Okuyanlar hatırlarlar bizde şekilcilik bir hastalık diye bir yazı vardı.
Kısaca hatırlatayım o yazımı:
Samsun da TEKNOFEST fuarı açılmıştı.
Tabi bu fuara, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere birçok siyasi kimlik katılım sağlayacaktı.
Ayrıca, yurt dışından yurt içinde de ziyaretçiler fuara ilgi gösterecekti.
Fuar alanı Çarşamba Havalimanın da olacağı için o bölgeye giden tüm yollara asfaltlar dökülmüştü, her yüz metreye trafik levhaları konulmuş, yol çizgileri yaya çizgileri yapılmıştı.
Görseniz kendinizi Avrupa ülkesinde bir kasabada sanırdınız.
Hatta Avrupalılar görse harbiden bizi kıskanırdı.
“Vay vay” derlerdi.
“İki üç bin nüfusu olan bir yerde yollara bakın bizde neden yok” diye kıskançlıkların çat diye çatlarlardı.
Bahsettiğim bölge halk arasında Costal diye bilinen Çarşamba’nın Çınarlık Mahallesi.
O zaman ben şunu demiştim, “Costal Costal oldu olalı böyle bir yol, böyle bir hizmet görmedi. Bakalım fuar sonrası bu hizmet devam edecek mi?”
Fuar bitti...
Hadi gelin görün şimdi o yapılan yolar çöktü.
Millet evine barkına tabiri caizse arabaların da zıplaya zıplaya gidiyor geliyor.
Dikkat etmezseniz her gün arabanızın ya tekerini gümletir ya da arabanınızın amortisörlerini patlatırsınız.
Ne oldu?
Şimdi o Avrupalı bu yolları görse ne der sizce?
Bizi kıskanırlar mı?
Yoksa "bunlar acaba kaçıncı yüzyılda yaşıyor" diye sorgular mı?
Bir not düşeyim bu bölge de birçok yer hazinenin ve hazine bu yerleri halka satıyor ve metrekaresine de 1,200 lira istiyor.
Yani bir dönüm yeriniz varsa burada devlete 1 milyon 200 bin lira vereceksiniz.
Birde şahıstan aldığınızı düşünün bir dönümüne en az 1 milyon 500 bin lira istiyorlar.
Bunu neden yazdım?
Hani yerde kıymetli, belki bilmeyenler dağ başı falan sanabilir ama öyle değil binlerce yazlığın olduğu bir bölge burası.
Ama yolları 1900'lü yıllardan kalma sanki.
Bitti mi?
Bitmedi...
Benim de o bölgede bir evim var.
Bakın abartmıyorum yaklaşık iki yıldır sabah 09:00’dan akşam 17:00’a kadar elektrik kesintisi olacak diye mesaj geliyor bana.
Üşenmeden son 4 ayın YEDAŞ'tan ya da YEPAŞ'tan gelen mesajlarını dokümanını çıkardım.
120 günün 30 günün de elektrikler kesilmiş.
Arızadan kesilenleri saymıyorum bile.
Neredeyse iki günde bir elektrik kesintisi olmuş.
Ve bu iki yıldır sürüyor.
Mail attım, telefonla aradım, Whatsapp’dan yazdım.
Aldığım cevap “efendim size daha iyi hizmet etmek için falan filan zart zurt.” Ya arkadaş en fazla 4 bin nüfusu olan bir yerin çalışması iki yılda bitmez mi?
Ulan Çanakkale Köprüsü iki yılda bitti.
Avrupa’nın en büyük havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı bir buçuk yılda bitti.
Yaa! 1973 de inşaatı biten Boğaziçi köprüsü bile o günün teknolojisi ile üç yılda bitti.
Bizim Yedaşçılar, Yepaşcılar iki yıldır 4 bin nüfusu olan bir yerin elektrik yapılanmasını bitiremedi.
Karda kışta evinde hastası var mı?
Çocuğu var mı?
Düşünmeden elektrikleri kestiler ve hala da kesiyorlar.
Varsa bana inanmayan buyursun bölgenin insanlarıyla birlikte konuşalım.
Hodri meydan.
Şimdi hani yol yaptık diye öğünen siyasilere sesleniyorum.
Ben size hiç geçmeyeceğim ya da hayatım belki 5 sefer geçeceğim yollar için mi oy vereceğim?
Ya da her gün evime giderken zıplaya zıplaya gittiğim yollar için, iki gün de bir kesilen elektrikler için mi oy vereceğim?
O "yol yaptılar" diyenler daha iyi anlasın diye bir örnek vereyim:
Diyelim siz Bağ-Kur emeklisisiniz sizin emekli maşınızı 5,500 yapıp, SSK emekli maşlarını 20 bin lira yapılırsa(!) siz olsun biz 5,500 lira alıyoruz ama SKK’lılar 20 bin lira alıyor oyumu SKK'ların maaşını 20 bin lira yapanlara veriyorum, ben 5,500 lira maaşla sürünmeye devem edeceğim der misiniz?
Diyen çıkarsa aklına saygım var bu ayrı ama mantık olarak bunu kimse demez.
O zaman ben soruyorum; ben evime zıplaya zıplaya çukur için de yollarda giderken, bu yüz yılda iki günde bir elektriklerim kesilirken, hiç gitmediğim yollar için mi oy vereceğim?
Hadi bir akıl verin bana...
Ben burada devamlı kalmıyorum ama kalanlar var.
Ve onların sesini duyurmak istiyorum.
Ayıptır yazıktır.
Avrupa bizi çatır çatır kıskanırken, bu durum hiç hoş değil.