İnsanlar herşeyi yakıyor, yıkıyor, mahvediyor...
Sonra sanki normal bir şey yapmış gibi sırıtıyor, gülüyor, oynuyor, düğün yapıyor...
Evine gidip evladına sarılıyor, sevgi gösterisi yapıyor...
Yahu sen biraz önce değil miydin bir başka canlının evini başına yıkan, evsiz bırakan, evladından ayıran!?
Sen değil miydin o iki gözün görürken, görmezden gelen!?
Vicdanı katran bağlamış...
İki kuruş para için yüreği olmayan sen değil miydin?
Nefes alınamayan bir dünyanın temelini atmada katkıda bulunan, sen değil miydin?
Bırak insan kılığını bir kenara, sen taşıyamadın o kıyafeti?
O kıyafet ağır geldi sana insanoğlu...
Sen zamanla hırsına yenik düştün...
Sen kendi öz benliğini unuttun...
Nasıl yaşadığını ve nasıl yaşayacağını kestiremedin...
Sen nasıl bir dünya hayal ettin?
İşin içinden çıkılamaz bir hale geldin...
Bak etrafına bir tane mutlu insan var mı?
Yok...
İşte bunda senin katkın var.
Sadece kendini düşünmek ve sadece kendin için yaşamak kolay.
Ama bu dünyada sadece sen yoksun...
Düşün...
Etrafında bir sürü insan var.
Bunlar sadece senin gördüklerin, bir de göremediklerin var ve onları düşün...
Hasta, acı çeken, şiddet gören, hastane odalarında yaradanla başbaşa kalmış.
Açlık, sefaletle boğuşan, bir damla suya muhtaç olan.
Onları düşün insanoğlu...
Sadece kendini düşünmeyeceksin.
Dünya bir sürü insana ve bir sürü hayvanla beraber yaşanması için var.
Ayrica bitkiler ve ağaçlar var...
Herşey dünyanın ekolojisi ile alâkalı...
Bir denge var.
Her canlı birbirinin yaşamını devam ettirmek zorunda.
Eğer sen sadece kendi egoların uğruna bir başka canlının yaşamını sonlandırıyorsan, o zaman bir gün senin de yaşamının sonlandırılacağını göze alacaksın...
Bu da konumuz değil aslında.
Konumuz dünyayı yaşanamayacak duruma getirilirken, senin ne yaptığın.
Evren aslında mesajlarını çok sıkça göndermeye başladı.
Yaz mevsimi, alevler içinde ve dereler kurudu, çaylar yok oldu.
Bitkiler susuz, herşey yavaş yavaş bitiyor.
Dünyanın her tarafında seller, denizler taşıyor, köyler sular altında...
Toplu ölümler, depremler, toprak yarılıyor, insanlar ve yerleşim alanları toprağın altında kalıyor.
İnsanlar yok oluyor.
Kurtuluş yok...
Tabiat ana çok sakince insanoğlunu izledi, fırsatlar verdi belki düzelir herşey diye..
Ama maalesef olmadı, olmayacak da...
Ama maalesef olmadı, olmayacak da...
Artık zamanı geriye alıp, telafi edebileceğimiz hatalar yapılmadı.
Tabiat verdiğini, geri alacak.
Zamanı geldi...
Sevgiler dostlar.