İslâm'ın Devlet kültüründe görevi ehline vermek esastır. Bu husus İslâm inancının gereğidir. Altı asır dünyaya muhtarlık yapan Osmanlı Devleti gücünü bu kurallara riayet etmekten almıştır. Ne zaman ki, batılılaşma adına bu değerlerden vazgeçilmiş, o zaman devlet idaresinde zaaflar ve aksamalar baş göstermeye başlamıştır.
Sevgili Peygamberimiz (s.av) "Görevi ehline vermediğiniz zaman kıyameti bekleyin" buyuruyor. Bu ifade görevi ehline vermenin ne kadar önemli olduğunu yeteri kadar anlatıyor olmalı. Bir de eskiden devlette yakın akrabalar ortak sorumlulukta çalıştırılmazdı. Bu kurallar da günümüzde göz ardı edilir oldu.
20. Asrın sonlarında bile bu hususa mümkün olduğunca riayet edilirdi. Düzenlenen personel seminerlerinde eğitim salonunun tahtasına büyük harflerle "İŞİ EHLİNE VER" diye yazılır ve o yazı seminer sonuna kadar kaldırılmazdı.
Dini değerlerimizi arka plana attıkça sıkıntıların boyutu bir öncekinden daha ileri gitmeye, şartlar aleyhimize gelişmeye devam ediyor. Görevler ehline değil de; sorumluluk duygusu olmayan yakın ve yandaşlara verildikçe devlet otoritesi de yara aliyor ve vatandaşın devlet idaresine güven duygusu zedeleniyor.
Millet olarak toplumu selamet sahillerine salimen ulaşabilmek istiyor isek önce millet, sonra devlet olarak Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak ve görevleri ehline verme ilkesine uymak zorundayıź.
Allah'ın (c.c.) bizleri, milli ve manevi değerlerimize geri döndürmesi dua ve dileklerimle.