Bazen arkadaşlarım bana “başkan boş ver ununu eledin eleğini astın bak keyfine ne kendini yoruyorsun? Sen mi düzelteceksin sorunları” diyorlar.
Evet, haklı oldukları yerler var. Ben gerçekten unumu elemişim, sonra bir daha elemişim, peşine bir kez daha elemişim. Eleğimi de asmamış başkalarına vermişim, belki onlara da faydası olur diye.
Bugün bile elediğim undan hala yararlananlar var etrafım da.
Ben maddi olarak ne yaptıysam kendi çabamla yaptım.
Ne anne babadan, ne hısım akrabadan bir kuruş destek görmedim.
Öyle siyaseti arkama alıp ihaleler falan da almadım.
Neyimiz varsa alnımızın teri ile oldu.
Hoş öyle çok bir şeyimde yok.
Yetecek, kimseye muhtaç olmayacak kadar var çok şükür.
Kendimce aklı olan biriyim, parayı seven biri olsaydım inanın parayı çuvalla kazanırdım.
Sivil toplum örgütü başkanı olup milletin derdiyle uğraşacağıma parayı kovalardım.
Bir varsa ikim olurdu, beş varsa onum olurdu.
Hani bir laf vardır ya “feleğin çemberinden geçmek” diye! İşte ben feleğin çemberinden geçmekten felekte çember bırakmadım.
Benim felek başkalarının feleğinden borç çember almaya başlamıştı.
Kısaca ben yokluğu da bildim, varlığı da bildim.
Bunda sonra da, varken yaşamasını bildiğim gibi yokken de yaşamasını bilirim.
Emekli maaşı artsa ne olur artmasa ne olur?
Esnaf, asgari ücretli kan ağlasa ne olur, ağlamasa ne olur?
Esnaf kepenk kapatsa ne olur, kapatmasa ne olur?
"Bana ne" diyebilir miyim?
Derim...
Ama demem, diyemem ben.
Ben haksızlık karşında dilsiz şeytan olamam.
Komşum açken ben tok yatamam.
Emekli maaşına bağlı yaşayıp ay sonunu getiremeyen, esnaf olup kirasını ödeyemeyen, memur olup pazarın çarşının hesabını yapanlar varsa bu ülkede!
Yıllarca pirim ödeyen emekliye 7.500 lira maaşı reva görüp, kendilerine 60 bin lira emekli maaşı hak gören siyasiler varsa bu ülkede ben susamam arkadaş.
Aynı gemide olduğumuz halde (!) 7.500 lira emekli maaşını halka, 60 bin lira emekli maaşını vekillere veren bir sistem varsa bu ülkede ben konuşurum arkadaş.
Sen de aynı pazara gidiyorsun ben de aynı pazara gidiyorum.
Sende aynı elektriği suyu doğalgazı ödüyorsun ben de.
Ben 30 sene pirim ödemişim aldığım para 7,500 lira sen 4 sene vekillik yapmışsın aldığın emekli aylığı 60 bin lira.
Eğer bu hak değilse ki değil, o zaman ben konuşurum arkadaş.
Altımız kuru sırtımız pek diye susanlardan dilsiz şeytanlardan olmam ben.
Ben susayım, sen de sus, o da sussun, şunlar hatta bunlar da sussun, şuradakiler buradakiler oradakiler de sussun.
Haksızlıkları görmeyelim, duymayalım, söylemeyelim.
Sonra Müslümanlığı kimseye bırakmayalım.
İşimize gelen hadisleri uygulayalım işimize gelmeyenleri uygulamayalım.
Ne diye buyurdu, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.);
"haksızlık karşısın da susanlar dilsiz şeytanlardır."
Ne diye buyurdu, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.);
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir”
Susalım mı?
Şimdi; etrafımız da bu kadar haksızlık varken bizim altımız kuru sırtımız pek diye üç maymunu mu oynayalım?
Müslüman’ız diyoruz ama haksızlık karşısın da susuyoruz.
Susan tüm din kardeşlerime selam olsun.
Onlara tavsiyem İslam’ı iyi öğrensinler.
Ama ben susmam susamam.
Ne vicdanım, ne ahlakım, ne de, inandığım İslam’ın kuralları susmama izin vermez.