Platon veya Eflatun antik zamanların filozofu ve bilgesidir. Dünyada üniversite düzeyindeki ilk kurumlardan biri olan Akademinin kurucusu olan ve düşünce tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden Platon, felsefe ve bilim tarihindeki pek çok tartışmanın temellerini atmıştır.
Bir gün Platon'a iki soru sormuşlar:
Birincisi ; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir"?
Platon tek tek sıralamış:
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki sonrasında çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.
Yarından endişe ederken bugünü unuturlar.
Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar,
Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.
Sıra gelmiş ikinci soruya; "Peki sen ne öneriyorsun"?
Bilge yine sıralamış;
Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın!
Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.
Önemli olan; hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.
Bu sözlerin anlamını yıllar önce anlamam mümkün değildi. Hatta otuzlu yaşlarımda benden yaklaşık kırk yaş bir büyüğümle sohbet ederken hiç unutmam bana aynen şunu demişti. “Bak evlat sizin en büyük saflığınız yiyemeyeceğiniz paranın ve kullanmayacağınız eşyanın peşinde koşuyorsunuz, senin aylık ihtiyacın kaç lira? Diyelim ki 20 bin lira, neden sen 100 bin liranın peşinde koşarak sırtına 80 bin liralık daha yük yükleyip kendini yoruyorsun risk alıyorsun? İhtiyacın kadar çalışmıyorsunuz” demişti.
Şimdi o kadar iyi anlıyorum ki; gerçekten de belli bir zaman sonra aylık kazancınız ne olursa olsun harcayacağınız para belli oluyor. Tansiyonuz var diyorlar istediğiniz gibi yiyemiyor içemiyorsunuz, kolesterole şekere dikkat edin diyorlar, istediğiniz gibi yiyemiyor içemiyorsunuz. Büyük bir eviniz olsun istiyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz ki çocuklar bir bir yuvadan uçup gidiyor o koca evde tek kalıyorsunuz, bazen yandaki odaya bile günlerce girmediğiniz oluyor. Gençken grand tuvalet giyinip sokaklara çıkarken bir zaman sonra o kıyafetler de insanı sıkmaya başlıyor, markalar umurunuzda bile olmuyor, salaş rahat kıyafetler tercih ediyorsunuz. Son model arabam olsun derken bir bakıyorsunuz ki neredeyse arabaya bile ihtiyaç kalmıyor. Trafiğin yoğunluğu trafikte insanların saygısızlığı sizi bunaltıyor ya toplu taşıma araçlarına biniyorsunuz ya da sağlık için yürüyerek gideyim diyorsunuz.
Sonuç olarak gün geliyor ünlü düşünür Platon’un bu yazısını okuyorsunuz ve kendi kendinize diyorsunuz ki ne kadar doğru sözler. Gerçekten de para kazanmak için yeri geliyor sevdiklerinize zaman ayıramıyorsunuz yeri geliyor sağlığınız elden gidiyor. Sağlığınızı kazanmak için kazandıklarınızı harcıyorsunuz. Hadi sağlığınız elden gitmedi diyelim daha fazla kazanmak için sevdiklerinize ayırmadığınız zamanları nasıl geri alacaksınız? Kendinize ayırmadığınız zamanları nasıl geri alacaksınız? Kimi sevdikleriniz elinizden kayıp gidiyor sizin ise gençliğiniz elden kayıp gidiyor. Sebebi daha çok kazanmak için.
Kısaca yine Platon’un dediği gibi; yarından endişe ederken bugünü unutuyoruz, oysa ne bugünü ne yarını yaşayabiliyoruz. Hiç ölmeyecek gibi yaşadığımızı sanırken aslında hiç yaşamadan ölüp gideceğimizin farkına varamıyoruz.
Önemli olan; hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.