Milli Görüş lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca Milli Görüş Partilerinin siyasi ve kurumsal kimliğini tamamen İslâmi temeller üzerine kurdu. Mesela, Şura süresinin 36, 37, 38 ve 39. Âyetlerinde; "İstişare"; büyük günahlardan kaçınmak ve farz ibadetleri ifa etmekle eşdeğer gösterilmiştir. Merhum Erbakan Hocanın kurduğu Milli Görüş hareketinin kurumsal kimliğinin zirvesine oturtulan Yüksek İstişare Kurulu (YİK), bu hükme uygun olarak dizayn edilmiştir. Milli Görüşün tek siyasi temsilcisi Saadet Partisinin tüm fertleri gibi, Genel Başkanı da Saadet Partisinin kurumsal kimliğine itaat etmekle yükümlüdür. Tüm dünyaya Hakk ve adalet getirmek, İslâm ahlâkını hakim kılmak üzere her türlü engelleme ve zorluklara rağmen siyasi hayatını devam ettiren Milli Görüş hareketinin bir mensubunun; İslâmi emir ve yasaklarının hesabına gelen kısmını benimseyip, gelmeyen hükmünü yok sayması düşünülemez. Böyle bir tutum zaten Milli Görüşçülük kimliği ile bağdaşmaz. Mesela bir şahsın, İslâm’ın "Emaneti ehline verin" hükmünü ele alarak Genel Başkanlık görevine talip olurken, o emanetin ehline "İstişare" ile verilmesi gerçeğini yok sayması İslâmi bir yaklaşım olamaz. Milli Görüşün kurumsal kimliğine itaat etmeyenler, daha önce üç günlük dünya menfaati için Milli Görüşü terk ederek bölenler gibi dış güçlerin amaçlarına hizmet ederler. Daha önemlisi; tam da kongre öncesinde YİK kararı hilafına çok liste ile seçime gidilmesi tek kelime ile Milli Görüşün bir defa daha bölünmesi demektir ki, tek kelime ile milli ve manevi değerlerimize ihanettir. Çünkü bu durumdan en çok Siyonist Yahudiler memnun olurlar. Böyle bir bölücülüğe yol açmak kadar bölücülerin yanında olmak da ihanettir. Allah'ın (c.c.); kendisini Müslüman ve Milli Görüşçü olarak tanımlayan herkesi; Saadet Partisinin kurumsal kimliğine karşı gelmekten ve karşı olanların tarafında yer almaktan koruması dua ve dileklerimle.