Araştırmanın ilk bölümünde, tarih öncesi çağlardan beri Anadolu ve Ön-Asya’daki, Türk/Ön-Türk varlığından bahsetmiştik. Batıya yaygın Oğuz göçünün başlamasına kadar Anadolu’daki Türk varlığı “din değiştirerek” devam etmiştir. Bu dönemde Anadolu’daki Türkler genel olarak Hıristiyan olurken; Karadeniz’in Kuzeyindekiler İsevîlik ve Musevilik arasında kalmışlardır. Enteresan olan: İsevî ve Musevî Türklerde milli şuur bir şekilde devam ederken[1]; Müslüman olanlarda, -hem de çok ağır ve acı katliamlar yaşanmış olmasına rağmen- dini kimlik, milli kimliğin yerini almıştır.
Birçok kişiye ters gelebilecek bu görüşlerimizi açıklayabilmek için, Batı Türklüğündeki nüfus hareketlerine, Türk devlet yapısına ve “Türk Cihan Hakimiyeti” idealine dikkatle bakmak gerekir.
11. asırda Anadolu’nun nüfusu toplam 5 milyon civarındadır. Bu nüfus, 19. yüzyıla gelindiğinde 10-12 milyona kadar değişmiştir. Asırlar boyunca savaşlarda kaybedilen canların büyük çoğunluğu Türk olmasına karşılık, 1831’de yapılan –sadece erkeklerin- nüfus sayımında Anadolu’nun nüfusu 5.159.871 bulunmuştur. Bunun, 3.570.907’si Müslüman, 1.493.988’ si reaya (Ermeni dışı Hıristiyan), 47.002’si Çingene, 17.139’u Yahudi, 30.857’si Ermeni’dir. (Batılı kaynaklar, tehcir öncesi (1893-1897 sayımına göre), Ermeni, nüfusunu 1 milyon civarında göstermekte; Taşnakçı Ermeni propagandistler ise, 1 milyon Ermeni’nin tehcir sırasında öldürüldüğünü iddia etmektedirler. Buna karşılık Ermeni nüfusun yaklaşık 50 katı olan diğer Hıristiyanlar için katliamdan bahsedilmemektedir. Halbuki, Anadolu’da Türk ve Müslümanlara yapılan zulüm ve katliamlarda Rum ve Ermeni çeteleri beraberdir. Aynı derecede sorumludurlar.)
Esas konumuza dönecek olursak:
Anadolu’da XIII. Yüzyılın sonlarına doğru 5 milyon civarında nüfus vardır. Bu sayıya gayri müslim ahali, haçlı bakiyesi ve Moğol unsurlar da dahildir.” Kaba taslak en az yarısı Türk asıllıdır. [2]
Bunun üzerine, Orta Asya’dan Batı’ya OĞUZ GÖÇÜ yaşanmıştır. Göç eden nüfus da az-buz değildir.
Göç eden Oğuzlar, Anadolu’da ilk birikim bölgesi olarak Harput, Elazığ, Maraş, Elbistan, Erzurum’un batı kesimleri, Sivas bölgesinde yerleştirilmiş; zamanla fethedilen bölgelere iskân edilmişlerdir. MÖ 2000’li yıllardan (Hurriler dönemi) beridir “Türk Vatanı” olan Harput ve Elazığ, 1300’lere kadar bu toplanma yeri görevini yerine getirmiş; daha sonra Karaman, Konya, Kastamonu, Çankırı, Kütahya’ya uzanan bir bölge (Orta Anadolu) Türkmenlerin toplanma yeri olmuştur. Sayılan iller halen dahi bu Türkmen özelliğini korumaktadır.
Şimdi geliyoruz can alıcı noktaya: Oğuz göçleri ile Anadolu’ya gelen nüfus ne kadardır?
Ne Mozaikçilerimiz, ne de bizim gönüldaşlarımız bu konularla çok yakın ilgilenmemektedir. İlgilenenlerin seslerinin duyulması da sanki görülmez bir kuvvet tarafından engellenmektedir.
Geliniz o dönemin Arap seyyahları tarafından anlatılanlara göz atalım:
Ebu'l Fida, Moğol istilasından önceki dönemde Antalya’nın güneybatısında Denizli civarında 200 bin çadırlık Türkmen nüfustan bahsetmektedir.[3]
“Anadolu Selçuklu hanedanının kurucusu olan Süleyman Şah, 5000 çadır halkı ile Anadolu’ya gelmiş ve erken bir dönemde, İznik’i fethedip başkent yapmıştı.
İbn-i Şeddad, sadece Halep mahallelerinde 150.000 Türkmen yerleştiğini yazar. 1261 öncesinde İbn-i Sa'd’e göre Denizli, Honas ve Dalaman Çayı havalisinde 200.000 hane/çadır Türkmen kitlesi vardı. İbn Sa’d Kastamonu’ya, “Türkmenlerin Başkenti” adını vermiştir. Yine onun kaydına göre, bu tarihlerde Kastamonu bölgesinde 100 bin çadırlık Türkmen göçünden bahsetmiştir. İbn-i Batuta ve Al Umari, 1300’lü yılların başında Denizli civarında 200.000 çadır Türkmen’den bahsetmektedirler.
Celalettin Karatay’ın kardeşi olan Karasungur, Sultan Öyüğü’nden Kütahya’ya kadar olan dağlarda 300.000 çadır halkı yığılmıştı.
Atrak Han idaresinde 40.000 Kıpçak Gürcistan üzerinden Ahlat’a kadar geldiler. Azad Musa yönetimindeki 60.000 çadır da Pasinler’de idi.
Osman Turan, sadece göçebelere ait bu rakamların takriben 5 milyon insana tekabül ettiğini söyler ki, kanımızca bu sayı daha da fazla olması gerekir.
Geliniz, seyyahların kısa zaman dilimindeki tespitlerine göre hesap yapalım:
Seyyahların kaydettiği Oğuz çadır sayısı 1.065.000’dir. Her çadırı 5 kişi olarak kabul etsek (ki hane başına normal sayılır.), 5.325.000 kişi eder. Bu sayıya Halep’de yerleştirilen 150.000 Türkmen katılmamıştır.
Beş milyon nüfusun bulunduğu Anadolu’da değişik bölgelere bir seferde gelen nüfus sayısı 5 milyonun üzerindedir. Bu göçler yıllar yıllar boyu devam ettiğinde gelenlerin sayısını tahmin etmek çok daha güçleşecektir.
Devam edeceğiz.
[1] Karay-Karaim Türkleri, Türk Ortadoks Kilisesi mensupları, Macarlar örnektir.
[2] Yunus Koç.Anadolu Selçukluları Döneminde Türkiye'de Yerleşme ve Nüfus", Anadolu Selçukluları ve Beylikler Dönemi Uygarlığı, Cilt 1, (Editör Ahmet Yaşar Ocak ), Ankara, 2006, T:C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s 241-248.
[3]Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Doğu ve Güneydoğu Kabile-aşiret yapısı, IQKültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2006, S 51.