Sultan, Hacı Bayram Veli'nin müritlerini askerlikten muaf tuttuğuna dair ferman yazar. Bunun üzerine samimi müritlerin içine askerlikten kaçan hayta takımı da gelip Hazrete mürit olurlar.
Müritlerin sayısı öyle artar ki; orduya asker bulma sıkıntısı başlar. Bunun üzerine Sultan, Hazretten hakiki müritlerini tespit etmesini ister. O da ortasında bir çadırın kurulu olduğu ovaya tüm müritlerini toplar. İnancı için canını feda edecekler bu çadıra girsin diye nida eder. Birisi koşarak gelir, çadıra girer ve çadırın altından kan akmaya başlar. Bunu gören müritlerde bir panik havası oluşur. Bir de kadın mürit "Bir çadır kuruldu meydan yüzüne, girsem öldürürler girmesem olmaz" der ve girer çadıra. Yine kanlar akar çadırın altından ve başka kimse çadıra girme cesareti gösteremez. O gün yürekten gelen "Girsem öldürürler, girmesem olmaz" feryadı darb'ı mesel haline gelir.
Belki hadise tamamen böyle gelişmemiş veya günümüze kadar gelişinde farklı bazı değişime maruz kalmış olabilir. Öyle veya böyle bu resim; çıkarı için her türlü renge girebilen ikiyüzlü çıkarcı sahtekarlârın dini kavramları istismarda ne kadar ileri gittiklerini göstermesi bakımından önem arz ediyor.
Milli Görüş camiası olarak; Milli Görüş kimliğinden çıkar sağlamak isteyen ve dünyevi çıkar için her renge giren çok yüzlü riyakarların neden oldukları tahribat nedeniyle, her dönem olduğu gibi yine sıkıntılı günler yaşanıyor. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v); "Fitne döneminde koşan dursun, yürüyen otursun ve konuşan sussun" buyuruyor. Ne var ki; Milli Görüş dâvâsının zorluğuna tahammül edemeyip terk eden, Milli Görüşü bölen, bölmekle kalmayıp tam karşısına geçen iki yüzlüler "Biz Milli Görüşçüyüz" diye o kimlikten nemalanmak istiyorlar. Bu durumda susmak dilsiz şeytanlık olacak, konuşmakta ise günahkar olmak riski var.
Ne yapılabiliriz? İslâmi kimliğimizi korumak adına suya sabuna dokunmayan dilsiz şeytan mı olalım? Yoksa "Söylemesem olmaz" deyip her şeyi göze alarak iki yüzlü sahtekârları deşifre mi edelim? İnsan bazen işte böyle iki arada bir derede kalıyor.
Allah'ın (c.c.); kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkesi razı olduğu çizgiye getirmesi ve razı olduklarının ayaklarının kaymasına izin vermemesi dua ve dileklerimle.