İslâm'i literatüre göre inanç bakımından insanlar; inanmış (iman etmiş), inkarcı (kafir) ve münafık olmak üzere üç ana sınıfa ayrılır. Sözlükte iman; inancını sözü ile tasdik etmek, gönül huzuru ile kabul etmek, şüpheye yer vermeyecek şekilde yürekten inanmak olarak ele alınır. Allah (c.c.) Kur'an'ın Bakara süresinde inananları; "Onlar, gaybe inanırlar kendilerine rızık olarak verdiğimizden Allah yolunda harcarlar. Sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahrete de kesin olarak inanırlar." diye kısaca tarif ediyor. (Bakara: 3,4) Hemen peşinden gelen 6. ayette ise; "onları uyarsan da uyarmasan da onlar birdir, inanmazlar." diye kafirlerin durumunu özetliyor.
Ancak iş münafıklara gelince onların durumları yüzlerce ayette ele alınıyor. İnananların yanına gidince inanmış gibi davranan, inkarcılara yanına varınca "Ben onlarla alay ediyorum" diye iki yüzlülük yapan, ne veya kimden olduğu belli olmayan ve inkârcılardan bile çok tehlikeli bir tip. İşin en kötü yanı sağlam bir ölçü ile teşhis koymak mümkün değil. İnkarcı ve kafirlerden çok daha büyük tehlike arz eden münafıklık, tarih boyu var olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Münafıkları öncüsü Abdullah İbni Selül'ün hemen sevgili Peygamberimizin (s.a.v) arkasında namaz kılması meramımı anlatıyor olsa gerek.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Münafık:
* Sözünde durmaz.
* Konuştuğunda yalan söyler.
* Emanete ihanet eder.
Diye bir ölçü koymuş ancak döneminde yaşayan münafıkları ifşa etmemiştir.
Günümüzde özellikle siyasi alanda, insanların iddia ettikleri inanç değerleri ile çelişkili tavır ve duruşlarına bakınca ister istemez "Sen bu üç gurubun hangisindensin" sorusu akla geliyor.
Allah'ın (c.c.) ahir ve akıbetimizi hayretmesi dua ve dileklerimle.