Vizyon Kuyumcu
Hakan DİNÇAY
Köşe Yazarı
Hakan DİNÇAY
 

Öfke İle Kalkın, Ama Kazançlı Oturun

İlkokul yıllarımdı. Dersimiz beden eğitimi dersi. Futbol maçı yapacaktık, öğretmenimiz bizi iki gruba ayırdı. Ben kaleciyim, maç başladı. Rakibimizle eşit güçte bir futbol maçı yapıyoruz. Top bana geliyor ve rakibimin önünden topu aldım. Ama rakibim ben topu aldığımda bana bilerek sert bir tekme attı. Canım çok yandı. Öfkelendim topu rakibimin yüzüne fırlattım. Yüzüne çarpan topla rakibim elini yüzüne götürdü. Canı yanmış olacak ki acı bir çığlık attı. Hırsımı alamadım hayalarına sert bir tekme attım. Çocuk yerde kıvranmaya başladı. Öğretmen hemen yanıma geldi kolumdan sert bir şekilde çekti. Hemen yerde yatan çocuğa eğildi. Ona yardım etti. Çocuk yerde bir dakika kıvrandı, ama oyuna devam etti. Ben ise oyun dışı kaldım. Arkadaşlarım futbol oynarken ben bir saat tek ayak üzerinde durma cezası aldım. Maç bitti, tek ayak üzerinde durma cezam da bitti. Beden eğitimi öğretmenim beni yanına çağırdı. Bana şunu dedi. “Yarın baban gelsin, dedi.” Bende babama söyledim “Seni okuldan istiyorlar.” dedim. Babam okula gitti. Eve geldi “Beni ele güne karşı rezil ettin. “Dedi. Birde babamdan dayak yedim. Yediğim dayak yetmedi. Bir hafta evde televizyon seyretmeme cezası aldım. Sonuç: Ben haklı iken öfkeme sahip olamadım. Sonra ne oldu. Öğretmenim beni oyundan attı. Bir saat sınıf arkadaşlarımın gözü önünde tek ayak üzerinde durdum. Evde babamdan dayak yedim. Bir hafta televizyon seyretmeme cezası aldım. Haklıydım ama haksız duruma düştüm. Yetmezmiş gibi ceza aldım. Hem okulda hem evde cezamı çektim. Akşam odama kapandım. Odamda radyo vardı. Televizyon seyredemediğim için radyo dinliyordum. Cezamı çekerken radyoda spiker o zamanın ünlü ve centilmen bir sporcusu ile röportaj yapıyordu. Futbolu sevdiğim için yapılan röportajı dinledim. Spiker Futbolcu ya şu soruyu sordu. “Çok güzel oynuyorsunuz. Çok sert vuruşlarınız var. Rakip oyuncular size sahada sürekli tekme atıyor. Ama siz hiç sinirlenmiyorsunuz. Sizin ne kırmızı kartınız var nede sarı kartınız. Buna rağmen çok da güzel oynuyorsunuz. Neredeyse her maçta en az bir golünüz var. Öfkenize nasıl hâkim oluyorsunuz diye sordu spiker.” Futbolcunun ses tonu sorulan soruya güldüğünü hissettirmişti bana.  Cevabı net ve basitti. “Aslında ben çok asabi ve sinirli bir insanım.” Dedi. Konuşmasına devam etti. “Ben oyun esnasında bana tekme attıklarında hıncımı toptan alırım. Rakibimi topla özdeşleştirir rakibe vuruyormuş gibi topa vururum. Hıncımı toptan alırım. Böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş olurum” Dedi. Konuşmasına devam etti. “Ben topa o sinirle sert vurunca genelde gol olur. Böylece rakibimizi yeneriz. Rakibimizi yenince onu daha çok üzerim, böylece rakibimden hıncımı almış olurum.” Dedi. Ünlü sporcunun ben odamda cezalı iken radyoda söylediklerini duyunca, ünlü sporcunun yaptığını kendi yaptığımla kıyasladım. Ben rakibime saldırmakla çok büyük hata yaptığımı anladım. Her işte bir hayır vardır derler. Gerçekten rahmetli babam, bana bir hafta televizyon seyretmeme cezası vermeseydi. Ünlü futbolcunun dediklerini dinlemeyecektim. Onun dedikleri ile kendimi kıyasladım. Sonra şunu düşündüm. Bu futbolcunun yaptığı işi ben başka işler de de kullanabilirim dedim. O günden sonra bana hayatta kazık atanlara beni kandıranlara kızmamayı öğrendim. Bu insanlar beni kızdırdıkça her alanda onlardan başarılı olmak için çalıştım. Hıncımı onlardan daha başarılı olarak aldım. Doğal olaylarda böyle. Şöyle düşünün. Gökyüzü kızar ve gök gürler, şimşekler çakar. Yağmurlar yağar, yağmur suları birleşir seller olur. Seller önüne geçen her şeyi alır götürür. Ama olaya bir de şöyle bakın. Gökyüzü kızar şimşekler çakar yağmur yağar, yağan yağmurlar dereleri doldurur, sonra dereler ırmağı besler. Su ile dolu ırmaklar azgın sularını baraja akıtır ve barajın tepesinden akan sular potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye dönüştürür. Böylece tribünler çalışır ve elektrik elde edilir. O elektrikler sayesinde bütün şehir aydınlanır. Sizde baraj gibi geniş olun. Biri sizi öfkelendirdi mi, öncelikle sakin olun. Öfkenizi karşınızdaki insandan daha iyi olma yönünde kullanın. Göreceksiniz bu sayede herkese örnek bir insan olacaksınız ve sizi gören sizinle beraber aydınlanacaktır.  Öfke ile kalkın ama kazançlı oturun.
Ekleme Tarihi: 06 Haziran 2024 - Perşembe
Hakan DİNÇAY

Öfke İle Kalkın, Ama Kazançlı Oturun

İlkokul yıllarımdı. Dersimiz beden eğitimi dersi. Futbol maçı yapacaktık, öğretmenimiz bizi iki gruba ayırdı.

Ben kaleciyim, maç başladı. Rakibimizle eşit güçte bir futbol maçı yapıyoruz. Top bana geliyor ve rakibimin önünden topu aldım. Ama rakibim ben topu aldığımda bana bilerek sert bir tekme attı. Canım çok yandı. Öfkelendim topu rakibimin yüzüne fırlattım. Yüzüne çarpan topla rakibim elini yüzüne götürdü. Canı yanmış olacak ki acı bir çığlık attı. Hırsımı alamadım hayalarına sert bir tekme attım. Çocuk yerde kıvranmaya başladı. Öğretmen hemen yanıma geldi kolumdan sert bir şekilde çekti. Hemen yerde yatan çocuğa eğildi. Ona yardım etti. Çocuk yerde bir dakika kıvrandı, ama oyuna devam etti. Ben ise oyun dışı kaldım. Arkadaşlarım futbol oynarken ben bir saat tek ayak üzerinde durma cezası aldım.

Maç bitti, tek ayak üzerinde durma cezam da bitti. Beden eğitimi öğretmenim beni yanına çağırdı. Bana şunu dedi. “Yarın baban gelsin, dedi.” Bende babama söyledim “Seni okuldan istiyorlar.” dedim. Babam okula gitti. Eve geldi “Beni ele güne karşı rezil ettin. “Dedi. Birde babamdan dayak yedim. Yediğim dayak yetmedi. Bir hafta evde televizyon seyretmeme cezası aldım.

Sonuç:

Ben haklı iken öfkeme sahip olamadım. Sonra ne oldu.

Öğretmenim beni oyundan attı.

Bir saat sınıf arkadaşlarımın gözü önünde tek ayak üzerinde durdum.

Evde babamdan dayak yedim.

Bir hafta televizyon seyretmeme cezası aldım.

Haklıydım ama haksız duruma düştüm. Yetmezmiş gibi ceza aldım.

Hem okulda hem evde cezamı çektim. Akşam odama kapandım. Odamda radyo vardı. Televizyon seyredemediğim için radyo dinliyordum. Cezamı çekerken radyoda spiker o zamanın ünlü ve centilmen bir sporcusu ile röportaj yapıyordu. Futbolu sevdiğim için yapılan röportajı dinledim.

Spiker Futbolcu ya şu soruyu sordu. “Çok güzel oynuyorsunuz. Çok sert vuruşlarınız var. Rakip oyuncular size sahada sürekli tekme atıyor. Ama siz hiç sinirlenmiyorsunuz. Sizin ne kırmızı kartınız var nede sarı kartınız. Buna rağmen çok da güzel oynuyorsunuz. Neredeyse her maçta en az bir golünüz var. Öfkenize nasıl hâkim oluyorsunuz diye sordu spiker.”

Futbolcunun ses tonu sorulan soruya güldüğünü hissettirmişti bana.  Cevabı net ve basitti. “Aslında ben çok asabi ve sinirli bir insanım.” Dedi. Konuşmasına devam etti. “Ben oyun esnasında bana tekme attıklarında hıncımı toptan alırım. Rakibimi topla özdeşleştirir rakibe vuruyormuş gibi topa vururum. Hıncımı toptan alırım. Böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş olurum” Dedi.

Konuşmasına devam etti.

“Ben topa o sinirle sert vurunca genelde gol olur. Böylece rakibimizi yeneriz. Rakibimizi yenince onu daha çok üzerim, böylece rakibimden hıncımı almış olurum.” Dedi.

Ünlü sporcunun ben odamda cezalı iken radyoda söylediklerini duyunca, ünlü sporcunun yaptığını kendi yaptığımla kıyasladım. Ben rakibime saldırmakla çok büyük hata yaptığımı anladım. Her işte bir hayır vardır derler. Gerçekten rahmetli babam, bana bir hafta televizyon seyretmeme cezası vermeseydi. Ünlü futbolcunun dediklerini dinlemeyecektim. Onun dedikleri ile kendimi kıyasladım. Sonra şunu düşündüm. Bu futbolcunun yaptığı işi ben başka işler de de kullanabilirim dedim. O günden sonra bana hayatta kazık atanlara beni kandıranlara kızmamayı öğrendim. Bu insanlar beni kızdırdıkça her alanda onlardan başarılı olmak için çalıştım. Hıncımı onlardan daha başarılı olarak aldım.

Doğal olaylarda böyle. Şöyle düşünün. Gökyüzü kızar ve gök gürler, şimşekler çakar. Yağmurlar yağar, yağmur suları birleşir seller olur. Seller önüne geçen her şeyi alır götürür. Ama olaya bir de şöyle bakın.

Gökyüzü kızar şimşekler çakar yağmur yağar, yağan yağmurlar dereleri doldurur, sonra dereler ırmağı besler. Su ile dolu ırmaklar azgın sularını baraja akıtır ve barajın tepesinden akan sular potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye dönüştürür. Böylece tribünler çalışır ve elektrik elde edilir. O elektrikler sayesinde bütün şehir aydınlanır.

Sizde baraj gibi geniş olun. Biri sizi öfkelendirdi mi, öncelikle sakin olun. Öfkenizi karşınızdaki insandan daha iyi olma yönünde kullanın. Göreceksiniz bu sayede herkese örnek bir insan olacaksınız ve sizi gören sizinle beraber aydınlanacaktır. 

Öfke ile kalkın ama kazançlı oturun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.