Vizyon Kuyumcu
Hümeyra ULUBAY
Köşe Yazarı
Hümeyra ULUBAY
 

Onur Adı Altında, Onursuzluk Yapanlar...

Onur demek şan demek, şeref demek...   Şeref demek, haysiyet demek...   Siyasilerin çoğu onurlu olmayı halka vaad ederken, kendileri en büyük onursuzluğu yapmaktadır.   Dernek başkanlığım süresinde her partiden dönem dönem seçilmiş belediye başkanları ile  muhatap olmak zorunda kaldım.   İnanın dernek idareciliği görevim olmasaydı, onlarla herhangi bir platformda olmamak için ekstra efor sarfederdim.   Hepsi televizyonda oynayan dizilere benziyor. Hepsi aynı...   Mensup olduğu parti farklı olsa bile hepsi acımasız..hepsi ilk önce ben diyen zihniyete sahip... Çok eskilerde seçilmiş ender insanları bu konu başlığımdan uzak tutuyorum...   Yahu bıktık artık kendi ideolojilerini insanlara dayatan, empoze eden  kişilerden...   Her seferinde aynı yalan, her seferinde aynı hikaye, roman..yeter artık...   Ben ve benim gibi bu görüntüleri uzaktan seyreden yada seyretmek mecburiyetinde bırakan zihniyet davul olsun..bizde tokmak...   Tabii bu kişiler ellerini kollarını sallaya sallaya bir yerlere gelmiyor. Halka cepleri boş biçimde vaadler veriyor..işin enteresan yanı ceplerinin boş olmasını anladık anlamasına da kafalarının boş olmasını anlayamadık...   Boş hayaller, boş dükkanlar, boş cepler...   Bu insanları o koltuklara oturtanlar, ellerine bizi iyice bodur bozdur harca diyenler, yine bizim okumamış, bir gazeteye para vermeyi milli servet zanneden insan kitlemiz.   Bir toplum okumuyorsa, herhangi bir konuda bilgi sahibi değilse ve bilgi sahibi olmak o kişiye zor geliyorsa..o kişileri her kurnaz kişi, her kurnaz ülke idare eder.   Bu konuda kişileri ele alırsak, her iki tarafta aslında zarardadır. Bu işleri yaparken vaat eden, vaat  edilen, vaat ettirilen..söz veren, söz verilen, söz verdirttirilen..yalan söyleyen, yalan söylenilen, yalan söylettirilen...   Aldatan, aldatılmayı bile bile lades diyen...   Hepsi ama hepsi zarardadır...   Neyde zarar da olduklarını söyleyeyim. Bir daha asla geriye dönüp telafi edemeyecekleri kişilik hezeyanına uğramışlardır. Kişilikleri satılmıştır yada satın alınmıştır. Hem de elle tutulur gözle görülmeyen bir takım hayaller uğruna...   Hayal kurduranlar, hayal kuranlar...   Ne demişler, bir halk nasıl istiyorsa, öyle yönetilir diye...   Halk okumazsa, halk hep para kazanmaya endeksli yaşarsa işte bu olur.   Merhaba dediği insandan, acaba ben alırım-ı düşünür.   Bizim halkımız da artık bu konuda profesyonelleşti, yalan makinesi haline geldi, duygu sömürüsü, din sömürüsü, vicdan, merhamet sömürüsü...   Kimse kimseye inanmıyor...   Ama işin acı tarafı herkes inandırığını sanıyor ve inandırılğı sanılılan da iyi bir iş çıkardığını düşünüyor.   Hiç bir konuda ilerleyemedik ama bu konu da maalesef profesyonelleştik.   Hoş değil tabii ki bunları dile getirmek, yazmak ve çizmek.   İnanın bu yazıyı yazarken üzülüyorum.   Kimlerle beraber aynı ortamı paylaşıp,  yaşamak zorunda kalıyoruz yada yaşamak zorunda bırakılıyoruz.   Onurdan bahsedenler, onursuzluk yaparsa;   Onursuzluk yapanlar, onursuzluğu bu halka nakış nakış işlerse sonuç bu olur...   Hani ne demişler, ne ekersen onu biçersin...   Sevgi ve saygılarımla.
Ekleme Tarihi: 04 Nisan 2023 - Salı
Hümeyra ULUBAY

Onur Adı Altında, Onursuzluk Yapanlar...

Onur demek şan demek, şeref demek...

 

Şeref demek, haysiyet demek...

 

Siyasilerin çoğu onurlu olmayı halka vaad ederken, kendileri en büyük onursuzluğu yapmaktadır.

 

Dernek başkanlığım süresinde her partiden dönem dönem seçilmiş belediye başkanları ile  muhatap olmak zorunda kaldım.

 

İnanın dernek idareciliği görevim olmasaydı, onlarla herhangi bir platformda olmamak için ekstra efor sarfederdim.

 

Hepsi televizyonda oynayan dizilere benziyor. Hepsi aynı...

 

Mensup olduğu parti farklı olsa bile hepsi acımasız..hepsi ilk önce ben diyen zihniyete sahip... Çok eskilerde seçilmiş ender insanları bu konu başlığımdan uzak tutuyorum...

 

Yahu bıktık artık kendi ideolojilerini insanlara dayatan, empoze eden  kişilerden...

 

Her seferinde aynı yalan, her seferinde aynı hikaye, roman..yeter artık...

 

Ben ve benim gibi bu görüntüleri uzaktan seyreden yada seyretmek mecburiyetinde bırakan zihniyet davul olsun..bizde tokmak...

 

Tabii bu kişiler ellerini kollarını sallaya sallaya bir yerlere gelmiyor. Halka cepleri boş biçimde vaadler veriyor..işin enteresan yanı ceplerinin boş olmasını anladık anlamasına da kafalarının boş olmasını anlayamadık...

 

Boş hayaller, boş dükkanlar, boş cepler...

 

Bu insanları o koltuklara oturtanlar, ellerine bizi iyice bodur bozdur harca diyenler, yine bizim okumamış, bir gazeteye para vermeyi milli servet zanneden insan kitlemiz.

 

Bir toplum okumuyorsa, herhangi bir konuda bilgi sahibi değilse ve bilgi sahibi olmak o kişiye zor geliyorsa..o kişileri her kurnaz kişi, her kurnaz ülke idare eder.

 

Bu konuda kişileri ele alırsak, her iki tarafta aslında zarardadır. Bu işleri yaparken vaat eden, vaat  edilen, vaat ettirilen..söz veren, söz verilen, söz verdirttirilen..yalan söyleyen, yalan söylenilen, yalan söylettirilen...

 

Aldatan, aldatılmayı bile bile lades diyen...

 

Hepsi ama hepsi zarardadır...

 

Neyde zarar da olduklarını söyleyeyim. Bir daha asla geriye dönüp telafi edemeyecekleri kişilik hezeyanına uğramışlardır. Kişilikleri satılmıştır yada satın alınmıştır. Hem de elle tutulur gözle görülmeyen bir takım hayaller uğruna...

 

Hayal kurduranlar, hayal kuranlar...

 

Ne demişler, bir halk nasıl istiyorsa, öyle yönetilir diye...

 

Halk okumazsa, halk hep para kazanmaya endeksli yaşarsa işte bu olur.

 

Merhaba dediği insandan, acaba ben alırım-ı düşünür.

 

Bizim halkımız da artık bu konuda profesyonelleşti, yalan makinesi haline geldi, duygu sömürüsü, din sömürüsü, vicdan, merhamet sömürüsü...

 

Kimse kimseye inanmıyor...

 

Ama işin acı tarafı herkes inandırığını sanıyor ve inandırılğı sanılılan da iyi bir iş çıkardığını düşünüyor.

 

Hiç bir konuda ilerleyemedik ama bu konu da maalesef profesyonelleştik.

 

Hoş değil tabii ki bunları dile getirmek, yazmak ve çizmek.

 

İnanın bu yazıyı yazarken üzülüyorum.

 

Kimlerle beraber aynı ortamı paylaşıp,  yaşamak zorunda kalıyoruz yada yaşamak zorunda bırakılıyoruz.

 

Onurdan bahsedenler, onursuzluk yaparsa;

 

Onursuzluk yapanlar, onursuzluğu bu halka nakış nakış işlerse sonuç bu olur...

 

Hani ne demişler, ne ekersen onu biçersin...

 

Sevgi ve saygılarımla.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.