“Derin devlet gereklidir. Bütün devletlerde bu tür yapılar vardır. Türkiye’de de vardır. Hep olmuştur, olmalıdır, olacaktır.”
Necmettin Karaduman (Eski TBMM ve Encümen-i Dâniş Başk.)
Bugün konumuz, “derin devlet” denilince akla ilk gelen kuruluşlardan biri olan Encümen-i Daniş’ten bahsedeceğiz.
Encümen-i Daniş, 1851’de Fransız İlimler Akademisi örnek alınarak “Meclis-i Maarif” adıyla kurulmuştur. Amacı, “ilmi ve teknik eserleri telif ve tercüme ederek, Darülfünun'da okutulacak ders kitaplarını hazırlamaktır.
Encümen-i Daniş, birinci ve ikinci olmak üzere iki başkanı, kırk dahili (Türk) üye ile sayısı sınırlanmamış miktarda harici üyeden oluşurdu. Dahili üyeler ilim adamları, şair, yazar, tercüman üst düzey askeri ve sivil bürokrat arasından seçilmiş kimselerdi. Toplantılara katılmaları zorunlu idi. Yabancı üyeler, Türkiye ile ilgili bilimsel çalışma yapan kimselerdi.
Kuruluş, 1862’de kapatılmıştır. Kapatılma gerekçesi ve gizli-kapalı olarak faaliyetlerine devam edip etmediği bilinmiyor.
Cumhuriyete geçiş ile birlikte Osmanlı’nın kurumları büyük çoğunluğu modernize edilerek devam ettirildi. Encümen-i Daniş’in o dönemdeki tam adı ve faaliyetleri hâlen dahi bilinmemektedir. Ancak ulu önderin, yakın çalışma ve silâh arkadaşlarının arasında böyle bir grubun varlığı normaldir. (Kadro Harekatı?)
Günümüze gelince…
Yeni Encümen-i Dâniş’in ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte?
Bu bilinmiyor. Eski Hatay Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’in oğlu, eski meclis başkan vekili Murat Sökmenoğlu şu açıklamayı yapmıştı:
‘‘Rahmetli babam 1954’te mebusluğu bıraktıktan sonra 5-6 arkadaşıyla haftada bir çay sohbetleri yapmaya başladı. …. bu sohbet grubu 1954 sonuna doğru kurulmuş. İlk başta Fevzi Çakmak, Fahrettin Altay, Rauf Orbay gibi Cumhuriyet’i kuran kadro bir araya gelenler. Sonra Nihat Erim’den tutun, Sadi Irmak’a, Ahmet Faik Barutçu’dan Ferit Melen’e ebediyete intikal etmiş 103 üyesi olmuş. ….Bunun Osmanlı’nın 1851’de kurduğu komisyon ile hiç ilgisi yok. Zaten o ismi de 1974’te gruba katıldığında rahmetli Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk koydu. 1974’te bir toplantıda Korutürk döndü, ‘Sizin niye bir adınız yok?’ diye sordu ve bu ismi teklif etti. Diğerleri de kabul etti.’’
Bu noktada dikkati çeken husus 1954 yılıdır. O dönem, Türkiye’nin büyük bir istek ve heyecanla girdiği NATO’da ilk hayal kırıklığını yaşadığı ve sonuçta Sovyet bloku ile temasa geçtiği; orduda ilk ihtilalci komitenin kurulduğu yıldır.
Devlet umuru görmüş kişilerin oluşturduğu yapı, kapalı bir topluluk olarak 1970’lere kadar gelmiş; 1974’de Encümen-i Dâniş ismini almıştır.
Kırk kişiden oluşan grup, devlet memuriyetinde bulunduktan sonra emekli olmuş asker-sivil insanlar veya akademisyenler ile vaktiyle siyasi hayatta bulunmuş isimlerden oluşuyor. Aralarında bazı gazetecilerin de bulunduğu iddia ediliyor. On beş günde bir “kapalı” olarak buluşup dönemin üst düzey yöneticilerine görüş (yerine göre şiddetli tavsiyelerde) bildiriyorlar.
Geçmişten günümüze Encümen-i Daniş’te görev yapmış/yapmakta olan kişiler arasında: Eski Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, eski Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmenoğlu, TBMM eski başkanları Necmettin Karaduman ve S. Osman Avcı, eski meclis başkan vekili Murat Sökmenoğlu, eski bakanlar Fethi Çelikbaş, İlhan Evliyaoğlu, Cahit Aral, Mehmet Sağlam, Orhan Dikmen, Mustafa Aysan, Safa Reisoğlu, eski genelkurmay başkanları Necdet Üruğ, İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, eski başbakan Bülent Ulusu, eski dışişleri bakanları Emre Gönensay ve İlter Türkmen, E. orgeneraller Atilla Ateş, Ahmet Çörekçi, Necdet Öztorun, Süreyya Yüksel, Nahit Özgür, İbrahim Şenocak, E. Korg. Hasan Sağlam, E. Tümg. Ahmet Serter, eski İstanbul Belediye Başkanı Faruk Ilgaz, emekli vali ve senatör Cemal Tarlan. emekli büyükelçiler Oğuz Gökmen, Temel İskit, Fahir Alaçam, Oktay İşcen, Prof. Dr. Mustafa Aysan,. Prof. Dr. Hikmet Altuğ, Prof. Dr. Şener Akyol, Eski Başbakanlardan Prof. Dr. Sadi Irmak, Hıfzı Oğuz Bekata, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Refet Bele, Hasan Saka, Falih Rıfkı Atay, Hüseyin Cahit Yalçın, Feridun Cemal Erkin, Kazım Orbay, Memduh Tağmaç, Cihat Baban, Kemal Kayacan, Celal Eyiceoğlu, Asım Gürbüz, Fahrettin Altay, İrfan Özaydınlı bulunmaktalar.
Bu kişiler hakkında yapılan yorumlar farklıdır. Bazıları “derin devlet” olarak yorumlarken, bazıları da “devlet umuru görmüş kişilerin kenara çekilip ölümü beklemektense, ülke ve devletle ilgili fikir alışverişi yapmayı yeğleyen grup” olarak anıyor.
Grubun ülke gündemine en sert tartışma konusu olarak girdiği 2009 yılından sonra yapılan tartışmalar sürecinde, Demirel, “Encümen-i Daniş bir yarenler topluluğudur. Bu çeşit etkinlikler, Türkiye'nin her yerinde vardır. Bu, yarenliktir. Aynı jenerasyondan gelen, aynı hizmette bulunmuş insanların görüş alışverişinde bulunmasıdır. İstanbul'da böyle bir seçkin arkadaşlar grubu vardır. Ben bunun 50 senesini biliyorum. Vatansever insanlardır.” demiştir. Prof. Dr. Hikmet Altuğ, “Güngörmüş bir entelijansiya” yorumunu yapmıştır. Necmettin Karaduman “Derin devlet gereklidir. Bütün devletlerde bu tür yapılar vardır. Türkiye’de de vardır. Hep olmuştur, olmalıdır, olacaktır.” Yorumunu yaptıktan sonra, grubun etkinliğini, “Encümen-i Daniş bir rapor hazırlarsa, herkes o konuda artık bir şeyler yapılması gerektiğini bilir.” sözleriyle vurgulamıştır.
Oktay Ekşi,grubu, “Gün görmüş, her türlü ikbal kavgasını geride bırakmış insanların, sadece ülke geleceğiyle ilgili görüş paylaştıkları bir platform” olarak tanıtmıştır. Mehmet Ali Kışlalı , “Acaba üye mi?(O da grupta mı?)”, sorusuna, “Öyle bir şansım yok; devlete en üst düzey kademede hizmet etmiş çok önemli şahsiyetleri alıyorlar; bizim orada yerimiz yok.” cevabını vermişti.
Devam edeceğiz.. (Encümen-i Dâniş’ten, Cumhurbaşkanlığı Danışma Kurulu’na)