Yurt dışında çalışan Necati Toprak ağabeyimiz 2.000 öncesi yıllarda her seçimde arabası ile Türkiye'ye gelir ve köyleri gezerek seçim çalışmasına katılırdı.
1994 Yerel seçimlerinde geldiği Samsun/Ladik ilçesinde Kurtuluş Savaşı gazisi Şükrü Delibalta ağabeyimiz ziyaret eder. Delibalta; "Bak evladım, sağlığım yerinde olsa da köylerde ben de senin yanında olabilsem. Ama gördüğün gibi sağlığım buna müsait değil. Şimdi sen köylere gideceksin, yanında sana destek olacak birilerini bulamayacaksın. Bu seni sakın üzmesin. Allah (c.c.), insanın hayal gücünün bile sınırlarını aşan; gecesi, gündüzü, mevsimleri ve sayısını ancak Kendisinin bildiği yıldız ve galaksiler ile muazzam bir kainat yarattı. Dileseydi kendi nizamını hâkim kılmak Allah'a kainatı yaratmaktan daha mı güç gelirdi? Murat ettiği bir iş için "ol" demesi yeterdi. Önemli olan etrafının kalabalık olması değil, ayaklarının O'nun razı olacağı tarafta olması." diye nasihat eder.
İnsan Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmak için yaratıldı. Önemli olan sağa sola yalpa yapmadan ve kula kulluk etmeden O'nun koyduğu kurallara uygun bir hayat yaşamaktır. Hak ve hakikatin mücadelesini vermek isteyen, sayısal çoğunluğa ihtiyaç duymaz. Tüm dünyayı karşısına alma pahasına olsa ve tek başına kalsa bile inandığı doğrudan asla taviz vermez. Dünyanın hiçbir nimeti veya cefası onu inandığı doğrudan çeviremez. Nefsini tabulaştıran ve dünyevi beklentisi Allah'ın (c.c.) kuralları ile çelişki arz edenler kalabalıkların himayesine sığınırlar.
Netice de insanın kısmeti bellidir. Adam gibi dik durup değerlerinden taviz vermese de, günde On takla atsa da takdir edileni yaşayacaktır. Bir farkla ki, birinde adam gibi ve diğerinde onursuz birisi olarak.
Allah'ın (c.c.), kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkesi himayesine alması ve onursuz bir hayat yaşamaktan koruması dua ve dileklerimle.