Hani hep diyorlardı ya;
Lozan anlaşmasında gizli maddeler var, Lozan anlaşması yüzünden yer altı madenlerimizi kullanamıyoruz, Lozan anlaşması bittiğin de yeraltındaki petrolleri, doğal gazları, farklı madenleri kullanacağız, 2023 gelip Lozan Anlaşmasının süresi bitince Ülkemiz madenleri çıkartabilecek ve hep birlikte ekonomik feraha kavuşacaktık.
Hadi bakalım 2023 yılı geldi!
Lozan Anlaşması bitince "öyle olacak, böyle olacak" diyenler bu dediklerinin gerçek olmadığını anladıkların da bakalım bu sefer ne diyecekler?
Oysa Lozan iki ülkenin değil, birçok ülkenin imzaladığı bir anlaşmadır.
Onaylı birer örneği tüm imzacı ülkelere verilen Lozan'ın bir veya birkaç ülke için gizli maddelerinin olması mümkün değildir.
Bor Sektör Raporundaki veriler Türkiye’nin dünyada en büyük rezerve ve üretime sahip olduğunu ortaya koyduğuna göre Türkiye’nin bor rezervlerini belirleme, arama ve üretme konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadığı açıkça ortaya çıkıyor.
Petrol ve doğalgaz aramaları Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının yanı sıra yerli ve yabancı şirketler tarafından yoğun biçimde yapılmaktadır.
Bu bilgi ve veriler bize Türkiye’nin ham petrol ve doğalgaz arama, saptama ve çıkarma konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadığını gösteriyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi, bu konuda yapılan başvurulardan biri olan Bahtiyar Süha Keskin’in sorusuna yanıt vermişti.
Ne demişti CİMER?
"Gizli madde de yok, maden çıkarmamıza engel bir madde de yok" cevabı gelmişti.
Hatta TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Süre meselesi söz konusu değil, anlaşmada böyle bir şey yok. Gizli madde meselesi de hukukçular açısından tuhaf karşılanacak bir durum. Çünkü bir anlaşma yapıldığı zaman bu anlaşma, o imzalayan ülkelerin parlamentolarına gelir, orada onaylanır. Gizli olan bir hüküm nasıl parlamentoda onaylanacak, kim bakacak, değerlendirecek de onay verilecek? Uluslararası anlaşmalarda gizli bir hüküm olamaz. Gizli hüküm denilen bir şey varsa anlaşma değildir; anlaşma metninden değildir zaten. Böyle bir şey yok. Süreli de değil, bir uluslararası anlaşmanın gizli maddesi de olamaz; Lozan'ın da yok” dedi.
Neymiş?
Lozan anlaşmasın da gizli maddeler yokmuş.
"Lozan yüzünden yer altı kaynaklarımızı kullanamıyoruz" diyenlerin amacını az çok tahmin edersiniz sanırım.
Amaç o dönemin Cumhuriyetini kuranları karalamak, onları suçlamak için uyduruşmuş komplo teorisinden başka bir şey değil.
Neyse de 2023 geldi. Artık bu bahaneleri de kalmadı.
2023 geldi derken bu yılın Haziran ya da erkene alınırsa büyük ihtimal Nisan, Mayıs aylarının içinde seçim olacak.
Bir tarafta Cumhur İttifakı, diğer tarafta Millet İttifakı, bir tarafta da HDP.
Cumhur İttifakı'nın iddiasına göre HDP altılı masanın ayağı yönündeydi.
Yani "HDP altılı masayı destekliyor, altılı masanın gizli ortağı" diyorlardı.
Ama birkaç gün önce HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kars'ta yaptığı konuşmada cumhurbaşkanlığı seçimine kendi adaylarıyla seçime gideceklerini söyledi.
Bir anda iddialar havada kaldı.
Sonuç olarak HDP kendi adayını gösterme kararı aldı.
Bu durumda siyasi açıdan işler hesaplarda değişti tabi ki.
Parti, son genel seçimler olan 2018 Türkiye Genel Seçimleri'nde 5.865.977 (%11,7) oy alarak 67 milletvekiliyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yer aldı.
Bu ne demek oluyor?
HDP'nin ciddi bir oyu var.
Benim şahsi düşüncemde HDP’nin terör örgütü PKK ya destek verdiği yönündedir.
Ama her ne olursa olsun ortada yaklaşık 6 milyon oy gibi ciddi bir potansiyeli var.
Bu potansiyelde seçimlerde etkin bir rol oynayacaktır.
HDP'nin Cumhurbaşkanlığı için kendi adayı ile katılacağını açıklaması altı masanın gizli ortağı ya da altı masanın ayağı iddialarını çürütecektir.
Sonuç olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde üç aday çıkarsa seçim ilk turda sonuçlanmayabilir.
Büyük ihtimal ikinci tura kalacaktır.
İkinci turda da Cumhur İttifakı'nın adayı ile Millet İttifakı'nın adayı yarışacaktır.
İşte o zaman boşta kalan HDP seçmenin oyları seçimi etkileyebilir.
Ne Cumhur ittifakı ne de Millet ittifakı ben bu oyların peşinde değilim diyemez.
Zaten demiyorlar da.
Dediğim gibi HDP nin aday çıkarması altılı masanın gizli ortağı iddiasını çürütmüştür.
Ama seçimi de ikinci tura bırakmıştır.
Seçmen bu dönem iki defa sandık başına gidebilir.
Ne diyelim hayırlısı olsun bekleyip göreceğiz
Günümüzde hangi aklı başında bir baba kızını 6 yaşında evlendirir ya da hangi aklı başında olan bir insan 6 yaşında biriyle evlenir.
Biz böyle düşünürken Hazreti Peygamberimiz 6 yaşında bir çocukla evlenmesi mümkün müdür?
Asla mümkün değildir.
Günümüzde ki teknolojide bile FETO diye biri çıkıp milletin inancını sömürüp onları kuklası yapıyorsa ve bu adama bu ülkeyi yöneten koca koca adamlar inanıyorsa bundan yüzlerce yıl önce çıkan FETO ayarında biride Peygamberimizde böyle yapıyordu yok öyle yapıyordu diye insanları kandırarak kendi sapkınlıklarını insanlara aşılamış olamazlar mı?
Ya da kendi sapkınlıklarına kılıf hazırlamış olamazlar mı?
Yılbaşına günah diyenlerin birçoğu altı yaşında evlendirilen kız çocuğuna kayıtsız kaldılar.
Kayıtlı kalanların bir kısmı da kamuoyunun tepkisinden dolayı kayıtlı kalmak zorunda kaldılar.
Bakın bazı hocalar da yılbaşı hakkın da şunu diyor.
Yalnızca yeni bir yılın gelişini kutlamak konusunda tebrikleşmekte herhangi bir dini sakınca yoktur.
Hadi buyurun buradan yakın kutlamak yasak ama tebrik kutlaması göndermekte sakınca yok.
Ben her zaman derim insanlığın tek kılavuzu Kur'an-ı Kerim dir.
Kafanızda ki her sorunun cevabı orada vardır.
Ama siz Allah’ın ilk emri olan okumayı yerine getirip okumaz hacıya hocaya sorarsanız, her alnı secdeye değeni Müslüman sanıp onları dinlerseniz, sevap işliyorum derken günah işleyebilir, günah işliyorum derken sevap işleyebilirsiniz?