önemli özellik de buydu.   Bundan bir kaç yıl önce, İsmail Başaran'ın vefat haberi çıktı.   Ben bu haberi duyduğum zaman çok üzülüp ağlamıştım.   Hatta çalıştığı gazeteye başsağlığı vermeye gittiğim zaman bir başka odada İsmail beyi görünce ki duygularımı anlatamam...   Adına sevinç deyin, şaşırma deyin, bu yalan haberi yapandan ve onu seven insanları bu derece üzen gazeteciye kızma duygusu deyin...   Ne derseniz deyin işte.   Beş parmağın beşi bir olmuyor...   Herkes bir olmuyor, her yiğidin yoğurt yiyişi de işte böyle farklı oluyor...   Keşke İsmail Başaran beyi ilk tanıdığım zaman, gazeteci olan herkes hakkındaki düşüncelerim aynı kendisi gibi olabileceği düşüncesi olmasaydı ve keşke herkes onun gibi olabilseydi.   Şimdi herşey için çok geç.   Çünkü maalesef kendisi artık aramızda değil.   Onunla çalışıp, her an konuşma şansı yakalayan ve bir takım değerleri alabilen basın mensubu arkadaşlar çok şanslı.   Artık ne sesini duyup ne de kendisini görebileceğimiz bir İsmail Başaran'ımız yok.   Çok arayacağız kendisini ve çok özleyeceğiz.   Bu güzel adama selâm olsun.   İnsanlık adına kendisine teşekkürü bir borç bilirim.   Allah rahmet eylesin, yaptığı tüm iyilikler yoldaşı olsun, tüm Samsun halkının, sevenlerinin ve ailesinin başı sağolsun...   Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Ekleme Tarihi: 28 Mart 2023 - Salı
Hümeyra ULUBAY

Bir İsmail Başaran Vardı...

Gazeteci İsmail Başaran beyi ebedi yolculuğuna uğurladık.

 

Gazeteci kimliği ile tanıdığım İsmail Başaran beyle tanışmam 1990'lı yıllara denk geliyor.

 

Kendisi o zamanlar Samsun'da Milliyet Gazetesinin idarecisi idi.

 

Şimdi ki Halk Gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Yener Cabbar' da gazeteci olarak onun yanında çalışırdı.

 

Bundan tam 26 veya 27 yıl önce hayatımda hiç bir zaman ikili olarak konuşmadığım ve ilk defa gazeteci kimliği ile irtibat kurduğum kişi İsmail Başaran beydir.

 

Onu tanıdıktan sonra ben gazetecilerin hep İsmail bey gibi olabileceğini düşündüm.

 

Yani tabii ki kimse kimseye benzeyemez ama gazeteci denince İsmail bey gibi biridir diyordum kendi kendime...

 

Tanışma nedenimiz;

 

Benim o zamanlar bir temizlik şirketim vardı ve işyerleri ağırlıklı çalışıyordum.

 

Birgün Milliyet Gazetesine girdim müdürü kim buranın dediğimde, bir masa da oturmuş, masanın üstü karma karışık evraklar, belgeler, resimler ve o karışıklığın içinde kaybolmuş bir adamla karşılaştım.

 

Bir kafasını kaldırdı ki, gözler masmavi hafif bir tebessüm, hafif bir otoriter edayla buyrun dedi.

 

Çok kibar bir insandı.

 

Ben meramımı anlattıktan sonra Milliyet Gazetesinin işini almıştık.

 

Bundan sonra büronun temizliğini benim elemanlarım tam 3.5 sene yaptı.

 

Bize o şansı verdi ve ekmeğini yedik.

 

Allah razı olsun.

 

Her ay düzenlediğim faturayı getirip imzasını aldığım zamanlardaki sohbetimizi asla unutamam.

 

O sohbette neler var neler...

 

Paylaşılan tecrübeler var, bilgilendirmeler var, geçmişte yaşanılan bazı önemli konular var.

 

Varda var...

 

Hiç unutamadığım bir konuda şu;

 

Birgün yine fatura için yanına gittiğimde, kendisine gazeteciliğin zor olup olmadığını, hiç haber olmadığı zaman ne yaptıklarını sordum. O' da bana dedi ki:

 

- Hümeyra hanım, gazeteci için haber yok konusu olmaz. Gazeteci eğer gerçek gazeteci ise mutlaka bir şey bulur haberini yapar, dedi...

 

Meselâ gece yarısı otobüs durağında bir kadını otobüs beklerken görse, resmini çeker ve altına işte saati yazar, kadının tek başına o saatte neden orada olduğunu, başını sağa sola çevirip telaşlı olup olmadığını, başka insanların görmeyip, bir gazetecinin görmek zorunda olduğu detayları görerek ya da görmesi gerekecek haberi yapar, dedi...

 

Ben çok şaşırmıştım o zamanlar...

 

Bu bilgi benim için İsmail bey denince, kendine has özelliklerinin dışında ilk aklıma gelen konuşmasıdır.

 

Onun babacan herkese yardımcı olmaya çalışan leb demeden leblebiyi anlayan kişiliği Samsun halkının içinde duayen bir gazeteci olduğunun göstergesidir.

 

İsmail bey hem işinde hem sosyal ortam da bir ekoldür.

 

Aradan yıllar geçse, Milliyet Gazetesinde artık çalışmasa, zamanında kendi yanında çalışan kişinin yanında çalışmaya başlaması bile onu hiç değiştirmedi.

 

Çünkü o kendini ve değerini çok iyi biliyordu.

 

Hayat tecrübesi çok olan ve kendinden küçüklerle bunu paylaşmaktan imtina etmeyen kişiliği birçok gazeteciye ilham kaynağı olmuştur eminim.

 

Yıllar içinde dernek idareciliği görevimde de zaman zaman karşılaştığım İsmail bey hiç bir zaman değişmedi.

 

Hep aynı değerde kalmayı bildi.

 

Belki de O' nu, O yapan en önemli özellik de buydu.

 

Bundan bir kaç yıl önce, İsmail Başaran'ın vefat haberi çıktı.

 

Ben bu haberi duyduğum zaman çok üzülüp ağlamıştım.

 

Hatta çalıştığı gazeteye başsağlığı vermeye gittiğim zaman bir başka odada İsmail beyi görünce ki duygularımı anlatamam...

 

Adına sevinç deyin, şaşırma deyin, bu yalan haberi yapandan ve onu seven insanları bu derece üzen gazeteciye kızma duygusu deyin...

 

Ne derseniz deyin işte.

 

Beş parmağın beşi bir olmuyor...

 

Herkes bir olmuyor, her yiğidin yoğurt yiyişi de işte böyle farklı oluyor...

 

Keşke İsmail Başaran beyi ilk tanıdığım zaman, gazeteci olan herkes hakkındaki düşüncelerim aynı kendisi gibi olabileceği düşüncesi olmasaydı ve keşke herkes onun gibi olabilseydi.

 

Şimdi herşey için çok geç.

 

Çünkü maalesef kendisi artık aramızda değil.

 

Onunla çalışıp, her an konuşma şansı yakalayan ve bir takım değerleri alabilen basın mensubu arkadaşlar çok şanslı.

 

Artık ne sesini duyup ne de kendisini görebileceğimiz bir İsmail Başaran'ımız yok.

 

Çok arayacağız kendisini ve çok özleyeceğiz.

 

Bu güzel adama selâm olsun.

 

İnsanlık adına kendisine teşekkürü bir borç bilirim.

 

Allah rahmet eylesin, yaptığı tüm iyilikler yoldaşı olsun, tüm Samsun halkının, sevenlerinin ve ailesinin başı sağolsun...

 

Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.