Türkiye'de siyasetin sağcılık ve solculuk gibi batı dayatması iki ayrı görüşe sıkıştırıldığı ve insanların kutuplaştırıldığı bir ortamda; bir lider çıktı ve bu iki kutup dışında milli/manevi değerleri önceleyen, herkesi kucaklayan yüzde yüz yerli ve Milli Görüş Hareketini ortaya koydu.
Laikliğin din karşıtlığı olarak yorumlandığı bir ortamda İslâmi değerleri önceleyen Milli Görüşü, İslâm düşmanı bir gazeteci; "Ben Erbakan'ın hayatını inceledim. Önce Milli Nizam, sonra Milli Selamet, Milli Görüş bunların hiç birisi bizim bildiğimiz ulusal kavramlar değil, dini kavramlar. Adil Düzen de Şeriatın ta kendisi" diyerek özetliyor ve bu harekete hayat hakkı tanınmaması için bir yerlere işaret fişeği gönderiyordu. Tabi sonra yaşanan ve Milli Görüş camiasına yaşatılan sıkıntılar, partilerinin dört defa kapatılması, liderinin keza defalarca siyasi yasaklı hale getirilmesi ve defalarca bölünmesi siyasetle ilgilenen herkesin malumu.
Milli Görüş İslami bir görüş olduğuna göre, Milli Görüşü temsil eden kurumsal oluşum ve mensuplarının her türlü eyleminin Allah'ın (c.c.) koyduğu nizama uygun olması icap eder. Merhum Necmettin Erbakan Hoca da zaten her türlü engellemeye rağmen bu kurallara hayatiyet kazandırmak için mücadele verdi. Mesela Allah (c.c.) Müslümanların işlerini şura ile yürütmelerini tavsiye ediyor. (Şura-38) İşte Erbakan Hoca da teşkilatın yapısında Milli Görüşün olmazsa olmazı olan istişareyi Yüksek İstişare Kurulu ile kurumsallaştırdı.
Her konu herkesle İstişare edilmez. Mesela derin fıkıh ilmi gerektiren bir hususta mahalle camisi imamından fetva sorulmaz. Zaten sevgili Peygamberimizin mescide devam eden sahabelerle, Hz Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in ise sahabenin önde gelenleri ile istişare ettikleri biliniyor. Bu nedenle istişare konu ile ilgili yeterli bilgi ve donanıma sahip ehliyetli insanlarla yapılır, kararı başkan verir ve alınan karar; inanç değerlerimiz ile çelişki arz etmediği sürece hoşumuza gitmese bile herkes bu karara itaat etmek zorundadır. Ülkemizin siyasi geçmişine baktığımızda; istişaresiz yola çıkanların hazin örnekleri, istişarenin önemini ve itibar etmeden burnunun dikine gidenlerin ne hale düştüklerini anlatıyor olsa gerek.
Allah'ın (c.c.) İslâm nimeti ile şereflendirdiği ve kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkesi, istişareye riayet etmemek gibi bir hastalıktan koruması dua ve dileklerimle.