Hayatın en önemli ticareti veyahut da alışverişin en hayırlısı, ebedi olan ahiret saadetini kazanmaktır. O da burada tabi tutulduğumuz denemede başarılı olmakla elde edilir. Aklı başındaki hiçbir şuurlu Müslüman üç günlük dünya menfaati için gerçek kazancı asla ıskalamaz. Gerekirse dünya nimetlerinden geçer, ancak ebedi alemden asla vazgeçmez.
Allah (c.c.), ahiretin tarlası olan bu dünyada kullarının ebedi saadeti yakalamaları ve kurtuluşa kavuşmaları için imani ve ameli yönünden kurtuluş reçetesini Kur'an'ı Kerim'in değişik Âyetlerinde defalarca açık ve net olarak bildirmiştir.
Mesela;
Bakara süresinin hemen başında onlar;
* Gaybe inanırlar,
* Namazı dosdoğru kılarlar,
* Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcarlar,
* Sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar,
* Ahirete de kesin olarak inanırlar,
Şeklinde kurtuluşun itikadi reçetesini,
Mu'minun surenin hemen başında ise;
* Namazlarını huşu içinde kılanlar,
* Boş ve yararsıź işlerden yüz çevirenler,
* Zekatı verenler,
* Irzlarını koruyanlar,
* Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler,
İfadeleri ile de kurtuluşun ve cennete varis olabilmenin ameli reçetesini bildirmiştir.
Kurtuluş reçetesi elimizde. Şimdi bütün mesele; Allah'ın (c.c.) yukarıda zikredilen kurallarına riayet edip etmeme iradesini sağlıklı tercih edebilmekten geçiyor. Bu kurallara riayet edenler ebedi saadeti yakalarlar, bunlara inandığı halde; ama, fakat, lakin gibi mazeretlerle kulların koyduğu kurallara itaat eden ve farkında olmadan kula kul olanlar geleceklerini tehlikeye atarlar.
Allah'ın (c.c.), kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkesi O'nun kurallarına uyanlardan eylemesi dua ve dileklerimle.