Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde.
Hinler cirit atarken bizim mekan içinde.
Develer tellal, müteahhitler bakkal iken. Uluslararası terör haneleri zangır zangır sallarken.
Çocuklar düştü beşikten,
Bebeler atladı eşikten.
Beşikten kafa üstüne düşen travma yaşadı,
Eşikten atlayan taşa takıldı sağı solu kanadı.
Az gittiler uz gittiler,
Yirmi iki yaz, güz gittiler.
Sonunda bir ülkeye vardılar Orada sultan oldular.
Ama kafalar kırık olduğu için ne olduğunu anlamadılar.
Meğer oranın zalim bir eşkiyası varmış.
Bizim çocukları sultansınız diye kandırmış.
Sonra onlara istediğini yaptırmış.
Sonunda sultanların;
Kimi çok yiyip şişman olmuş
Kimi kaçtığına pişman olmuş.
Ne var ki, pişmanlık kâr etmemiş.
Diyetleri ödemekle bitmemiş
Eşkiya ne dediyse yapmışlar,
Haķk ve adaleti bırakıp güce tapmışlar.
Eskiden güven varmış sözlerine
Şimdi bakan yokmuş yüzlerine.
Gökten üç elma düşmüş
Üçünü de eşkıyabaşı kapmış.
Bizimkilere sadece bir nedamet kalmış.
Sonunda beşikten düşmek ve eşikten kaçmakta,
İtibar elde edilemeyeğini anlamışlar ama,
Bir kere işten geçmiş.
Zalimler ermiş muradına.
Biz çıkalım kerevetine.