Siyasete yakın ilgi duyduğum tarihten bu güne gözlemlediğim husus; genelde dünyanın her yerinde ve özelde ülkemizde siyaset iki türlü yapılıyor. Birinde siyasi gücünü halktan alan siyasi partiler sırtını halka dayıyor ve küresel güçleri karşısına alıyor. O siyasi oluşumun milli değerlere hizmet etmesi dış güçleri rahatsız ediyor. İkincisi dış güçlerden destek alıyor ve icazet aldığı merkezlerin rızasını kazanmak için temsil ettiği toplumun değerlerine cephe alıyor.
Siyasi gücünü milletten alan siyasi oluşumlar, küresel güçlerin hedefinde olduğu için; yandaş medya, güdümlü bürokrasi ve haramyedi sermayenin işbirliği ile yapılan iftira ve karalama kampanyaları ile zihinde teslimiyet yaşayan toplum nezdindeki güven duygusu yara alıyor. Bu nedenle hep zorluk içinde mücadele etmek zorunda kalıyor. Başta Cennetmekân Erbakan hoca olmak üzere Milli Görüş partileri Genel Başkanlarına reva görülen iftira ve karalamalar hatırlanınca ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
Siyasi gücünü küresel güçlerin desteğinden alan siyasi partiler ise; kendilerini iktidara getiren çıkarcıların amaçlarına hizmet edebilmek için, toplumun milli ve manevi değerlerini hedefe alırlar, fahiş zamlar, aşırı vergi, yolsuzluk, işsizlik ve yandaşlık gibi toplumun hem refah seviyesini aşağı düşüren ve aynı zamanda kutuplaşma gibi birlik ve beraberliği bozan haksız uygulama ile halkını ezerler. Sonunda boyaları dökülür, foyaları ortaya çıkar ve siyasi ömürleri en fazla yirmi veya yirmibeş senede biter. Bunlardan birinciye, Milli Görüş Partilerini ve ikinciye de; zam ve vergilerle ezenler gösterilebilir.
Allah'ın (c.c.) bizlere iyilik ve doğrunun yanında, kötülük ve yanlışın karşısında yer almamıza yardım etmesi ve bu yolda ayaklarımızı sabit tutması dua ve dileklerimle.