Dünyayı bir kazan olarak düşünürsek sanki altındaki ateş her geçen gün harlanıyor. Biz de coğrafi yapımızdan dolayı ateşin en çok harlandığı yerde bulunuyoruz.
Sağdan solan üstten alttan sanki birileri devamlı ateşe odun atıyor. Üstümüzde yani Kuzeyde Rusya ile Ukrayna ateşi körüklüyor, sağımızda yani doğumuzda İran başlı başına ateşi körüklüyor, solumuzda yani Batımız da Yunanlar ateşi körüklüyor, hele bir de altımızda İsrail diye bir devlet var ki! Hani olmaz olsun dedirtecek kadar illet bir devlet. Onlar hem ateşi körüklüyor hem de devamlı odun atıyor.
En son Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Tahran'da kaldığı konutunda suikasta uğradı. Bildiğim kadarıyla İsrail bu suikastı net olarak üstlenmedi ama kim ne dersin, İsmail Henniyye suikastının arkasında bu illet devlet yani İsrail var.
Üstelik İsmail Henniyye’ye yapılan suikast, İsmail Heniyye’nin İran'ın yeni cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin törenine katılmak için gittiği İran da yapılıyor.
İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’de "Heniyye'nin intikamını almanın Tahran'ın görevi olduğunu” söylüyor.
İran yaptığı açıklamalarla her zaman ki gibi uçuyor kaçıyor. Daha çok değil birkaç sene önce, İran'ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasına İsrail tarafından füze saldırısı düzenledi ve bu saldırıda İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi ve Tuğgeneral Muhammed Hadi Hac Rahimi ile 5 yetkilinin hayatını kaybetmişti. İran bu olay karşılığın da güya misilleme yapmış dronlarla İsrail’e saldırmış ama neredeyse bir tanesi bile İsrail’e zarar vermemişti. Şimdi kalkmış Heniyye’nin intikamını almaktan bahsediyor. Sen kendi ülkende ki cumhurbaşkanının yemin törenine katılan bir misafiri kendi topraklarında koruyamadın. Hangi intikamdan bahsediyorsun?
Bu suikasta en büyük tepkiyi tüm dünyada ülke olarak biz verdik. Tepki vermekte haklıyız da korkakça kalleşçe yapılan bu suikasta vicdanı olan herkes tepki verir. Ama vereceğimiz tepkilerde ağzımızdan çıkan sözlere de dikkat etmeliyiz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırıları ve işgaline sert tepki göstererek, "Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok" dedi.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz ise, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını eleştirerek, “Erdoğan, Saddam Hüseyin'in izinden gidiyor ve İsrail'e saldırı tehdidinde bulunuyor. Orada ne olduğunu ve nasıl bittiğini hatırlamasına izin verin” ifadelerini kullanarak sosyal medya hesabın da Saddam ile Sayın Cumhurbaşkanımızın resmini koyarak Cumhurbaşkanımıza dolayısıyla tüm ülkeye saygısızlık etti.
Biz Cumhurbaşkanımızı eleştirebiliriz doğrusunu yanlışını söyleyebiliriz. Ama ülkemizin Cumhurbaşkanına başka bir devletin kıytırık bakanının laf söylemesini de hazmedemeyiz.
Kısaca ben de İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’a “hoşt hadi oradan” derim.
Fakat Sayın Cumhurbaşkanımıza da şunu söylemek isterim. İsrail’e gerçekten bir gece ansızın girebilir miyiz? Bırakın ABD’yi Avrupa’yı sözüm ona İsrail düşmanı gibi gözüken birçok Arap ülkesi bile bu durum karşısın da nasıl tavır alırlar? İran dronlarla İsrail’e saldırdığın da Amerikan yapımı Patriot savunma sistemleri hangi ülkelerde aktifti ve İsrail’i savunmuştu? İsrail’in çevresine baktığınızda neredeyse tüm sınır ülkeleri Müslüman, bu durumda petriotlar Almanya’dan İngiltere’den kalkıp gelmedi değil mi? Yani demem o ki İsrail düşmanı gibi gözüken bazı Arap ülkeleri bile, bizim bir gece ansızın İsrail’e girmemiz de bizi yalnız bırakırlar.
İşte bu nedenle tepki verirken söylemlere dikkat etmek gerekir diyorum. Bir gece ansızın gelebiliriz dediğimiz de karşı tarafta densiz bir cevap verirse ki İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz son derece adice bir cevap verdi. O zaman bu cevap karşılığın da ya bir gece ansısın aha geldik diye gideceğiz. (Sonuçlar ne olur bunu ben bilemem savaş uzmanları bilir.) Ya da söylemlerimize dikkat edeceğiz.
Daha önce bana göre aklından zoru olan eski ABD başkanı Donald Trump’ın yazdığı mektubu hepimiz hatırlıyoruz.
Kim ne derse desin O mektupta benim zoruma gitmişti, bu İsrail bakan bozuntusunun paylaşımı da benim zoruma gitti.