Yerel seçimler yaklaştı. Doğal olarak da içlerin de hizmet aşkıyla yanıp tutuşan birçok aday adayları ortaya çıktı. Hem büyükşehir olsun hem ilçeler olsun her partinin onlarca aday adayı var. Tabi ki bu çok normal. Dedim ya sonuç olarak tüm adayların amacı yaşadıkları şehre şehrin halkına hizmet etmek (!) Eminim hiç biri kendi kişisel hırsları, menfaatleri, sosyal statüleri için aday değillerdir(!)
Buraya kadar hadi tamam diyelim. Ama benim kafama takılan konu başka. Bir belediye başkanı düşünün bir dönem görev yapmış seçim dönemi gelmiş doğal olarak belediye başkanlığına potansiyel olarak aday olması normal, fakat onun karşısına da kendi partisinden başka aday adaylığı başvurusu yapanlar oluyor. Mesela ben bir partiden belediye başkanı olsam ikinci dönem mevcut belediye başkanı olarak yine aday olsam ve benim karşıma kendi partimden birileri aday adayı olarak çıksa ben onlara sorarım! Neden?
Neden karşıma aday çıktınız belediye başkanlığımı mı beğenmediniz? Görevimi eksik mi yaptım? Yolsuzluk arsızlık mı yaptım? Başarısız bir belediye başkanı mıyım? Ya da siz neyi benden iyi yapacaksınız? Benden iyi yapacağınız bir şey vardı veya benim aklıma gelmeyen bir şey vardı o zaman neden beni uyarmadınız? Eksiklerimi söylemediniz şimdi karşıma aday çıkıyorsunuz? Diye sorardım.
Eğer partili bir belediye başkanının karşısına aynı partiden birileri aday çıkıyorsa bunun nedeni mevcut başkanın belediye başkanlığını yapamamış olması mıdır?
Eğer durum böyleyse kendi partililerinin o belediye başkanını başarısız görüyor demek olmaz mı bu?
Tabi şimdi birileri çıkacak demokratik bir yarış bu daha iyi hizmet vermek için aday oluyorlar diyecekler. Ama öyle değil onlar kendilerini kandırırlar ama beni kandıramazlar.
İddia ediyorum birçok partili kendi partilerinden olan belediye başkanlarını beğenmiyor. Açık açık konuşamasalar bile kapı arkalarında konuşuyorlar. Eee yerinde kulağı var bu konuşmalarda bize geliyor. Tüm belediye başkanları, bakın ayırt etmeden söylüyorum hangi partiden olursa olsun başta kendi partilileri kendi belediye başkanlarını beğenmiyor. Bu nedenle ortalık aday adayı kaynıyor ve kapalı kapılar ardın da ne kulisler dönüyor. Tabi bunda biraz da benim adamım olsun işimi yürüteyim düşüncesi de var.
Sonuç olarak kapılı kapılar ardında dönen kulisler sonucun da birilerinin adaylığı kesinleşecek. Genel merkezde ağırlığı olan ağabeylerini ablalarını devreye sokanlar ağır basarak aday olacaklar.
Halk ne olacak peki? Halka soran yok. Halka soran olsa da adet yerini bulsun diye soruyorlar, çok da halkı dinleyen yok. Halk nasıl olsa partinin amblemine göre oy veriyor kişilerin önemi yok diyorlar.
Bir taraf “Atatürk” der, bir taraf “beka” der olur biter. Sonun da Atatürk ilkeleri elden gidiyor diyen bir partiye beka elden gidiyor diyenler diğer partiye oy verir.
Bugüne kadar hep böyle olmadı mı?
Ya bizim partinin adayın da iş yok ama olsun, bizim partiye oy vermezsek diğer partinin belediye başkanı gelir su faturalarını PKK’lılar okur denmedi mi? Dendi
Ya da ya bizim adayda iş yok ama olsun bizim partiye oy vermezsek diğer partinin belediye başkanı gelir laiklik Atatürkçülük elden gider denmedi mi? dendi.
Kısaca adayların bilgisi tecrübesi kişisel kalitesi dürüstlüğü çok önemli değil.
Bir büyüğüm bana şunu demişti “ortaklık yapacaksan kardeşinle yap ortağın seni çalarsa hiç olmazsa kardeşin çalar”
Dürüst olsun güvenilir olsun hangi partiden olursa olsun mantığı bizim oy verme mantığımızda yok. Kim olursa olsun yeter ki bizim partimizden olsun mantığı var.
Hal böyle olunca da kendi partililerinin bile beğenmediği adayları yine önümüze koyarlar bizde gider yine onlara oy veririz.