Yarım asırdan beri Avrupa Birliğine girmek için akla ziyan tavizler verdik. Roma'da İslâm düşmanı papanın heykeli altında AB sözleşmesini imza edenleri şenliklere karşıladık, nerede ise bayram yaptık. AB bize ev ödevleri verdi ve hepsini yerine getirdik. En sonunda bunları süpürüp atmayın kullanın diye yapılan hakaretleri sineye çektik. Son yirmi senedir AB üyesi olabilmek içi Milli ve manevi değerlerimizi bile ayaklar altına aldık.
* Cuma hutbelerinde "Allah (c.c.) indinde din İslâm'dır" lafzını kaldırdık
* Zinayı suç olmaktan çıkardık.
* Faiz dünya gerçeğidir dedik.
* Domuzu kasaplık hayvanlar listesine aldık.
* Eş cinsellere nikah hakkı tanıdık ve onların dernek kurmalarına izin verdik.
* Daha bunlar gibi Allah'ın (c.c.) gazabını celbeden dini değerlerimizle çelişkili hükümleri meşrulaştırdık.
* En acısı bütün bunları bizleri insan kabul etmeyen, hergün Müslüman kanı dökmekte sakınca görmeyen ve inanç değerlerimize hakareti ifade özgürlüğü olarak kabul eden sapık zihniyetli ve gerçek yüzlerini Gazze de gördüğümüz sefillere hoş görünmek için yaptık.
Allah (c.c.) "Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin, onlar birbirlerinin dostudur, kim onları dost edinirse o da onlardandır" buyururken, Müslüman kimliğimiz ile yarım asra yakın zamandır onların dostu olabilmek için akla zarar tavizler verdik de; elimize ne geçti? Bize açlık, işsizlik, borç ve kırılmış onurumuz kaldı.
İki cihan saadetini kazanabilmek için bu yanlışlardan vaz geçmek, kendi özümüze yeniden dönmek, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Aksi halde bu günlerimizi bile ararız.
Allah'ın (c.c.) âhir ve akıbetimizi hayretmesi dua ve dileklerimle.