Günümüzde yaşanan olaylar,  Siyonist kışkırtmalar ile yeni bir dünya savaşına doğru gidildiğinin işaretlerini taşıyor. Bu ortamda millet olarak muhtaç olduğumuz en önemli şey milli birlik ve beraberliktir.   Siyasi, ırki veya etnik kimlikli farklı kuruluş ve kurumlar arasında düşmanlık oluşturulması da Siyonizmin projesidir. Çünkü coğrafyamız Siyonizmin ilgi alanındadır ve Büyük İsrail sınırları içinde gösterilmektedir.   Tam da bu ortamda uzun yıllara dayalı plân, proje ve programlarla bölge ülkeleri ehliyeti yetersiz siyasetçiler kullanılarak hedefe ulaşılmak istenmektedir. Devlet idaresi becerisi olmayan idarecilerle güç odakları arasına kin, nefret ve düşmanlık tohumları ekilmekte ve bu tuzak ya zihinde teslim olmuş veya omurgasız siyasi kadrolar eli ile yürütülmektedir. Amaç, birlik ve bütünlüğümüz parçalanarak gelecekteki bir cihan savaşında başarımızın engellenmesidir. Siyasi kadroların kendileri gibi düşünmeyen herkesi düşman ve hatta vatan haini olarak tanımlamalarının arka plânında milli birliğimizin yaralanması ihaneti yatmaktadır.   Toplumda barış ve karşılıklı anlayışı sağlamak iktidarın ana görevi olması lazım gelirken, ortaklardan ağzını açanın, hiç ilişkisi olmamasına rağmen rakibini FETÖ’cülük veya PKK’cılıkla itham etmesi ve karşı tarafı "illet, zillet" gibi aşağılayıcı ifade kullanarak dışlanması vatan millet sevdalılığı ile bağdaştırılacak bir şey değildir.   AKP kendi geleceği için siyasileri karşı karşıya getirirken, hizmet üretenlerle alanları, üretici ile tüketiciyi, ev sahibi ile kiracıyı birbirine düşman hale getirdi. Ama, bunlardan daha tehlikelisi; ülke geleceğinin teminatı olan ve adaleti temsil eden Anayasa ve Yargıtay gibi saygın kurumları birbirleri ile çatışır hale getirdi.   Bence görev amacına uygun böyle büyük başarılar, üstün cesaret madalyasını sonuna kadar hak eder.