Bazı tefsirciler; Allah'ın (c.c.) verdiği nimetine arkasını dönenlere, o nimetin bir daha verilmesinin pek mümkün olmadığını ifade ederler.
Çünkü o kul Allah'ın (c.c.) kendisine verdiği nimetini kabul etmemiş ve arkasını dönmüştür. Bir insan, İslâm ile şereflendirilmiş ve o kişi daha sonra inkar etme gafletine düşmüş ise, o nimete yeniden kavuşması ancak kulun af talebinin kabul edilmesi ile mümkün olabilir.
Allah (c.c.) Kur'an- Kerim'in Âli İmran suresinde:
Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır." (3-104)
"Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır." (3-105)
"O gün bazı yüzler ağrır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, imanınızdan sonra inkar ettiniz öyle mi? Öyle ise inkar etmenize karşılık azabı tadın denilir" (3-106)
Şeklindeki ifadeler ile; iyiliği emreden ve kötülüklere engel olmaya çalışan Hakk merkezli bir çizgiden ayrılarak birlik ve beraberliği bozanların ahir ve akıbetleri konusunda bizleri ikaz etmektedir.
Acizane halimle bundan; Hakk merkezli hareketin birlik ve beraberliğini bozan, bozmakta kalmayıp tam karşısına geçen ve zulme ortak olanların, daha önce sahip oldukları iman nimetine yeniden kavuşmaları için, hatalarına tevbe etmeleri gerektiğine inanıyorum. İnsanın hatasını kabul etmesi nefsine ağır gelecektir ama, eskiden kendisine bahşedilen nimetlere yeniden sahip olmasının başka bir yolu da yoktur.
Allah'ın (c.c.) kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkese; hatasını görme, tevbe etme ve İslâmi şuura sahip olmayı nasip etmesi dua ve dileklerimle.