Daha önceki yazımda bazen zaferler karşındakinin yaptığı hatalarla kazanılır demiştim.
Seçim kazanmaları da bir zafer olarak görürsek, adayların hataları kazanmalarına ya da kaybetmelerine neden olabilir.
Millet İttifakı'nın adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir resmi sosyal medyada gezip duruyor.
Rakipleri de bu resmi diline doladı.
Ne vardı bu resimde?
Kemal Kılıçdaroğlu yanında birkaç kişiyle poz vermiş ve bu pozda seccadeye ayakkabılarıyla basmış görüntüsü vardı.
Kemal bey bunu bilerek yaptığını hiç sanmıyorum.
Büyük ihtimal fark etmedi.
Zaten kendisi de bu konuda açıklama yaptı.
"Fark etmedim" dedi özür diledi.
Her ne kadar özür dilese de bazı kesimler bu görüntüye tepki verdi.
Özellikle de rakibi olarak görünen Cumhur İttifakı'nın taraftarları bu durumu iyice parlattı.
Sonucunda bilmeyerek de olsa yaptığı yanlıştı.
Çünkü bu bir savaş bazen savaşı kazanmak için her şey mubah sayılabiliyor.
Rakiplerin “sen bu hatayı bilmeyerek yaptın özrünü kabul ediyoruz” demiyor.
Kaşıdıkça kaşıyor.
Geçmişte de Cumhur İttifakı'nın bakanlarından olan şimdi sanırım büyükelçilik yapan Egemen Bağış bir konuşmasın da Cuma günleri bir bakara makara mesajı sallıyorum oluyor bitiyor demişti.
Ya da küçük bir çocuğa yapılan tacizde yine Cumhur İttifakı'nın bir bakanı "Küçüğün rızası" diyerek saçma bir açıklama yapmıştı.
Belki onlarında yapmış olduğu bu açıklama belki istem dışı o an ağızdan dökülen cümlelerdi bir hataydı.
Ama sonuç olarak yanlıştı.
Elbette hata yapmak insana mahsus, herkes hata yapabilir.
Kimi işinde, kimi evliliğinde, kimi seçimlerin de herkes bir şekil de hata yapar.
Bunun bedelini bazen sadece kendi öder, kimi zamanın da tüm çevresiyle birlikte öder.
Ne yazık ki ülke yönetimine talip olacak insanların yapacakları hataların bedelini sadece kendileri ödemeyeceklerdir.
Sadece çevreleri yani dostları aileleri akrabaları da ödemeyecektir.
Onların yaptığı bedeli tüm ülke öder.
Hatta Sayın Recep Tayip Erdoğan, FETO için "Ne istediler de vermedik Milletim bizi af etsin" diyerek yapmış olduğu hatayı kabul etmişti.
Ama o hatanın sonuçlar çok ağır olmuştu.
Bedeli tüm ülkemize yansımıştı.
Tabi bu yazımdan şöyle bir anlam çıkmasın:
Hangi aday kendi hatasıyla kayıp ederse bu onun sorunu bizimle ne alakası var?
Hayır var...
Basit bir hata ile seçimi kaybeden bir lider belki seçimi kazansa bu ülke için çok daha güzel icraatlar yapacak.
Bir hatanın bedeli ileri de ülke için çok vahim olacak.
Buna benzer örnekler geçmişte çok var.
En basit örneği Kanuni, Şehzade Mustafa’yı boğdurmasaydı Sarı Selim’in yerine Şehzade Mustafa gelseydi acaba durum ne olurdu sorusu hala bu gün bile merak ediliyor.
Ben tarihçi değilim ama çoğu tarihçi Kanuni’nin oğlu Şehzade Mustafa’yı boğdurmasını bir hata olarak görüyor.
Hatta Osmanlı’nın kaderinin değiştiğini düşünüyor.
Belki Sarı Selim elinden geleni yaptı.
Ama belki Şehzade Mustafa çok daha iyisini yapacaktı.
Bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
Hangi taraf olursa olsun bilmeyerek yaptıkları bir hata yüzünden seçimi kayıp ederlerse yazık olur.
Bir de seçmene bir çift sözüm var.
Dediğim gibi sonucunda hepimiz insanız.
Hatalar yapabiliriz ama biz hoş görülü bir toplumuz bilerek ya da bilmeyerek yapılan hataları görebilecek zekâya sahibiz.
Ayrıca bırakın bilmeyerek bilerek yapılan hataları bile af eden bir toplumuz biz.
Bu nedenle tercih yaparken "o bu hatayı yaptı, bu şu hatayı yaptı" diye oy kullanmak yerine, bu ülkeyi en güzel hangisi idare eder analizini yaparak oy vermemiz gerekir.
Bu konuya bir daha ki yazımda yer vereceğim.
Ama kısaca vurgulamak isterim ki! Bu ülkenin dinide bayrağı da, başkanlara başbakanlara cumhurbaşkanlarına falan değil.
Bu ülkenin halkına emanettir.
Bin yılı aşkın süredir bu ülkede bayrak inmedi ezan susmadı.
Bu saatten sonra da bir iki lidere mi kaldı ezanların bayrakların güvencesi.
Ezanın da bayrağın da teminatı halktır.