İnsan, Allah'a (c.c.) kul olma hususunda teslimiyeti, sadakati ve samimiyeti denenmek için yaratıldı. Allah'a (c.c.) hakkı ile kul olabilmek kişinin dünyada elde edebileceği en büyük nimettir. O'na şirksiz samimi ve bir şekilde kul olabilmek kişinin özgürlükteki zirve noktasıdır. Çünkü O'na layıkıyla kul olmak, kula kulluk yapmamanın tek yoludur.
Allah'a (c.c.) kul olabilen bilir ki; her türlü nimet O'nun uhdesindedir. Öyle olunca sadece O'na ve hükümlerine itaat eder, O'nun rızasını kazanmaya çalışır ve O'nun kuralları ile çelişki arz eden herşeye itiraz eder. Allah'a (c.c.) ve hükmüne teslim olmakta sorun yaşayanlar ise, kendilerinden güçlü gördükleri herkesten çekinir ve haklı veya haksızlığına bakmadan onların safında yer alma ihtiyacı duyarlar ve bu halleri ile şirk batağına bile düşebilirler. Nimetlerin sahibinin ve verenin Allah (c.c.) olduğuna inanmayan insan; işçi ise patronundan, memur ise amirinden, amir ise bir üstünden ve Devlet Başkanı ise onu o makama getirdiğine inandığı sanal güçlerden korkar. Değişik bir ifade ile Allah'a (c.c.) kul olmayı beceremeyen, özgürlüğünü kaybeder.
İnanan veya kendini Müslüman olarak tanımlayanların Allah'a mı (c.c.), yoksa kullara mı kulluk yaptıklarını öğrenmeleri için; onay verdikleri tarafın eylem ve söylemlerinin Allah'ın (c.c.) kuralları ile örtüşüp örtüşmediğine bakmaları yeterli olacaktır.
Allah'ın (c.c.), kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkesi kula kul olma zilletinden koruması ve Kendisine kul ederek en büyük özgürlüğe kovuşturması dua ve dileklerimle.