Hayat, kazanç ve kayıpların acımasızca ve kıyasıya yarıştığı bir imtihan alanıdır.
Bazen kazanırsınız ve bazen de yenik düşersiniz. Bazen kazandığınızı zannederken kaybeder, bazen de yenik düştüğünüz zannedilirken kazanırsınız. Kazanç bilinenler bazen kaybedilen veya kaybedildiği düşünülen şeyler de kazanç olabilir. Burada önemli olan kişinin niyeti ve samimiyetidir. Niyet, Allah (c.c.) rızasını kazanmak ve takip edilen yol İslâm'ın koyduğu kurallar ise; verilen mücadele kayıp gibi görünse bile kesin zaferdir.
1991 Yılında yapılan Milletvekili genel seçimlerinde bir Milli Görüşçünün CHP’li bir arkadaşla yaptıkları konuşma halen aklımda. Her akşam bir köye gidip hasbelkader lisanının elverdiği kadarı ile davamızı anlatmaya çalışan arkadaşa CHP’li bir meclis üyesi
* Sen bizim köye gelme de bizim köyde biz kazanalım dedi.
O arkadaş da:
* Aslında ben sizin köyüne gitmeyi düşünmüyordum ama, bu akşam sizin köydeyim. Bak dostum, Milli Görüş camiası olarak bizler Hakkın hakim olması, zulmün kaldırılması, adil bir düzenin tesis edilmesi, herkesin inancını inandığı gibi yaşadığı huzurlu bir ortamın oluşması, adaletin hâkim olması, Milli gelirin hakça paylaşılması ve Allah (c.c.) rızası için çalışıyoruz. Siz ise biz seçimi kazanalım da ülkeye ve insanlara ne olursa olsun diyor ve mevcut düzeni ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. Biz kaybetsek de kazanırız, siz kazansanız da kaybedersiniz. Sizin köye gelmeyecektir ama bu akşam sizin köydeyim dedi.
Evet; anlatmak istediğim şey tam da budur. Niyet samimi, takip edilen yol doğru ve riayet edilen metod Allah'ın (c.c.) kuralları ile birebir örtüşüyor ise, hedefe ulaşılmasının fazla bir önemi yok. Öyle değil de Allah'ın (c.c.) kuralları ile çelişkili bir amaç ve kişisel metotlar ile kazanılan her şey hüsrandır. Yani niyet Allah (c.c.) rızası ise her halükarda kazanırsın. Niyet nefsani ise her zaman kaybedersin.
Kazanacağız diyerek kaybedenlerden olmamamız dua ve dileklerimle.