Vizyon Kuyumcu
Kenan ERZURUMLU
Köşe Yazarı
Kenan ERZURUMLU
 

Mevlid Kandili’nden Kutlu Doğum Haftası’na: I

Her kandil, bizde bir takım tartışmaları da yeniler. Bu tartışmalar, kandillerin bid’at olduğunu ileri sürenler, tarih konusunda çarpıtmalar olduğunu ifade edenler ve Mevlid Kandili’nin Fethullah Hocaya bağlanmak isteyenlerin Kutlu Doğum Haftası adıyla milletimizin kabullerini saptırdıklarını iddia edenlerden oluşmaktadır.   Sırasıyla değinelim.: Ortadoks İslâm’ın temsilcileri, Kandillerin dinde yerlerinin olmadıklarını ve dine sonradan girdiklerini (Bid’at) söyleyerek karşı çıkarlar.   Tümüyle “haksız” olduklarını söylemek mümkün değil. Ama….   Karşı görüş olarak 3 farklı tez-soru gündeme gelecektir. 1. Hoş geldiniz Kadızadeliler… Asrı saadette olmayan herşeye bid’at diyecekseniz, İslâm’dan yüzyıllar sonra ortaya çıkan san’at, bilim ve inanç yollarını nasıl yorumlayacaksınız? Hicri 4. Asırdan itibaren parıldamaya başlayan İslâm medeniyetini nereye koyacaksınız? Musiki ile harmanlanmış tilavete ne diyeceksiniz? Hat ve tezyin sanatının şaheserleri olarak camilerimizi ve kitaplarımızı süsleyen çalışmaları yırtıp atacak mıyız? Saba’dan, Hüseyni’den Uşşak’dan, Hüzzam’dan ezanları da yasaklayacak mıyız? Peuygamber Efendimizin zamanında bu makamlardan ezanlar yoktu-okunmuyordu.   Elimizdeki Kur’an örneği, son halini Peygamber Efendimizin vefatından 148 sene sonra mevcut halini almadı mı? Onda da “bid’at var”mı diyeceğiz?   2. Tüm semavi dinler, dünya üzerinde yayılırken, toplumların kendi kültürleri ve değer yargıları ile harmanlanarak kabul edilmişlerdir. Hıristiyanlık, ancak Eski Yunan ve Roma kökenli üçlemeyi Teslis olarak kabul ettikten sonra Avrupa’da yayılabilmiştir. Gerçi daha sonraları her toplum Hristiyanlığı kendine göre yorumladıkları için Ortadoks-Protestan-Anglikan-Evangelist ve bir sürü ayrı kiliseler oluşmuştur.   Museviler’de ise: Karaylar, Aşkenazlar, Seferadlar, -hele ki- Kabalacılar… Hepsi aynı dinin farklı yorumcuları değiller mi?   Arap Müslümanlığı ile Fars Müslümanlığı birbirlerinden farklı değil mi?   Ahmed Yesevî, kadın erkek birlikte zikre izin vermiştir. İmam-ı Azam, İslâm’a girmiş olan Arap örf ve adetlerinin yerine, -Kur’an’a aykırı olmamak koşulu ile- her toplumun kendi değer yargılarıyla hareket etmesine cevaz vermiştir. Siz, -ilmi olarak- Ahmed Yesevî’den, İmam-ı Azam’dan,  İmam Maturidi’den  daha mı yüksek makamlardasınız?   3. İslâm adına her türlü haltı karıştıranlar karşısında “gık”ları çıkmayanların, kandil kutlamalarına karşı çıkmaları, “din adına samimiyetsizlik” değil midir? İlahiyatçılarımızdan veya Diyanetten kaç hocamızın, “sahte şeyhlere”, “zıpır dans yapan sahte dervişlerin zikirlerine”, “cehennem ateşinde yanmayan kefenlere”, “bademlemeye”, “tabi olmaya” karşı çıktıklarını gördünüz-duydunuz? “Sünnet kıldan-tüyden ibaret değildir” diyen kaç hoca tanıdınız?   4. Sakal bırakıp entari giyerek en son model lüks araçlara binenlerin, halka deve sidiği içmeyi tavsiye etmeleri, helal doğum günü partileri tertiplemelerini ve bu tutumları normal karşılayanları anlamak mümkün değildir.   5. Türk Müslümanlığı’ndaki Peygamber sevgisi, milli kütürümüzdeki “Atalar kültü”nün  dini sahadaki yansımasıdır. Gerçekten de hiçbir Müslüman millette bizdeki kadar peygamber sevgisi yoktur.   İnsanımız kandil vasıtasıyla bir araya gelip, ibadet edip, ilahiler veya mevlid okuyorlarsa yanlış bunun neresinde?   Ve soruyorum: Size ne kardeşim, size ne?   Devam edeceğiz… Perşembe'ye Kutlu Doğum Haftası...
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2023 - Salı
Kenan ERZURUMLU

Mevlid Kandili’nden Kutlu Doğum Haftası’na: I

Her kandil, bizde bir takım tartışmaları da yeniler. Bu tartışmalar, kandillerin bid’at olduğunu ileri sürenler, tarih konusunda çarpıtmalar olduğunu ifade edenler ve Mevlid Kandili’nin Fethullah Hocaya bağlanmak isteyenlerin Kutlu Doğum Haftası adıyla milletimizin kabullerini saptırdıklarını iddia edenlerden oluşmaktadır.

 

Sırasıyla değinelim.:

Ortadoks İslâm’ın temsilcileri, Kandillerin dinde yerlerinin olmadıklarını ve dine sonradan girdiklerini (Bid’at) söyleyerek karşı çıkarlar.

 

Tümüyle “haksız” olduklarını söylemek mümkün değil. Ama….

 

Karşı görüş olarak 3 farklı tez-soru gündeme gelecektir.

1. Hoş geldiniz Kadızadeliler… Asrı saadette olmayan herşeye bid’at diyecekseniz, İslâm’dan yüzyıllar sonra ortaya çıkan san’at, bilim ve inanç yollarını nasıl yorumlayacaksınız? Hicri 4. Asırdan itibaren parıldamaya başlayan İslâm medeniyetini nereye koyacaksınız? Musiki ile harmanlanmış tilavete ne diyeceksiniz? Hat ve tezyin sanatının şaheserleri olarak camilerimizi ve kitaplarımızı süsleyen çalışmaları yırtıp atacak mıyız? Saba’dan, Hüseyni’den Uşşak’dan, Hüzzam’dan ezanları da yasaklayacak mıyız? Peuygamber Efendimizin zamanında bu makamlardan ezanlar yoktu-okunmuyordu.

 

Elimizdeki Kur’an örneği, son halini Peygamber Efendimizin vefatından 148 sene sonra mevcut halini almadı mı? Onda da “bid’at var”mı diyeceğiz?

 

2. Tüm semavi dinler, dünya üzerinde yayılırken, toplumların kendi kültürleri ve değer yargıları ile harmanlanarak kabul edilmişlerdir. Hıristiyanlık, ancak Eski Yunan ve Roma kökenli üçlemeyi Teslis olarak kabul ettikten sonra Avrupa’da yayılabilmiştir. Gerçi daha sonraları her toplum Hristiyanlığı kendine göre yorumladıkları için Ortadoks-Protestan-Anglikan-Evangelist ve bir sürü ayrı kiliseler oluşmuştur.

 

Museviler’de ise: Karaylar, Aşkenazlar, Seferadlar, -hele ki- Kabalacılar… Hepsi aynı dinin farklı yorumcuları değiller mi?

 

Arap Müslümanlığı ile Fars Müslümanlığı birbirlerinden farklı değil mi?

 

Ahmed Yesevî, kadın erkek birlikte zikre izin vermiştir. İmam-ı Azam, İslâm’a girmiş olan Arap örf ve adetlerinin yerine, -Kur’an’a aykırı olmamak koşulu ile- her toplumun kendi değer yargılarıyla hareket etmesine cevaz vermiştir. Siz, -ilmi olarak- Ahmed Yesevî’den, İmam-ı Azam’dan,  İmam Maturidi’den  daha mı yüksek makamlardasınız?

 

3. İslâm adına her türlü haltı karıştıranlar karşısında “gık”ları çıkmayanların, kandil kutlamalarına karşı çıkmaları, “din adına samimiyetsizlik” değil midir? İlahiyatçılarımızdan veya Diyanetten kaç hocamızın, “sahte şeyhlere”, “zıpır dans yapan sahte dervişlerin zikirlerine”, “cehennem ateşinde yanmayan kefenlere”, “bademlemeye”, “tabi olmaya” karşı çıktıklarını gördünüz-duydunuz? “Sünnet kıldan-tüyden ibaret değildir” diyen kaç hoca tanıdınız?

 

4. Sakal bırakıp entari giyerek en son model lüks araçlara binenlerin, halka deve sidiği içmeyi tavsiye etmeleri, helal doğum günü partileri tertiplemelerini ve bu tutumları normal karşılayanları anlamak mümkün değildir.

 

5. Türk Müslümanlığı’ndaki Peygamber sevgisi, milli kütürümüzdeki “Atalar kültü”nün  dini sahadaki yansımasıdır. Gerçekten de hiçbir Müslüman millette bizdeki kadar peygamber sevgisi yoktur.

 

İnsanımız kandil vasıtasıyla bir araya gelip, ibadet edip, ilahiler veya mevlid okuyorlarsa yanlış bunun neresinde?

 

Ve soruyorum: Size ne kardeşim, size ne?

 

Devam edeceğiz… Perşembe'ye Kutlu Doğum Haftası...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.